ORTAK ÖZELLİKLERİ; MÜCADELECİ OLMALARIDIR.
Türkiye’de, Türk Milliyetçileri, ATATÜRK’ ün ölümünden sonra bilhassa, milli kültürden uzaklaşmayı kabullenmemişlerdir.
Türkiye’de, Türk Milliyetçileri, ATATÜRK’ ün ölümünden sonra bilhassa, milli kültürden uzaklaşmayı kabullenmemişlerdir. Ortak özellik olan Türk Milliyetçiliğinin tarihi seyri içinde bu güne kıyaslama yaparak, O, dönemde kamuda yapılan tayinlerde, atanmalarda huzursuzluk mevcuttur. Bu günde, milliyetçiliği karşıt göstererek kamu yönetiminde yapılan atanmalardan bazılarının devletin aleyhine çalışmalarıyla ortada oldukları görülmüştür. Yakın tarihimizi doğru anlamamız gereken 3 Mayıs 1944’ e bakarken; “Cumhuriyet, Milli Devlet ve Türkçülük” davası dosyası kapsamında 1944’ de tabutluklarda yer alan şahsiyetlerin yaşadıklarını hatırlarken, neden? Buralarda olduklarının anlaşılmasını, bu gün karşı kaşıya kalınan olaylar göstermektedir. Birden fazla dilin eğitimde olması gerektiği görüşüyle insanların önüne gelindiği gibi. Nihal Atsız, dönemin Başbakanı Saraçoğlu’na “açık mektup” diye yazı kaleme aldı ve çok etkili oldu. Sabahattin Ali adlı hikâyecide Atsız’ın mektubunda yer aldı. Sabahattin Ali, ATATÜRK aleyhine şiir yazan biri. Nihal Atsız’ ı mahkemeye veriyor. İkinci duruşmanın yapıldığı 3 Mayıs 1944’ de mahkemeden sonra Salahattin Ali’yi protesto etmek için büyük bir yürüyüş yapılmasıyla ürken Hükümet, bazı tabirler alıyor. Tedbir nasıl alınacak? Tutuklamayla alınacak. Türkçü yazarlar ve dava adamları başta olmak üzere tutuklamalar 1944’ de başlamıştır. Tutuklananlardan biriside Alparslan TÜRKEŞ’ tir. Bandırma’da üsteğmen. Sebebi, Atsız’a mektup yazması olmuştur. Çok büyük işkencelerin olduğu anlatılan tutuklamalarda, Tapu Kadastroda kamu görevi yürüten Reha Oğuz Türkkan’ in, işkencelerden dolayı gözünün biri görmez hale geldiği gibi… Bu insanlar ne diyordu? Biz Türk Milletinin mensubuyuz, Türk Milleti büyük bir millettir, tarihte büyük devletler kurmuştur, çağlar açmıştır. Ve gençlere bir takım zehirli fikirler aşılanırsa devletin geleceği tehlike altına girer dedikleri için, suçlanmışlardır. Hâlbuki Milliyetçilik, ATATÜRK döneminde uygulanmıştır. Dış Türklerle de meşgul olan ATATÜRK’ ün, ilkelerinden biriside milliyetçilik olmuştur.
Milliyetçiliğe sempatik bakan gençlik kesimi suçlu olabilir mi? Devlet bu fikirleri dışlayabilir mi? Yani milliyetçilik ortak değer değil midir?
Bu sorular gençliğin ülküsünde bir kırılma oluşturmamıştır. Dolayısıyla, 3 Mayıs’ ta Türkiye’nin her tarafında, milliyetçilik, Türkçülük günü kutlamalarına başlanarak gelinmektedir. Şairin ifadesiyle; Açsın çiçek açsın, ıstıraplarım, neşeli olmanın zamanıdır, her bayrak çekilen yerde ben varım…” diyor. Istırapla bayramda oluyor işte. Açılan dava ile Türk fikir hayatına ciddi zararı olan 3 Mayıs’ın, bu gün yıldönümünü yaşıyoruz. Korona virüsü nedeniyle günün anlamına göre programlar yapılamamaktadır. TÜRKAV, “Türkçe giderse, Türkiye gider ”Anlayışını hatırlamanın önemi ile 3 Mayıs kutlu olsun.
Kenan KURU Trabzon TÜRKAV Başkanı