Üreticilerin doğduğu, üreteceği ve doyacağı yerde yaşamalarının yolunu bulmalıyız.
Dünyada ve Ülkemizde salgın nedeniyle ciddi bir sınavdan geçmektedir. Bu sınavdan başarılı bir şekilde çıkmalıyız, çıkmak zorundayız.
Dünyada ve Ülkemizde salgın nedeniyle ciddi bir sınavdan geçmektedir. Bu sınavdan başarılı bir şekilde çıkmalıyız, çıkmak zorundayız. Çünkü Dünya nüfusunun hızla artmaktadır. Gıda krizi yaşandığında, gıda ihtiyacının nereden ve nasıl karşılanacağı konusu her ülke için çok ciddi bir problem oluşturacak. Söz konusu gıda olunca, her ülke kendi vatandaşının yiyecek ihtiyacını karşılamak için ihracatı yasaklıyor ve ürün satışına izin vermiyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2019 verilerine göre bir milyardan fazla insan yeterli gıdaya düzenli erişemediği ve aynı zamanda 2 milyardan fazla kişi gıda güvenliği sorunuyla karşı karşıya olduğunu ifade edildi.
Bu açlık sorununa çözüm bulunabilmesi için tüm dünyanın ortak çözüm üretmesi gerekiyor. Uluslararası kuruluşlar açlığın çok büyük tehditler oluşturacağını ifade etmektedirler. Gıdaya erişimde sorunlar yaşamamak için önlemlerimizi hiç vakit geçirmeden gerçekçi tedbirleri, süratle ve kararlılıkla uygulamaya konulması ile aşabiliriz. Yoksa ilgili birincil kurum ve kuruluşları yok sayarak bu sorunu aşmamız mümkün değildir.
Gıdada ürün bolluğu ve ucuz ithalat döneminin artık sonuna gelindi. Hiç vakit kaybetmeden planlı üretim, gerçekçi bir destekleme modeli ve pazarlama kanalarının oluşturulmalıdır. Bütün bunları yaparken tarımın tüm paydaşlarının birlikte olduğu ortak bir platform oluşturulmalı ve koordinasyon sağlanmalıdır. Sürdürülebilir bir tarım için ortak akılla uzun vadeli projeksiyonların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Eğer birlikteliği sağlayıp sinerji oluşturamazsak bugün 80tl yediğimiz sarımsak gibi, gıdada üretim planlaması ve gerekli destekler verilmezse gıdaya ulaşmada sorunlara yaşayacağız. Ulaşsak bile artan gıda fiyatlarından dolayı alım gücümüzü aşacaktır. Aynı zamanda gıda fiyatlarındaki yaşanacak artışların enflasyonu tetiklemesi kaçınılmaz bir son olacaktır. Özellikle stratejik ürünlerde planlı hareket ederek salgını da dikkate alarak kendi kendimize yeterli üretimi yapmanın çözümlerini bulmalıyız.
Geleceğin zor şartlarında, tarım ve hayvancılığı sürdürülebilir kılmak için ve insanımızı açlık çekmeden gıda güvenliğine uygun besleyebilmek için üretimin arttırılması ve gıda teminine tüm odaklanmamız gerekir. Aynı zamanda tarım sadece toplumun gıda ihtiyacını karşılamıyor, başta sanayi olmak üzere pek çok sektöre hammadde üretiyor ve istihdam sağlıyor.
Anayasamızın 135. Maddesine göre Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşu olan Ziraat Mühendisleri Odası olarak bu güne kadar olduğu gibi bu günden sonrada tarım ve hayvancılıkta yapısal sorunları ve çözüm önerilerini yazılı ve görsel basın ile paylaşacağız. Aynı zamanda sahada üreticilerimiz ile bizzat çalışan mühendislerimiz dün olduğu gibi bundan sonrada Ülkemizin tarımsal potansiyelinin yükseltilmesi için iş birliği içinde olmaya devam edecektir. Her fırsatta karşılıksız olarak iç tüketimin karşılanması ve ihracatın arttırılması ile ilgili çözüm için etkin ve kalıcı çalışmalar yapmaya devam edeceğiz. Gıda üretimi ilgili sorun ve çözüm önerilerimizi ortak sorumluluk anlayışımızla devam edeceğiz.
Doğu Karadeniz’in fındık ve Çaydan başka neyi var? Bu ürünlerle ilgili yapacağımız planlamalarda ince elleyip sık dokumalıyız. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Ordu’dan Artvin’in Sarp Sınır Kapısına kadar yaklaşık 848 bin hektar alanda yaklaşık 200 bin üretici aile tarafından yapılmaktadır. Bölge ve bölge dışında iki milyondan fazla insanın geçim kaynağıdır. Bu kadar etki alanı geniş olan çayda hasada günler kala belirsizlik sürmektedir. Üretimi sürdürülebilir kılmak için kırsal kesimde yaşayan Üreticilerin doğduğu, üreteceği ve doyacağı yerde yaşamalarının yolunu bulmalıyız. Bunun içinde aynı zamanda sosyal ve ekonomik yönden de desteklemeliyiz. Çözüm odaklı tedbirler alınmazsa köylü, şehirli ve hemen hemen her kesim bu durumdan etkilenecektir. Onun için projeksiyonlar gerçekçi tespitler üzerinde yapılmalıdır.
Daha önce kamuoyu ile paylaşmış olduğumuz gibi tarım işçisi ihtiyacının temini ve çalışma sırasındaki riskleri en aza indirmeliyiz. Bunun konu uzmanı ziraat mühendislerinden tarım işçisi tedarik firmaları kurulması ve bu firmalar devlet tarafından teşvik edilmelidir.
Yetkilendirilmiş bu kurumlar, işçilere hedef tespit ve hareket takibi çizelgesi oluşturularak hastalık ve yer değişiklikleri bu firma aracılığı ile takipleri sağlanmalıdır. Bu firmalar aynı zamanda tarımsal anlamda işletmelere eğitimli iş gücü temin edeceklerdir. Böylelikle profesyonel bir ekip çalışması ile birim alandan elde edilen gelir ve ürün kalitesi yükselecektir. Ayrıca sağlık sorunlarının tespiti ve koronavirüs tehdidi için eğitimler bu firmaların sorumluluğunda verilerek gerekli çalışmaların yapılıp yapılmaması da kamu tarafından kontrol edilmelidir.
Acilen yol serbesti belgesi için çay hasadına gelenlere çay bahçesi sahibi ve tarım işçilerine kolaylık sağlanmalı,
Geldikleri yerde ve ikamet edecekleri yerlerde sağlık kontrolleri yapılmalı ve karantina tedbirleri uygulanmalıdır,
Çay hasadı ile ilgili çalışma yürüten tüm personel ve tarım işçilerinin hedef tespit ve hareket takibi çizelgesi olmalı,
Salgının bölgede yayılmasının engellenmesi, çay hasadı ve işlenmesi için alınmış ya da alınması gerekli önlemlerin kamuoyu ile paylaşılması gerekmektedir,
Hasat başladığında periyodik mobil sağlık hizmetleri tarafından sağlık kontrolleri bulundukları yerlerde yapılmalı,
Fabrikalarda ve alım merkezlerinde ateş ölçer bulundurulmalıdır,
Fabrikalarda ve sahada çalışan teknik elemanlar, işçiler ve diğer personeller için periyodik olarak virüsten korunma eğitimleri verilmelidir,
Çay hasat, işleme, paketleme, nakliye, teknik elamanından tarım işçisine kadar süreçte çay ile temasta olabilecek kim varsa yapmış olduğu görevle alakalı koruyucu tulum, siperlik, eldiven, maske ve dezenfeksiyon elamanları olmadan görev yaptırılmamalıdır,
Virüsün tarladan paketlemeye kadar birçok işlem ve kişinin teması sürecinde yayılma ihtimalleri konusunda risk analizleri yapılmalı,
Çayın geleceği hakkında ilgili kurum, kuruluş ve STK’lar ile kısa ve uzun vadeli ortak bir eylem planları hazırlanmalı,
ÇAYKUR ve özel fabrikalar özel kontrol birimleri oluşturup eylem planlarını şimdiden hazırlamalıdır,
Fabrikalarındaki havalandırma sistemleri çalışır durumda olmalı fakat % 100 taze hava ile çalıştırmak, kesinlikle karışım havası kullanmamak,
Gerek görülmesi halinde çay alım merkezlerinde kolluk kuvveti bulundurulup, koruyucu önlemleri olmayanın çayı teslim alınmamalıdır,
Mustafa Kemal ATATÜRK; “Üreticilerden yoksun olan milletler üretenlerin esiri olur. Milli ekonominin temeli ziraattır.” diyerek bir ülke için üretimin ve üreticinin ne denli önemli olduğunu belirtmiştir.
Saygıyla duyurulur.
Cemil PEHLEVAN
ZMO Yönetim Kurulu Adına