Tanımıyorsunuz çünkü yok!
Peki, bu isimdeki bir tapınağın Yunanlılar tarafından yapıldığına inanıyor musunuz?
İnanan varsa, cehaletinden veya aptallığından inanıyordur!
Tarihi gerçekleri Batılılardan başka yeryüzünde çarpıtacak başka bir millet bulamazsınız.
Şeytanın aklına bile gelmeyecek hile ve sahtekarlıkların toplamı onlara ait bir özelliktir.
Konumuza dönelim…
Yunanlıların uydurmalarına göre; güya kuzen papaz Barnabas ile Sofhronios adlı Yunanlı iki keşiş, aynı düşü görmüşler.
Kaldı ki tarihte asla böyle bir olay asla vuku bulmamıştır.
Düşlerinde Hz. Meryem’i gördüklerini, Meryem Ana’nın onlara Trabzon-Maçka’da Karadağ’lara giderek, oradaki mağarada bir kilise yapmalarını istediği ileri sürülmüş.
Bu düzmece ve sahtekarlıkta ileri seviyelere taşınan olay, güya MS 375-395 tarihleri arasında olmuş.
Yalan bu ya, güya bu rüya üzerine bu iki keşiş de işini gücünü bırakmış ve böylesine acayip bir manastırı inşa ettirmiş.
* * *
Oysa bu yapının inşası ile manastır haline dönüşümü arasında geçen bin yıllık süre hakkında hiçbir bilgi yoktur.
Çünkü böyle bir olay yoktur.
Gerçekte ise bu yapının asıl kurucusu olan kişi, III. Komenus’tur.
Yunanlılar, III. Komenus adlı Kıpçak Türk Kaan’ın MS 1375-1395 yılları arasında yaptırdığı söz konusu bu manastırı, büyük bir şeytani planla sahiplenmeye çalışmışlar ve başarılı da olmuşlar.
Nitekim bu tapınağın gerçek yapım tarihi olan MS 1375-1395 tarihini, MS 375-395 tarihi olarak değiştirerek kendilerine mal etmek istemeleri ise, ayrıca bir tarih cambazlığıdır.
* * *
Bu tarih sahtekarları, III. Komenus’un öz be öz Türkçe Sümela adıyla MS 1375 yılında Karadağ’da yapımına başlattığı bu manastır ve külliyesinin adını, ‘Mela ve Melas’ şeklindeki sözcüklerle değiştirmişler.
Yetmedi, bu manastırın adının Yunanca ‘kara dağ’ anlamına geldiğini, burasının da MS 375 yılında Yunanlılar tarafından yapıldığını ileri sürmüşler.
Oysa MS 375 yılında Doğu Roma devleti ile Yunanlıların hiçbir göbek bağları bile yoktu!
Yunancanın Anadolu’da yayılması, bundan en az 3 yüz yıl sonra gerçekleşmiş bir olaydır.
Anadolu’da yaşayan halkların anadilleri Yunanca değil, zaten tarihin ilk izdüşümünden bu tarafa Türkçe idi.
* * *
Sümela Manastırı ve kompleksinin Yunan’a veya Rum’a mal edilmesi olayının ne gerçekle, ne de tarihi yaşanmışlıklarla hiçbir alakası yoktur.
III. Komenus’un adı, hiç bir tevile hacet bırakmayacak kadar çok açık ve net olarak, Türkçedir. Komenus denilen kişi ve halklar ise, Kuman Türk ve Türkleridir.
Kuman Türkleri, çarpıtılan ve yanlış bilinen Komenus adıyla 1349-1390 yılları arasında 41 yıl Trabzon’da İmparatorluk yapmıştır.
Kumanların Trabzon’da kurdukları imparatorluğun adına, “Rum Pontus İmparatorluğu” denilmesi kadar büyük bir cehalet ve tarihi bilgiden yoksunluk olamaz!
‘Trabzon Rum İmparatorluğu’ çakma adıyla tarihe mal edilmeye çalışılan bu devletin Kuman Türk İmparatorluğu olduğu, hiçbir zaman ortaya konulmamış veya konulmak istenmemiştir.
Bu konuda Türk milletini büyük bir yanılgıya ve hak etmediği bir tarihi sonuca taşıyan, Turizm Bakanlığı ve Türk Tarih Kurumu’nun ilgili dönemlerdeki sorumlularının veballeri çok büyüktür.
Tamamen tarihten yoksun ve bilim dışı safsatalarla uydurulan ve sözde Meryem Ana’nın göğe yükseliş günü sayılan 15 Ağustos günü, aslında hiçbir şeyi ifade etmemektedir.
Çünkü bu tarihte böyle bir hadisenin yaşanmadığını, en iyi Yunanlılar bilmektedir.
* * *
Dolayısıyla 15 Ağustos tarihinde Fener Rum Patriği’nin Trabzon’a gelmesine dayanak oluşturacak hiçbir tarihi emare kırıntısı yoktur!
Böylece öz be öz Türk olan Kuman Türklerinin tarihi eserleri, büyük bir tarih sahtekârlığı yapılarak, Yunan’a peşkeş çekilmek istenmektedir.
Anadolu’da Yunan diye bir ulus yoktur ve asla da olmamıştır! Kaldı ki, Yunanlıların uluslaşmalarına en büyük katkıyı, Türk boyları ve oymaklar sunmuştur.
Kuman demek; kutsal adam, kutlu kişi, mübarek insan demektir.
Yani Türk’ün bir boyu demektir.
Ayrıca Mısır’da kurulmuş olan ve MS 1517 yılında Osmanlı Türk İmparatorluk topraklarına katılan Mısır kölemenlerinin adının Kumanlar olduğu da unutulmamalıdır.
* * *
Yunanlı uyanık tarih sihirbazları Kuman’ı Komnenos şekline sokarak, Türk devletini Yunanlılarla ilişkilendirme hedefini gütmüşlerdir.
Bu yalan propagandanın halen daha hap gibi yutulmasına, mutlaka bir son verilmelidir.
Ezelden beri Türkün yurdu olan Karadeniz’de hak iddia etmek için uydurulan bu masalların halen daha Kültür Bakanlığı’nın tüm yayınlarında boy gösteriyor olması, izahtan vareste bir garabettir!
Yunanlılar dâhil Latinler, Romalılar ve bütün öteki Avrupalı ulusların hiç birisi, kesinlikle ne kale, ne köprü, ne tapınak, ne şato, ne saray, ne köşk, ne hipodrom ve ne de sarnıç yapımını bilmiyorlardı.
Roma’da, Atina’da, İstanbul’da ve öteki Avrupa ülkelerinde kurulan bütün mabet, köprü, Akrapol, saray, şato, kale ve sarnıçları, Pelasglar, Lelekler, Brintler, Karluklar, Etrüskler ve Kumunlar inşa etmiştir.
Bunların hepsi de Türk’tür!
Anadolu’da kurulmuş bütün kaleleri, köprüleri, tapınakları, Akrapolleri ise, yine aynı şekilde, Türkler kurmuştur.
* * *
Kuman’ların bir adı da; “Köprü yapan ve büyük köprü mimarı” dır.
Romalılar ise bu sözü, Pontifeks olarak tercüme etmişlerdir.
Yani, “Köprü mimarı Türkler” demektir.
Dolayısı ile de yıllar yılı Karadeniz üzerinde iddia edilen “Pontus” tezinin aslı astarı budur.
Yani tarihin o döneminde Trabzon’a gelenler Yunanlılar değil, Kuman Türkleri idi.
Şimdi söyler misiniz lütfen! 15 Ağustos tarihlerinde bu Türk düşmanı papazların Trabzon’da ne işleri olabilir!?
Bilmiyorlar ki Türkler bu coğrafyaya geleli tam 35 bin yıl oldu.
Ve yine bilmiyorlar ki, Yunanistan’ın ilk yerlileri, Türklerdi.
Zır cahiller yine bilmezler ki, Roma İmparatorluğu’nu kuranlar, bizzat Türklerdi.
Trabzon’a kadar gelmiş ve bu Manastırı yapmış olanlar Yunan asıllı Rumlar değil, Hristiyanlaşmış Roma İmparatorluğu’nun katliamlarından kaçmak zorunda kalan, Türk asıllı Kumanlardır.
Nokta!