Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden yaklaşık iki ay geçti. 50.000 den fazla canımızı kaybettik. Allah’tan ölenlerimize rahmet, yaralılara acil şifalar, yakınlarına sabırlar diliyorum. Allah memleketimize bu tip acıları bir daha göstermesini, Bu milletin tüm renkleriyle, büyük millet olduğunu bir kez daha gördük. Yaraları hep beraber sarma gayretimiz devam etmektedir.
Devletin tüm güçlerini seferber etse bile bu derin hasarın giderilmesinde yetersiz kalacağını biliyoruz. Şunu da biliyoruz. Sadece betonları yenilemek üç beş kuruş yardım etmek, vatandaşların yardımını iktidarın hanesine yazmak seçim mitinglerini deprem bölgesinde yapmakla yaralar sarılmaz. Depremi bir gerekçe olarak görüp bölge ve ülke insanının kardeşliğini artırmayı, devletin ve milletin sıcak kucaklayışını ilk saatten, durumun normale döneceği son saate kadar vazife bilip gereğini yapmakla olur. Bu millet artık kutuplaştırılmaktan yoruldu. Ötekileştirilmekten bıktı. Devlet kurumlarına ve siyasi kurumlara güveni bitti. İnsanlar artık adalete güvenmiyor. Gelecek kaygısı taşıyor. Kandırılmaktan ve boş hayallerden bıktı.
Değerli kardeşlerim bizler Saadet partililer olarak milli görüşün tek temsilcileriyiz. Herkes için adaletin, herkes için fikir özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün teminatıyız. Zulüm düzenlerinin değiştirilmesi için kararlıyız. Bunun için mazlum milletlerin ümidiyiz. Yaşanabilir Türkiye için Yeninden büyük Türkiye için yeni ve adil bir dünyanın kurulması için çalışmakta kararlıyız. Kuvveti, menfaati, çıkarı, ayrıcalığı esas almayan bir düzen kurmak istiyoruz. Hakkın kaynağı olarak doğuştan kazanılan hakları, adaletten doğan hakları, karşılıklı rızadan doğan hakları ve emekten doğan hakları kutsal kabul ediyoruz. Bu hakların devlet eliyle uygulanması için elimizden geleni, zaman sınır tanımadan, takadımızın sonuna kadar yapma gayreti içindeyiz. Bu bizim yolumuzdur.
Adil, şeffaf bir yönetim için herkesin kendini güvende hissettiği, kutuplaştırılmadığı, ötekileştirilmediği bir düzen istiyoruz. Önce ahlak ve maneviyat diyebilen bir yönetim istiyoruz. Kolaydan para kazanmak yerine, kişilerin çok çalışarak, çok üreterek, ürettiğinin ve emeğinin karşılığını hakkıyla aldığı bir yönetim istiyoruz. Amerika aracılığı ile başta İsrail olmak üzere emperyalist güçlerin sınırlarımızda komşu devletlerin parçalanmasına, mazlumların öldürülmesine seyirci kalmak istemiyoruz.
D-8 İslam birliği istiyoruz. Tüm mazlum milletlerin ümidi olmak istiyoruz. Mavi Marmara şehitlerimizin davalarını sürdürmek istiyoruz. Kürecikteki radar istasyonunu kaldırılmasını istiyoruz. Ülkemizde yaşanan her türlü şiddeti durdurmak istiyoruz. Kadına şiddeti önlemek adına aile bütünlüğünün bozulmasını istemiyoruz.
Hülasa, bütün kimliğimizle devleti yönetmek istiyoruz. Bu konuda karşımıza çıkan fırsatları tercih değil zorunluluk olarak görüyoruz. Tıpkı milli görüş lideri, hepimizin lideri Erbakan Hocamız gibi.
Unutmayalım ki; Erbakan Hocamız ömrünün her döneminde iyinin, güzelin, faydalının ve adil olanın yanında durmuştur. Hakkın yaşanabilir olması için kötünün, çirkinin, zulmün yani batılın engellenmesi için karşısına çıkan hiçbir fırsatı geri çevirmemiştir.
Şimdi biz de Saadet Partisi olarak aynı metotla, aynı yolda yürüyoruz. İdeallerimizin tamamını iktidara taşıyamayabiliriz. Doğrudur. Ama bir doğru daha var ki hiçbir batıl uygulamanın başlatıcısı olmadan bir tek batıl uygulamayı engellersek bile bu milletin değerlerine büyük katkı sunmuş oluruz.
Değerli arkadaşlar biz milli görüşçüler olarak iktidarda efsane hizmetler yaptık. Belki istediklerimizin sadece bir bölümünü yaptık hepsini yapamadık ama gerçek olan bir şey var ki toplumun değerlerinde hiçbir tahribata yol vermedik.
İmam hatiplerin sayısında muazzam bir artış yaptık. Kıbrıs harekâtıyla zafer kazandık. Ağır sanayii hamlesi yaptık. Havuz sistemini kurduk. Borçlanma ihtiyacını azalttık. Emekliye, memura, çiftçiye yapılamaz denilen zamları yaptık. D-8’i kurduk. Daha nice unutulmaz hizmetleri yaptık.
Ama unutmayalım ki bunların tümünü koalisyon hükümetleriyle ve uzlaşı ile yaptık.
Şimdi yeniden efsane hizmetlerin, yeniden başarı hikâyeleri yazmanın arifesindeyiz. Rabbim rızasından ayrılmadan güzel hizmetleri etmeyi bizlere nasip eylesin.
Değerli kardeşlerim yeniden seçimin sıcak ortamına girdik. Gerginlikten beslenen kesimler sizleri hor görmeye, hakir görmeye çaresiz ve etkisiz göstermeye çalışacaktır. Biz hakkın tesir gücüne inanırız. İfade edeceğimiz bir tek gerçek sözün, onların yüzlerce twetini çöpe atacak güçte olduğunu biliyoruz. Bize saldıranların, sırtını hakka değil kuvvete dayadığını unutmayalım. Bir kısım da bilmeden düşünmeden çoğunluğa kapılıp sürüklenmektedirler. Onlara acıyalım ve polemiğe girmeyelim. Sebatla davamız için çalışmaya devam edelim. Sabrın imanın zirvesi olduğu hep hatırlayalım. Kınayıcın kınamasına aldırmadan kardeşlerimize, üyelerimize ve sandıklarımıza sahip çıkmaya devam edelim. Bilelim ki sabrın sonu selamettir, Saadettir.
Milli görüşücü olarak ben hakka hizmet etmek isterim. Bu yolda önüme çıkan her fırsatı değerlendiririm. Adaletin tesisi için, şeffaflığın uygulanması için çalışırım. Yolsuzluğun, kayırmacılığın, kutuplaştırmanın, kibirlenmenin sona ermesi için çalışırım. Borca esir edilmemiş, yaygın kalkınmanın sağlandığı bir Türkiye için çalışırım. Ahlak ve maneviyatın vicdanlara hâkim olması için çalışırım. Yoluma kimlerin engel olduğuna bakmam. Bu hedefe kimlerle ilerlediğime takılmam. Ben milli görüş ilkelerinin ülkemde ve milletimin gönlünde hâkimiyeti için çalışırım. Ben bu yolda yürürken, yanımda Ecevit varmış, Demirel varmış, Türkeş varmış, Yazıcıoğlu varmış, Çiller varmış, Kılıçdaroğlu varmış, Akşener varmış buna hiç bakmam. AKP’li onu dedi MHP’li bunu dedi bunlara hiç takılmam ve derim ki;
Bana ne AKP’den, bana ne MHP’den, bana ne sakallı Hüsnü’den, bana ne kasketli Hasan’dan. Adil düzen için sonuna kadar çalışırım.
Değerli kardeşlerim saflarımızı sık tutmalıyız. Birbirimizi her zamankinden daha çok sevmeliyiz. Sevgimizle birbirimizi teşkilata daha çok bağlamalıyız. Unutmayalım gevşeyen halka kopmaya çok meyillidir. Gevşeyince zalimlere meylederiz de bizi kopmaktan, milli görüşe uzun zaman hizmet etmemiz veya soyadımız bile kurtaramaz.
Eski milli görüşçü olduğunu söyleyen kardeşlerim, bazı kazanımlarımızın kaybedileceği endişesini dile getirmekteler. Endişelerinin makul sebepleri olabilir. Hükümeti, medyayı ve gücü arkasına alıp; dünya ve ahiret tehdidi ile hakaret etme hakkını kendilerinde görmemeliler.
Öncelikle müsterih olsunlar Saadet Partisinin bırakın kendisini kokusunun dahi olduğu yerde bu milletin kazanımlarını kimse geriye götüremez.
Evet, bazı ihtimaller var kabul edelim.
- Millet ittifakında başörtüsü yasağı anayasal güvenceye kavuşturulamayabilir.
- Ayasofya’nın müze olan statüsü camiye çevrilemeyebilir.
- Ege’deki adaların Yunanistan tarafından silahlandırılmasına sessiz kalınabilir.
- Irak’ın kuzeyinde Kürt devletinin kurulmasına seyirci kalınabilir.
- Suriye’nin önemli bir kısmında Kürt devleti kurulmasına gerekli tepki gösterilmeyebilir.
- AB hevesiyle uyum yasaların çıkartılabilir
- İstanbul sözleşmesi imzalanabilir ve hatta onunla ilgili kanunlar çıkartılarak ailenin temeline dinamit konulabilir
- Ahlaksız dizilere göz yumulabilir
- Zina serbest bırakılabilir
- Domuz eti kasaplık et ilan edilip teşvik kapsamına alınabilir
- Ehliyet ve liyakat yerine partizanlık ve menfaatçılık gözetilebilir
- Hatta kendi adlarına ve yandaşlarına mevki ve servet kazandırabilir.
- Kürecik’e İsrail’in güvenliği için radar üssü kurulabilir
- Mavi Marmara’daki on şehidimizin haklarının aranmasının önüne geçilebilir.
- Sarayda hahamlara kutsama yaptırılabilir.
- Terör örgütüyle Oslo’da görüşme yapabilirler
- HDP ile Anayasa teklifi görüşmesi yapabilirler.
- Çözüm süreci başlatıp çadır mahkemeleri kurabilirler.
Bunların hepsi ihtimal, ama gerçek olan bir şey var ki bunların hepsi ve daha fazlası AK Parti döneminde oldu. İşte ihtimaller ve gerçekler. Onun için endişelerinizi anlıyorum. Kazanımlardan sadece mevkiler ve haksız kazançlar kaybedebilirsiniz. Gerçek kazanımların gerçek teminatı Saadet Partisi’dir, gerçek Milli Görüş’tür.
Ahmet AYDIN
Ahmet YAKUPHAN
Ali İMAMOĞLU
Ali USTA
Dursun Ali DÜZENLİ
İbrahim ÖNER
İzzet ALKIŞ
Miraç YAKUPÇEBİOĞLU
Muhammed Ali ÜÇÜNCÜ
Nurican KUTOĞLU
Selçuk ÖZDERYA
Talip ŞAHİNTAŞ
Ümit ÇEBİ