NASIL BİR YARGI İSTİYORSUNUZ!
CORA, Yargıya güven yok diyen muhalefete cevap vererek nasıl bir yargı istiyorsunuz sorusunu sordu.” Bu milletin partisine internet üzerindeki belgelerle kapatma davası açan, bu ülkenin başbakanına “suç örgütü lideri” diye davan açan bir yargı mı istiyorsunuz?” diye sordu.
“CHP milletvekilleri burada komisyonda ‘yargıya güvenle’ alakalı olarak eleştirilerde bulundu. Yargıya güven endeksi üzerinden bir varsayım ortaya koydular. Şunu ifade etmek istiyorum: Yargıya güvenden kastınız nedir, nasıl bir yargı istiyorsunuz? Söyleyin. Türkiye’deki yargı sisteminin geçmişten bugüne çok büyük bir aşama kat ettiğini görmezlikten gelmemeniz lazım. Yani, şöyle bir yargı mı istiyorsunuz; Bu ülkenin başbakanı idamla yargılanırken savunma yapanlar neyle suçlandıklarını sorduklarında dönemin hakimi “ onu bana sormayın , sizi buraya tıkayan iradeye sorun’ diyen bir yargı mı istiyorsunuz? Yine aynı şekilde hâkim ve savcı atamalarında ‘Ben ne yapabilirdim onları hakim atamayım da ülkücüleri mi atayayım.’ diyen bir Bakanlık mı istiyorsunuz? Aynı şekilde, 12 Eylül’de ‘Bir sağdan, bir soldan.’ diyerek 17 yaşındaki bir kişinin yaşını büyüterek idam ettiren bir yargı mı istiyorsunuz? Milletin seçtiği Cumhurbaşkanı adli yargı açılış törenine hâkimlerin, savcıların katılmasını eleştiriyorsunuz; 28 Şubat’ta asker çağırdığında, koşa koşa cübbesiyle darbe brifinglerine giden bir hâkim savcı profili mi istiyorsunuz? Nasıl bir yargı istiyorsunuz? Cumhurbaşkanlığının genel olarak seçildiği bir temayülün oluştuğu bir dönemde 367 garabetine imza atan bir yargı mı istiyorsunuz? Aynı şekilde internet ortamında toplanan belgelerden bir siyasi partiye kapatma davası açan bir yargı mı istiyorsunuz? Bu ülkenin seçilmiş Başbakanını, bu ülkenin Hükûmetini suç örgütü lideri diye iddianame hazırlayan bir yargı mı istiyorsunuz?
Bunların her birini Türkiye geçmişte görmüştür ve hepsini yaşamıştır. Dolayısıyla bizim nereden nereye geldiğimizi çok iyi bir şekilde algılamanız gerekiyor.
YARGIDA BÜYÜK BİR DEĞİŞİM YAŞANDI
AK Parti Trabzon Milletvekili Salih CORA, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) devam eden Plan ve Bütçe görüşmelerinde Türkiye’deki adalet sisteminde AK Parti döneminde ciddi bir değişim ve de dönüşüm yaşandığını söyledi.
ADALET BAKANLIĞI’NIN BÜTÇESİ 2 KAT ARTTI
“Türkiye’de adalet manasında, AK PARTİ döneminde, ciddi bir sistem değişikliğine ulaşılmıştır. Büyük bir yargı teşkilatına sahip olduk ve AK PARTİ döneminde yapılanlara böyle kısaca baktığımız da özetle şunu ifade etmeliyiz ki Adalet Bakanlığı’nın bütçesi 2 kat artmıştır ve her yılda artmaya devam etmektedir. Yine hâkim ve savcı sayısında, mahkeme sayısında ciddi artışlar ortaya konulmuştur. Kadın hâkim ve savcının az olduğundan bahsedilmiştir bu konuda yeteri kadarı
inceleme yapılmadığını, bir bilgi eksikliği olduğunu düşünüyorum. Kadın hâkim ve savcı yüzde 10’lardan yüzde 36’lara çıkmıştır.”
GEÇ GELEN ADALET, ADALET DEĞİLDİR ANLAYIŞI TARİH OLDU
“Etkin bir yargılama için istinaf mahkemeleri hayata geçirilmiştir. Nöbetçi noterlik uygulamasını yine bizim dönemimizde hayata geçirmiş ve başarılı bir uygulama olarak takip etmekteyiz. Alternatif çözüm yöntemlerinden, uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden özellikle ara buluculuk ve yine uzlaştırma müessesi gerçekten yargılamalardaki iş yükünü ciddi derecede hafifletmiştir. Seri yargılama usulü, basit yargılama usulüyle de yargı daha hızlı bir şekilde karar vermektedir. ‘Geç gelen adalet, adalet değildir.’ anlayışı tarihe mahkûm olmaktadır.”
BİRÇOK REFORM YAPTIK
“Yine, insan haklarına yönelik olarak da ciddi düzenlemeler yaptık, bunlardan bir tanesi de lekelenmeme hakkıdır. Vatandaşımızın yargıya erişimini kolaylaştırmak anlamında da sesli ve görüntülü bilişim sistemi sayesinde uzakları yakın eyleyen, nakilleri azaltan bir sistem oluşturduk. Kamu Denetçiliği Kurumunu tesis ettik, bireysel başvuru hakkı tanındı, bilirkişilik reformunu düzenledik, kişisel verilerin korunması hususunda, bunu Anayasal bir hak olarak düzenledik ve bu konuda bir kanun çıkardık. Kişisel Verileri Koruma Kurulu da ciddi çalışmalar yapmaktadır. Türkiye’nin her bir tarafında modern ve ihtiyaca cevap veren adalet hizmet binalarını kurduk, tesis ettik. Merdiven altlarında yapılan yargılamalardan modern adalet saraylarında yargılama yapılma imkânı oluşturduk. Temel kanunlarımızın birçoğunu yeniledik yine İnsan Hakları Tazminat Komisyonu kurduk, Adil Tıp Kurumunu bütün Türkiye’ye yaydık. Bunun gibi sayamayacağımız birçok reformlar yaptık. Özellikle, Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle beraber o strateji belgesinin yüzde 50’sini hayata geçirdik. Bunda da gerek avukatlara gerek yargı camiasına hukuk fakültelerine ciddi düzenlemeler yapıldı. Biz bunda emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.”
DARBE ANAYASASINI DEĞİŞTİRDİK.
CORA, 2017 yılında halk oylaması ile gerçekleşen Anayasa değişikliğini suiistimalci bir yaklaşım olarak gören muhalefete, “Milletin iradesiyle değiştirmeyi suiistimalci bir yaklaşım olarak değerlendirmenizi doğru bulmuyoruz. Bu açıklamayı gaflet olarak değerlendiriyoruz. Bu Anayasa değişikliği demokratik bir halk oylamasıyla gerçekleşmiştir, demokratik bir seçimle gerçekleşmiştir. Darbe anayasasını değiştirmekten gurur duymanız gerekirken, bunu suiistimalci bir yaklaşım olarak ortaya koymanız hukuka bakış açınızı, millî iradeye bakış açınızı çok net bir şekilde ortaya koyuyor.” şeklinde cevap verdi.
HSK ÇOĞULCU BİR YAPIYA KAVUŞTU
“HSK’nin yapısı üzerinden yargının belirli unsurlara bağlandığı şeklinde bir açıklama yapıyorsunuz, bu, tamamen talihsiz bir açıklamadır, Anayasa’yı okumamaktır, Anayasa’yı bilmemektir. Anayasa’ya göre HSK’nin yapısı güçlendirilmiştir, Anayasa’da HSK’nin çoğunluğu, 7 üyesi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmektedir. Bu 7 üyeyi sadece AK PARTİ seçmiyor, 3’te 2 çoğunlukla seçiliyor, 3’te 2 çoğunluk yetmiyorsa 5’te 3 çoğunlukla seçiyor. Şu anda biz Cumhur İttifakı içerisindeyiz. Bu 5’te 3 çoğunlukla bile biz şu anda HSK’nin 7 üyesini seçebilme çoğunluğuna sahip değiliz. Bu ne demektir? Daha çoğulcu bir yapı oluşturuldu, daha uzlaşmacı bir sistem oluşturuldu, onun bunun yargısı değil, milletin yargısına zemin hazırlanmıştır.”
HİÇBİR GAZETECİ DÜŞÜNCESİNDEN DOLAYI CEZAEVİNDE DEĞİLDİR
“Burada yargı pratikleri üzerinden kötü örneklerle adalet sistemini, adalet kavramını hırpalamaya çalışmanızı esefle kınıyorum. Hiçbir gazeteci, gazetecilik faaliyetinden dolayı, fikrini ifade ettiğinden dolayı cezaevinde değildir. Bu ülkede gazeteci de, siyasetçi de kim olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hiç kimse suçtan ari değildir, yargıdan münezzeh değildir. Dolayısıyla eğer bir suç işlemişse, bölücülük yapmışsa, teröre hizmet etmişse elbette yargı karşısına çıkacaktır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
KADIN HAKLARI ÜZERİNDEN BİZE DERS VERME HAKKINIZ YOKTUR
“Hassas olduğu iddia edilen konularda, örneğin kadına şiddet ve cinsel istismar suçlarında cinsel saldırı suçlarıyla alakalı ifadelerde, kötü örnekler gösterildi. Bunlarla ilgili olarak AK PARTİ döneminde her zaman çocuğu koruyan, kadını koruyan düzenlemeler yapılmıştır, cezalar artırılmıştır, infaz süreleri kısaltılmamıştır. Bu konudaki hassasiyetimiz üzerinden bize ders vermeye hakkınız ve haddiniz yoktur.”