TİŞÖRTLERDE VE OKUL MALZEMERİNDE İNGİLİZCE YAZILAR
Dilimizin, kültür ve inanç sistemimizin, bir milleti millet yapan, ayırt eden, tanınır kılan, kimlik kazandıran bu üç temel taşına ait değerlerimizin korunması konusunda yıllardır yazmakta, üzerinde önemle durmakta, her zeminde dile getirmekteyim.
Konu ile ilgili olarak bu köşede geçtiğimiz Cumartesi günü, konunun bir bölümü olan dilimizin yabancı kelime istilasına uğradığına dair üç örnek vererek “Kurumlar Eliyle Türkçemize Suikast” başlıklı bir makale yazmış ve yayınlayarak, konu üzerindeki hassasiyetimizi bir kez daha dile getirmiştik.
Okulların açıldığı bu günlerde talebelerin üzerinde, giysi, çanta, defter ve benzeri malzemelerinde bu vakayı tekraren görmek, üzüntümüze tavan yaptırmış ve tekrar yazmayı vicdani bir sorumluluk olarak ortaya çıkarmıştır.
Birkaç sene önce sosyal basında,Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci ismiyle “Tişört Yazılarına Kim Dur Diyecek” başlıklı, fevkalade duyarlı bir yazı yayınlanmış, ben de köşeme almıştım.
Merak edenler, bu konudaki acımızı ve feryadımızı çok güzel bir şekilde dile getiren o yazıyı, Google’ye, makale başlığı ve ismimizi ya da duyarlı kardeşimizin ismini yazarak bulabilir, adı geçen kardeşimizden alıntı olan bu haklı tepkiyi, fiilen yaşanan örnekleriyle birlikte görebilirler.
Özet olarak bu yazıda, hem yabancı dilde hem de ahlaksızlık içeren tişört yazılarından şu örnekler verilmiştir:
“FOLLOW ME” (Beni Takip Et), “Bu Gece Boşum”, “Seni İstiyorum”,
Türkçe anlamlarıyla “Rahatsız Etme Henüz Sarhoş Değilim”, “Maddiyatçı Kız”,
“Erkekler! Meşhur, Başarılı, Zenginseniz, Boştayım”, bir teyzenin sırtında “Porno Yıldızı”, bir vatandaşın giydiği şapkada “Kötü Kız”,
Camide namaz kılan gencin tişörtünde ise “Dünyaya İçmeye, Dans Etmeye ve Cinsel İlişki Kurmaya Geldik”,
Birçok ailenin, çocukları ile birlikte izlediği bir dizide başrol oyuncusunun tişörtünün üzerinde “Hotmale, try it for free” yani “Ateşli Erkek! Ücretsiz Dene”,
Camiye namaz kılmaya giden bir vatandaşımızın tişörtünün arkasında “God is Busy, Can I Help You?” yani “Tanrı Meşgul. Ben Yardımcı Olabilir miyim?” yazıyor ve şeytanı temsil eden kırmızı bir kafa resmi var,
“Hayat Eğlencedir”, “Uyuşturucuya Güven” gibi bireyleri tamamen yaradılış amaçlarından uzaklaştıran ve bireylerin bilinç altlarına olumsuz mesajlar gönderen tişört yazılarının çokluğu ve halkımızın bilinçsizce bu yazıları üzerlerinde taşımaları gerçekten çok üzücü olmasının ötesinde, kahredicidir!
Maalesef dilimizden olmayan ve yabancı dilde olmasının büyük yanlışlığı yanında, gayri ahlaki, inanç ve kültürümüze tamamen ters, toplumumuzu dinamitleyen yazılar yazılmakta, Müslüman Türk milletinin gençlerinin ve vatandaşlarının sırtında taşınmakta, teşhir edilmektedir.
Bunları sırtında taşıyanların büyük çoğunluğu anlamını bilmemekte, nereye hizmet ettiğinin farkında bile olmamaktadır ki, bu çok daha vahim bir durumdur.
Yıllar önce, bir şehrimizin en işlek caddesinde yürürken, karşıdan gelen 15- 16 yaşlarında iki genç kızımızın birinin tişörtünün göğüs kısmında Amerikan bayrağını taşıdığını görmüş, durumu fark edene kadar gençleri arkada bırakmıştım.
Gördüğüm bu manzaranın fevkalade rahatsızlığı ve ‘mutlaka bu gençleri uyarmalıydım’ düşüncesi ve sorumluluğu ile karşı yaya kaldırımına geçmiş, çok hızlı yürüyerek onları takip edip geçtikten sonra,
Onların yürüdüğü tarafa geçip, onlarla tekrar karşılaşmayı sağlayıp, münasip bir lisanla, kırmadan, dökmeden ve üzmeden;
“Kızım göğsünde taşıdığın bu bayrak Amerikan bayrağı. Emperyalist, işgalci ve sömürgeci, her türlü zulmü bize reva görenlerin bayrağı. Bir Türk olarak, KENDİ AL BAYRAĞIMIZI DEĞİL DE, bu bayrağı, YABANCI BİR BAYRAĞI kendi öz vatanımızda nasıl göğsümüzde taşırız” demiş,
Mahcup bir şekilde göğsüne bakmış, “Bilmiyorum amca, annem aldı” demişti.
Gerekli izahatları yaptıktan sonra, eve gidince çıkaracağına ve bir daha giymeyeceğine söz verir misin” deyip, söz aldıktan sonra ayrılmıştık.
Şüphesiz yukarıda verilen örnekler bir değil, nerdeyse tamamı böyle.
Çocuklarım küçükken ve öğrenciliklerinde çanta alırken, Türkçe yazan tek bir çanta bulamamış, satıcıya; “ Yahu Türkçe yazan çanta yok mu” diye sorduğumda, “ilk defa sen soruyorsun” diye cevap vermiş, haklılığımı tasdik etmişti.
Bu giysileri ya da okul malzemelerini üreten firmalar, bilinçli ya da bilinçsiz olarak maalesef bu küresel oyunun bir parçası olmakta, dil, kültür ve inanç yozlaşmasında maşa görevi yapmaktadırlar…
Görüldüğü gibi durum fevkalade vahim. Bırakınız ahlaksız ve sapkın kelime ve cümleleri, tişörtlerimizde, okul çanta, kitap ve defterlerinde, anlamı düzgün bile olsa, İngilizce veya başka bir yabancı dilde tek bir resim veya yazı olmamalı, Türkçe dışında bir kelime asla ve kata yer almamalıdır.
Bizim yüzlerce yıllık tarihimizde, dil ve kültür ve medeniyetimizde, hususen inanç sistemimizde, tişört ve okul malzemelerine yazılabilecek, resim koyulabilecek yüzlerce güzel örnekler vardır.
Yabancı kelime ve cümleler koymak, müstemleke ve sömürge olma anlayışı ve tavrıdır. AŞAĞILIK KOMPLEKSİ, KENDİ DİL, KÜLTÜR VE İNANCINA YABANCILAŞMA, KİMLİK KIRILMASI ve kısaca KİMLİKSİZLİKTİR.
Peki sonuç olarak, bizler birey olarak neler yapabiliriz? Bu bağlamda, insanların bu yozlaşmanın bir parçası olmamalarını ve çevrelerindeki kişileri uyarmalarını sağlamak birey olarak hepimizin görevidir
Devleti idare edenler ise asıl sorumlu olanlardır ve bu konuya müdahil olmalı, bilerek ya da bilmeyerek bu dil ve kültür emperyalizmine alet olanları uyarmalı ve Türkçe dışında her türlü resim ya da kelimeye yasak getirmelidir.
Bunları üreten firmalarla görüşmek, milli ve yerlilik hassasiyet ve vazifesinin hatırlatılması bile işi büyük ölçüde çözecektir.
Okul idareleri de talebe ve velilerini bu konuda uyarmalı, topyekün bir hassas duruş sergilemeliyiz.
AB ülkelerinde, İngiltere, Amerika veya bir başka yabancı ülkede, tişörtler üzerinde Türkçe yazı görebilir misiniz?! Bırakınız Türkçeyi, İngilizlerin sırtında Almanca veya Fransızca yazı görebilir misiniz?!
Allah aşkına! Nedir bu Batı hayranlığı? Nedir bu kendi dili dururken, gavurca aşkı?
Kuşkusuz bütün diller Allah’ın Kevni/cismani/tabiat/kainat ayetlerindendir ve değerlidir. Hiçbirine düşmanlığımız yoktur, asla olamaz.
Hepsi korunmalıdır. Her insan kendi sağlığını koruduğu gibi, her millet kendi varlığını koruduğu gibi, varlığının delillerinden olan kendi dilini de koruyacaktır.
Sorun; kendininkini yok edip, başka dili kendine ikame etme, kendi dilini yozlaştırma, başkalarına benzeşerek, kendini ve değerli olanlardan birini yok etmek, kimlik kırılmasına yol açmaktır.