Reklam

Reklam
Reklam
Haberim Hamsi | Trabzon Haber

Meşruiyetin kaynağı hukuktur. Anayasadır. Anayasayı tanımamak meşruiyeti ortadan kaldırır.

Uygar dünyada demokratik bir toplum düzeninin temel şartı, insan hak ve özgürlüklerini güvence altına alan; yasama, yürütme ve yargı organlarının işleyiş ve işlemlerinde kullandığı yetkinin kaynağını anayasadan alan bir sistemin varlığıdır.

Meşruiyetin kaynağı hukuktur. Anayasadır. Anayasayı tanımamak meşruiyeti ortadan kaldırır.


Meşruiyetin kaynağı hukuktur. Anayasadır. Anayasayı tanımamak meşruiyeti ortadan kaldırır.

Ülkemiz Anayasasının 6 maddesi “Hiçbir kimsenin veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Anayasal bir demokraside aksi düşünülemez!

Meşruiyetin kaynağı hukuktur. Anayasadır. Anayasayı tanımamak meşruiyeti ortadan kaldırır.

Uzunca zamandır hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku esasına göre adalet mekanizması işliyor. Toplum adeta yargı sopası ile hizaya sokulmak isteniyor.

Anayasa mahkemesinin iki kez verdiği hak ihlali kararına rağmen dün, TBMM’de Yargıtay’ın kararının okunması ile TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi hukukun, demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin yok sayıldığı bir Anayasasızlık rejimini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

TBMM bu tutumu ile kendi varlığına kastetmiş, hukuksuzluğa teslim olmuş, halkın iradesinin tecelligahı olmaktan uzaklaşmıştır.

Anayasanın, hukukun, meclisin varlığı aranır duruma gelmiştir.

 Siyasi iktidar Anayasayı, hukuku kendisine ayak bağı olarak görüyor. Sebebi oldukları yokluk, yoksulluk ve sömürü düzeninin, yarattıkları eşitsizlik ve adaletsizlik ikliminin üstünü Anayasayı, hukuku rafa kaldırarak örtebileceklerini sanıyorlar.

Bu çaba nafiledir. Türkiye toplumu üstüne örtülmek istenen bu karanlık örtüyü yırtacak birikime, demokrasi bilincine sahiptir.

Bugün karşı karşıya olduğumuz mesele,  salt bir milletvekilliğinin düşmesi meselesi değildir, çok ötesinde anlamlar taşımaktadır.

 Can Atalay, Soma’da, Ermenek’te maden katliamında kaybettiğimiz madencilerin,

Çorlu’daki tren faciasında yaşamını yitirenlerin, Aladağ’daki cemaat yurdunda yanarak ölen çocukların avukatıydı.

Can Atalay, halkımızın tüm farklılıkları ve zenginliği ile eşit, özgür ve kardeşçe bir arada yaşama iradesinin açığa çıktığı Gezi’nin bileşeniydi.

Hedef alınan Can Atalay’ın savunduğu fikirlerdir. Laikliktir, kamuculuktur, eşitlik, özgürlük ve adalet arayışıdır.

Bu fikirler ve idealler asla sahipsiz değildir. Bu yokluk, yoksulluk ve sömürü düzenine hayır diyen; çocuklarımızı, yaşamımızı hedef alan tarikat ve cemaatler eliyle örülmek istenen gerici karanlığa itiraz eden, eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi arayan milyonlarız.

İnsanca bir yaşam ve insanca bir düzen talep ediyoruz. Laik, demokratik, tam bağımsız bir ülkede; eşit, özgür ve kardeşçe bir arada yaşamak istiyoruz.                 

 Biz halkız, haklıyız ve muhakkak ki biz kazanacağız!

Siyasi iktidara uyarımızdır. Adalete olan güven duygusunu zedelemek bir ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Kendi insanına bu denli hoyratça davranan bir düzenin sürdürülmesi mümkün değildir.

Halkın hakları için mücadele veren, kaçak cemaat yurtlarında yanarak ölen çocukların, Soma’da katledilen 301 madencinin ailelerinin avukatı Can Atalay’ın tutuklu kalmasının kabul edilemez buluyor milletvekilliğinin düşürülmesinin ise yok hükmünde olduğunu ifade ediyoruz.

Halkın iradesini, anayasayı yok sayan bu darbe zihniyeti karşısında adalet, emek, özgürlük, demokrasi ve eşitlik için birleşik mücadelemizi büyüterek kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz. 31.01.2024

Muhammet İKİNCİ  Trabzon Emek Demokrasi Platformu Adına

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Günebakış Trabzon Haber