Programın açılış konuşmasını Kamuran Tuna yaptı, öğretmenler gününe ithaf edilen bir şiir terennümünde de bulunan Tuna, daha sonra muhtelif başlıklar altında konuğuna yazarlıkla alakalı çeşitli sorular yöneltti.
Yazar Zeynep Eşin Hanımefendinin bilhassa Öykü yazarlığı hakkında verdiği cevaplar, yazarlık hayatına ayrı bir kapı aralayarak, edebiyat disiplinlerine ilişkin bu sahaya farklı pencereden de bakılabileceğinin önemli ayrıntılarını verdi.
Öykü ile Roman arasındaki farklılıklara da değinen yazar, Öykü’yü bir odaya benzetirken Romanı, üç artı bir salondan oluşan geniş bir alan tasviriyle tanımladı.
Öykü’yü bir ağacın gövdesi şeklinde betimleyen yazar, romanı da bu ağacın dallarına teşbih etti.
Katılımcılarından oldukça yoğun soru trafiğinin yaşandığı söyleşide, gençlere bilinçli okuma tercihlerini hatırlattı.
(Z) kuşağına çok güvendiğini de belirten Eşin, onlardan çok ümitliyim.
“Soran, sorgulayan ve bilgiye her an ulaşmanın avantajını yaşayan bir nesil gümbür gümbür geliyor” ifadelerine yer verdi.
Yazmak için okumanın önemine de değinen yazar, bilinçli okumanın ciddiyet ve işaretleri üzerinde durdu.
Bir buçuk saatlik program esnasında bazı akademisyenlerden de gelen soruları derinlemesine bir analizle muhataplarına aktardı.
Günümüzde giderek azalan, edebiyat ve fikir alanlarına yönelik kaygılarla rağmen salonda yaklaşık kırk kişilik izleyici kitlesi hazır bulundu.
Oldukça keyifli, kaliteli ve yoğun bir soru cevap sürecin egemen olduğu programa, Büyük Birlik Partisi Akçaabat İlçe Başkanı, Sanatevi Başkanı, bazı STK başkaları, belediye ilgilileri, Türkiye Yazarlar birliğinin yönetici ve üyelerinden, Tahir Orhan, Haydar Çoruhlu, Yahya Demeli, Kemal Çuman, Salih Cengiz Aydemir, Mümin Sağlam, gibi isimlerin yani sıra, diksiyoner Yener Genç, KTÜ’den bazı akademik poseneli ve muhtelif vatandaşlar katılım sağladı.
Program akışında, Anadolu lisesi öğrencileri tarafından seslendirilen şiirler, programa ayrı bir renk kattı.
Program sonunda Moderatör ve başkan Kamuran Tuna ile yapılan kısa değerlendirmede, her insanın bir duruşu olması gerektiğine inandığını ancak marjinal yaklaşımlar ve kırmızı çizgiler hariç, asla insanların, bilhassa yazar, çizer ve sanatçıların ötekileştirilmesini doğru bulmadığını belirtti.
“Şahsen benim duruşum, yaradılanı, yaratandan ötürü sevmiyi esas alan insan odaklı bir duruştur” edebiyat ve sanat alanları başta olmak üzere, siyasi mülahazalardan uzak kalmak kaydıyla, hangi fikri görüşten olursa olsun, tüm bireylere eşit mesafede olduğunu, kişileri ötekeştirmeyen, bir bakış açısına sahip olduğunu vurguladı.
“Ne zaman ki ayrıştırma bir kenara konularak asgari muştereklerde birleşip, empati yapmayı öğrenebilirsek işte o zaman millet olarak şahlanışın destanını yazabiliriz” ifadelerini kullandı. Program akışı, kitap imza ve fotoğraf çekimiyle tamamlandı.