Bütün dünya, biz de dahil Filistin’e acıyarak bakıyoruz. Bu tablo bizim başımıza da gelebilir” dedi.
Yurt turunu sürdüren Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Düzce’de partisinin il teşkilatıyla bir araya geldi.
Teşkilat mensuplarıyla sohbet eden BTP lideri konuşmasında Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma ilişkin dikkat çekici değerlendirmeler yaptı.
Hüseyin Baş’ın Düzce’de yaptığı açıklamaların satır başları şöyle;
Türkiye esasında çok ciddi bir kırılma noktasının eşiğinde. Hepimiz bunu görüyor ve gözlemliyoruz. Kültürel olarak ciddi bir yozlaşma ile karşı karşıyayız, sosyal olarak saatli bomba gibiyiz. Her an her yerde bir kavganın içinde kendimizi bulabiliriz. Toplum bölünmenin eşiğinde, ciddi anlamda kavgaya meyilli ve birbiriyle geçinemeyen bir hal almaya başladık. Bizi bu noktaya getiren aslında siyasetin neticesi.
“İçi boşaltılmış ideolojilerle toplumu kandırmanın peşindeler”
Türkiye’de içi boşaltılmış ideolojiler, içi boşaltılmış söylemler, içi boşaltılmış kadrolar sanki o ideolojilerin sahipleriymiş gibi toplumu hala kandırmanın peşinde. Türkiye’de milliyetçiyim diyenlerin aslında emperyalist olduğu anti milliyetçi olduğu, Türkiye’de Atatürkçüyüm diyenlerin Atatürk’le ilgisinin olmadığı, Türkiye’de muhafazakarız, Müslümanız diyenlerin de dinle diyanetle alakasının olmadığını hepimiz gördük, yaşadık ve yaşıyoruz. Dolayısıyla Türkiye’nin aslında kurtuluşu için bir şeye ihtiyacı var, neye ihtiyacı var? Gerçekten Atatürkçü, gerçekten milliyetçi, gerçekten cumhuriyetçi ve gerçek anlamda dinine bağlı olan insanlar tarafından yönetilmesi, yönlendirilmesi gerektiği zaruri olarak karşımıza çıktı. Dolayısıyla bugün Türkiye’de bu vasıfları taşıyan, bunları yapacak olan inanın Bağımsız Türkiye Partisi’nin dışında bir irade, bir kadro ne yazık ki yok. Dolayısıyla bize çok iş düşüyor, sizlere çok iş düşüyor.
“Türkiye bir işgal projesi altında”
Necip Hablemitoğlu’nun Bergama Dosyası isimli kitabının sadece ön sözünü alıp okuyun arkadaşlar… her şeyi size anlatıyor. Türkiye’nin nasıl bir işgal projesi altında olduğunu, Türkiye’nin ne kadar zengin yeraltı kaynaklarına sahip olduğunu anlatan bir eser ortaya koymuş. Neden öldürüldü sorusunun cevabı belki de yazdığı şeylerde gizli. Öyle gerçekler ortaya koymuş ki, ‘Türkiye’nin o günün şartlarında tespit edilen ve bir tane bilim insanının tespit ettiği ‘iki trilyon dolarlık yeraltı kaynağı var’ diyor. Sadece Türkiye’de bir bilim insanının ortaya koyduğu bir sonuç. Bunun gibi 100 katı, bin katı zenginliği olan her türlü imkana sahip bir ülkede, topraklarda yaşıyoruz ve bu topraklar talan ediliyor. Rahmetli, ‘Siz bu ülkenin
topraklarının parçalanmasını, başkalarına verilmesini kabul eder misiniz, etmezsiniz! Peki bu ülkenin zenginliklerinin başkalarına verilmesini, peşkeş çekilmesini niye kabul ediyorsunuz?’ diyor. Bu ülkenin kaynağını, fabrikasını, işletmesini sahiplenen ve başkasına satılmasına karşı olan tek bir siyasi yapılanma var, o da Bağımsız Türkiye Partisi’dir. Bizim dışımızda hiç kimsenin umurunda değil arkadaşlar. Herkes güya siyasi bir bağımsızlıktan bahsediyor ama işin en önemli kısmı ülkemizin ekonomik bağımsızlığı ile ilgili hiç kimsenin bir adımı, hiç kimsenin bir düşüncesi, bir dünyası yok. Dolayısıyla bu dakika itibariyle Bağımsız Türkiye Partimizi bütün topluma anlatmak, bütün topluma mal etmek bizim vazifemizdir.
“20 yıldır satarak zenginlik üretiyormuş gibi yaptılar”
İktidarı biliyoruz zaten, 20 yıldan beri sata sata bize ülkede güya bir zenginlik üretiliyormuş gibi bir hikaye okudular. Biz de 20 yıldan beri, ‘bunu satarak yapıyorlar, bunun hiçbir anlamı yok, bunların faturasını ödeyeceğiz’ dedik. Günün sonunda geldik, seçim oldu. Nasıl zamlarla nasıl vergilerle, nasıl enflasyonla karşı karşıyayız görüyorsunuz.
“Filistin’in yaşadıkları başımıza gelebilir”
Şimdi geziyorlar, Körfez ülkelerine, Avrupa ülkelerine, Amerika’ya gidiyorlar, para arıyorlar. Nasıl para alıyorlar, ‘biraz daha ne satarız’ diye para arıyorlar, ‘elimizde ne kaldıysa onu satalım’ diye para arıyorlar. Bu işin sonu nedir, bugün de hala yapılıyor, toprak satmak! Topraklar satılıyor, parayla vatandaşlıklar veriliyor. Size şaka gelmesin, bugün Filistin’in yaşadığının sebebi, topraklarını İsraillilere satmasıydı. Topraklarını sattı, sattı, sattı, sattı koca bir ülke yok oldu ve bugün Filistin insanı, kendi toprakları üzerinde yaşayamaz hale geldi, zulüm görüyorlar. Bütün dünya, biz de dahil Filistin’e acıyarak bakıyoruz. Dolayısıyla bunlar başımıza gelebilir.
“Aslında İstanbul’u satıyorsunuz!”
Kanal İstanbul etki çevresinde trilyonlarca dolarlık bir ekonomi var. Bunu başımızdakiler rahatlıkla birilerine satabilirler. Aslında İstanbul’u satıyorsunuz! Mesela konuşuluyor, ben Trabzonluyum, Trabzon’da bir sürü araziler satılmış, takımı satılıyor, bilmem ne satılıyor, yarın Düzce’de de bunlar yaşanacak, bütün Türkiye’de de yaşanacak.
“Kanla kurulmuş, canla kurulmuş devlet parayla satılır mı?”
Adamlar savaş meydanında alamadığı ülkeyi masa başında almaya çalıştı, masa başında da Atatürk bir daha savaştı vermedi yine geri aldı. ‘Savaş meydanında alamadım, masa başında alamadım, neyi sever bunlar, parayı sever’ deyip parayla satın almaya çalışıyorlar. Biz de saf gibi parayla ülkemizi satıyoruz. Parayla ülke satılır mı? Kanla kurulmuş, canla kurulmuş devlet parayla satılır mı? Ama bugün bunu yaşıyoruz. Dolayısıyla bunun karşısında durması gereken bizleriz ve bu bir tercih değil bu bir zorunluluk.
“BTP size vatanperver bir hayat vadediyor”
Bağımsız Türkiye Partisi ne vaat ediyor yanındaki insanlara… Şerefli, haysiyetli, vatanperver milletperver bir hayat vadediyor. Burada olan insan her zaman vatanına sahip çıkmış, milletine sahip çıkmış, askerine ve devletine sahip çıkmış, bunlarla hiçbir zaman ters düşmemiş insandır. Türkiye’nin kurucu ilkelerine, kurucu felsefesine, Atatürk’e bağlı ve ülkesini güzel yarınlara taşımaya çalışan, bu noktada hiçbir menfaat beklemeyen Türkiye’deki emin olun tek kadro sizsiniz.