SEYRETMEKLE GEÇİŞTİRDİĞİMİZ GAZZE
4.5 Aydan beri, yüz sene önce ata toprağı olan bize ait bir coğrafyada, insanlık tarihinin en vahşi, en acımasız, en orantısız, hiçbir ölçü, hukuk ve sınır tanımayan katliamları yaşanıyor,
Biz ve herkesin bildiği, çok zayıf ve imkansızlıklarına rağmen bir iki devlet ve örgüt dışında seyretmekten ve kınamaktan öte en küçük bir şey yapmayarak, sadece ah vah ile bu büyük soykırımı geçiştiriyoruz..
Bırakınız en küçük bir adımı, hayata, Gazze’de hiçbir şey yokmuş, olmuyormuş gibi devam ediyor, tek bir değişikliğe dahi yer vermiyoruz.
Binlerce insan, çocuk, yaşlı, kadın, erkek, hasta demeden biçiliyor, doğranıyor, katlediliyor.
Ama biz küçücük Hollanda’nın attığı küçücük bir adımı bile (Hollanda Temyiz Mahkemesi, uluslararası insancıl hukuk ihlalleri sebebiyle, Hollanda’dan İsrail’e yapılan tüm F-35 parçaları ihracatının 7 gün içinde sona ermesi gerektiğine hükmetti.) atmıyor, başka şeylerle uğraşıyor, başka şeyleri önceliyoruz.
Oysa biz Müslümanlara, Hz. Peygamber zulüm ve sorumluluklarımız hakkında şunları söylemişti:
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.”
“İnsanlar zalimin zulmünü görür de ona engel olmazsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”
“Kim bir kötülük ve haksızlık görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin…”
Evet Gazze yok oldu, yok oluyor. Bir avuç şanlı kahraman aylardır mucizevi bir şekilde direniyor, ABD VE ZİYONİST KÜRESEL ŞER İTTİFAKINA KARŞI, TARİHİN KAYDEDECEĞİ EN BÜYÜK KAHRAMANLIKLARI SERGİLİYOR, ÜMMETİN ONURUNU, HAYSİYETİNİ, ŞEREFİNİ TEK BAŞLARINA KORUYOR, TEMSİL EDİYOR.
PİRE İLE DEVE SAVAŞIYOR, PİRE DEV KARŞISINDA PES ETMİYOR, KORKMUYOR, ÖLÜMÜ VE ŞEHADETİ EN BÜYÜK ÖDÜL OLARAK GÖRÜYOR.
Ama gözümüzün önünde yüzbinlerce insan, ya kurşunla, bombalarla, ya ilaçsızlıktan ya da açlıktan ölüyor.
Bu dayanılmaz durumu ve vahametin boyutlarını, hislerimize ve düşüncelerimize tercüman bir şekilde, Ali İhsan Gülcü, Milat gazetesindeki köşe yazısında bakın nasıl anlatıyor:
“Gazze’de çocuklar aç ve ilaçsız
Gazze’de ABD ve İsrail vahşeti devam ediyor. Kuzey şeridindeki evleri harabeye, sokakları mezarlığa çeviren İsrail işgal ordusu sivilleri ve çocukları öldürmeye devam ediyor. Sadece Kassam Tugaylarına ulaşamıyor. Neyse ki İsrail’in güvenli bölge ilan edip sivil nüfusu sürdüğü güney kesimlerine başlatacağı saldırılara bu kez ABD destek vermeyeceğini açıkladı.
İsrail’in düzenli ordusuna karşı, dört aydır Hamas tam anlamıyla vur-kaç taktiği uyguluyor. Hamas’ın Gazze şeridinde inşa ettiği tünellerin kapsamı, derinliği ve kalitesi batılı medya organlarını hayrete düşürmüş durumda. Gazze’nin üstündeki yollar kadar altına da tüneller inşa eden Hamas, vahşete karşı inanılmaz bir kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesi veriyor.
Havadan yapılan tespitlerde 5.700 tünel çıkışı tespit edilmiş durumda. Tünellerinde askeri sanayinin büyüklüğü ise İsrail ordusunu şaşkına çevirmiş. İsrail’in Maariv gazetesinin tespiti şöyle: “Hamas, tüm İsrail baskınlarına ve kara saldırılarına rağmen sahada İsrail ordusunun beklediğinden daha büyük ölçüde komuta ve kontrol yeteneği gösterdi.”
İsrail’deki hastanelerin istatistiklerine göre Gazze’den yaralı dönen İsrail askerlerinin sayısı 6 bini geçmiş durumda. Her gün 60 yaralının hastanelere giriş yaptığı, çoğunun da ciddi olduğu açıklandı. Savaştan dönen İsrail askerlerinin psikolojisinin bozulduğu da her fırsatta yazılıp çiziliyor. Geçtiğimiz günlerde Gazze’deki çatışmalardan dönen bir İsrail askeri, Tel Aviv’de arkadaşını vurarak öldürmüş.
İsrail içindeki huzursuzluklar, yakın zamanda gelip İsrail’e yerleşenleri de tedirgin etmiş durumda. İsrail ile Hamas arasındaki çatışmaların yanı sıra Hizbullah ve Husi füzeleri ve her gün çalan uyarı sirenleri İsrail’i yaşanmaz hale getirdi. İmkânı olanlar Avrupa ve ABD’ye yerleşmek için işgal ettikleri Filistin topraklarını terk ediyor.
Portekiz, savaşın başlamasından sonra çok sayıda İsraillinin ülkesine sığınma başvurusu yaptığını açıkladı. Hamas’ın sadece Filistin’deki küçük grupların tepkisi değil, Filistinliler arasında öldürülemeyecek bir fikir ve ideoloji olduğu artık Yahudilerce de kabul ediliyor.
İsrail işgal ordusu, katliamın yanı sıra Gazze Şeridi’ne yardımların girişini de haksız şekilde engelliyor. Öldürdüğü Filistinlilerin organlarını çalıp cesetleri daha sonra parçalanmış halde teslim ediliyor. Bu şekilde ikinci bir savaş suçu daha işliyor.
Birleşmiş Milletler, İsrail’in açlık ve salgın hastalıkla kitlesel katliamlar amaçladığını açıkladı. Dört aydır devam eden Gazze’deki bombardımanın ardından çocuklar yiyecek ve yakıt yetersizliğinden dolayı ölmeye başladı. Gazzeli Müslümanlar feryat ediyor: “Her sabah yüzlerce, binlerce çocuğun ağlamasıyla uyanıyoruz. Üzerimize yağan bombalardan, ölümden değil, açlıktan ağlıyorlar! Ve biz onlar için hiçbir şeyi yapamadığımız için kan ağlıyoruz!”
BM Genel Sekreteri feryat ediyor: “Filistin halkının toplu olarak cezalandırılmasının hiçbir haklı gerekçesi yoktur. Gazze halkı eşi benzeri görülmemiş bir yıkımla karşı karşıya ve Gazze’nin tamamı aç!”
Şimdi de, kuduz deli dana hastalığına yakalanmış ziyonistler Refah’a saldırdılar. ABD yönetiminin güya muhalefetine rağmen! “Tavşana kaç, tazıya tut” cambazlığını oynayan, güya istemiyormuş gibi davranıp, Müslüman alemin ve insan kalabilmiş insanlığa karşı yerle yeksan olan “medeni!” imajını sahtekarca kurtarma sahtekarlığına başvurmuş olan en büyük ziyonist ABD yönetimi, istese ve gerçekten muhalefet etse, anında bu vahşi savaşı bitireceğini herkes bilmesine rağmen.
BİZ BU VAHŞETE NE KADAR DAHA SEYİRCİ KALACAĞIZ?
Müslüman alem ne kadar daha seyirci kalacak?
İnsanlık ne kadar daha seyirci kalacak?
Öyle anlaşılıyor ki, zaman kazanılmakta, Filistin’in ve hususen Gazze’nin tamamen yok olması beklenmektedir.
Gazze imtihanı çok çok ağır olacak!
Bunun altından kimse kalkamayacak, hesabı çok çok zor olacak!