Saatler Durmuştu…
Sonbaharın
Son günlerinde,
Gündüz olduğu halde
Güneş,
Bir türlü doğmuyordu…
Karanlıkta
Bir millet kaybolarak,
Yolunu şaşırmış,
Üzgün ve aval aval dolaşıyordu…
Hüzün içindeydi bütün insanlar,
Çatıktı kaşlar,
Ekşimiş suratlar,
Gülmüyordu yüzler…
Uzun yıllar
Yurdumda,
Kahkaha atılmayacaktı…
Hatta
Gülümsenmeyecekti bile…
Gözler yaşlı,
Eller titrek,
Ayaklar tutmuyordu…
Ülkemizde,
Hatta
Bütün dünyada,
Matem havası vardı…
Anası,
Babası,
Çok sevdikleri Atası ölmüştü
Bu milletin…
Saatler durmuş,
Zaman geçmiyordu…
Bir millet,
09.05’te kalmıştı…
“Hayır,
Olamaz” diyerek,
İnanamıyordu, insanlar…
“Bu bir rüyadır”
Temennisi ile
Uyanmak istiyordu millet…
Onunda,
Ölümlü bir insan
Olduğu,
Hatırlara gelmiyordu…
Bu bir kâbus olsun
Uyanınca;
Unutulup gitsin, deniyordu…
Tekrar
Yurdumun üstüne
Güneş doğsun…
Gülünsün,
Kahkaha atılsın,
Somurtup, ağlanmasın…
Hüzünlenip,
Dertlenilmesin…
Türkiye Cumhuriyeti
Ve
Yeryüzündeki
Ezilip,
Hor görülmüş,
İtilip kakılmış bütün
Milletler,
Yeniden neşelensin…
Çocuklar,
Sokaklarda oynasın…
Ölmesin
Analar, babalar
Ve
Atalar…
Yaşasın,
Analar içimizde,
Yaşasın,
Babalar ciğerimizde,
Yaşasın
Atam kalbimizde…
O günden sonra
Kasım Ayı,
Hüzün Ayı olarak
Belleklere kazınacaktı…
Kasım ayı geldiğinde
Millet,
Yatağından kalkmak,
Uyanmak istemiyordu…
Ebediyete kadar
Yaşayacak,
Atamızın kurduğu
Türkiye Cumhuriyeti’nde
Nefes alıp,
Ona
Minnet duymamak,
Rahmet okumamak,
Sevgi ve
Saygı göstermemek,
En iyi tabirle,
Adilik
Ve
Şerefsizliktir…
Bu duygularla,
Bir 10 Kasım sabahı daha
Atamızı;
Rahmet,
Sevgi saygı
Ve
Minnetle anıyoruz…
10.11.2021
Rahman AYHAN
Araştırmacı Yazar