İşte tam da bu noktada, sürdürdüğümüz ve nefesimiz yettiği sürece de sürdürmeye devam edeceğimiz, kadına yönelik her türlü şiddetin ortadan kaldırılması ve sistemli hale gelen kadın cinayetlerinin önlenmesi mücadelemizde, hukuka aykırı şekilde çekilme kararı alınan İstanbul Sözleşmesi’nin mücadelemize katkısını hatırlatmak istiyoruz.
İstanbul Sözleşmesinin, kadının beyanı esas alınarak erkekler için verilen evden uzaklaştırma kararının ve şiddete ilişkin arabuluculuk ve uzlaştırma süreçlerinin yasaklanmasının aileleri yıktığı gibi iddialar ile feshedilmesi, var olma ve yaşama mücadelesi veren kadınların devlet tarafından korunmadığı algısını yaratmıştır ki, bu algı ne yazık ki kadını toplumda olduğundan fazla dezavantajlı duruma düşürerek, kadına yönelik şiddetin tahammül edilemeyecek derecede artmasına neden olmuştur.
Kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini önleyebilmenin en önemli adımı , Kadını sadece ailenin parçası olarak gören politik, kültürel anlayışın değiştirilmesi, kadının eşit ve özgür birey olarak yetiştirilmesine ve kabul edilmesine yol açacak politikaların uygulanması ve yasal düzenlemeler ile Kadınların toplum içerisinde güçlendirilmesi olacaktır.
Kadının cinsel, fiziksel, psikolojik bütünlüğünün dokunulmaz olduğunu; kadının insan haklarının temel insan hakkı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor; kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kalktığı, kadının eşit ve özgür bir birey olarak var olduğu bir Türkiye ve Dünya için mücadelemizi ve dayanışmamızı sürdüreceğimizi, önlenemeyen şiddet vakalarının takipçisi olacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Av. Duygu KELEŞ AYDIN Trabzon Barosu Başkanı