Jeofizik Mühendisleri Trabzon Şube Başkanı Prof. Dr. Hakan KARSLI 21 YILIN ARDINDAN 17 AĞUSTOS 1999 GÖLCÜK DEPREMİNDEN ALACAĞIMIZ DERSLER…
Ülkemizde sonuçları itibariyle son 100 yılda en büyük can, mal, ekonomik kayıplara neden olmuş ve bıraktığı acıların halen daha hafızalarda canlı kaldığı 17 Ağustos 1999 tarihindeki Marmara Bölgesi Kocaeli/Gölcük merkezli depreminin 21. yıl dönümü vesilesi ile vefat edenlere rahmet, acılı ailelere başsağlığı, depremden yaralı kurtulmuş tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Tekrar hatırlatmak isteriz ki, 17 Ağustos 1999 depremi Ülkemiz ekonomisine ~25 Milyar dolar yük getirmiş, resmi raporlara göre 17.480 insanımız vefat etmiş, 23781 insanımız yaralanmış, 505 kişi sakat kalmış, 285211 ev ve 42902 iş yeri orta-ağır hasar görmüştür. Resmi olmayan açıklamalarda bu rakamların daha fazla olduğunun ifade edildiği bu depremin insanların üzerine bıraktığı acılar ve travmalar halen daha tazeliğini korumaktadır. Öyle ki, başta Marmara bölgesi olmak üzere diğer bölgelerimizde aslında tam olarak mühendislik hizmeti almış yapılarda yıkıcılık etkisi olmayan büyüklüğü 6.0’dan küçük olan depremlerde bile insanlarımız büyük korku ve panik yaşamaktadır. Bu durum, 21 yıl geçmiş olmasına rağmen deprem olayını anlama, deprem anında ve sonrasında bilinçli davranma konusunda henüz istenilen seviyeye gelemediğimizin en açık göstergesidir. Bununla birlikte, yapılan araştırmaların 21 yıllık sürede özellikle İstanbul başta olmak üzere Marmara bölgesindeki diğer illerde yapıların güçlendirilmesi/sağlıklaştırılması, zayıf yapıların dönüştürülmesi ve kentsel dönüşümü gibi yapılması önem arzeden çalışmaların olması gerekenin çok altında olduğunu rapor etmektedir. Ayrıca, depremlerin son zamanlarında Doğu Anadolu ve Ege Bölgelerinde de etkili olduğu gözönüne alındığında, bu çok açık olarak Ülkemizdeki kırık hatlarının hareketlendiğini ve depremselliğin arttığını göstermektedir.
Deprem dünyamızın canlı yaşamı gereği gerçekleşen ve özellikle Ülkemizin jeo-tektonik ve sismo-tektonik yapısı itibariyle vazgeçilmez bir doğa olayı gerçeğidir. Son 1 yıldır Ülkemizin aktif fay bölgelerinde artan hareketlilik ve yaşanan depremler bu gerçekliği sürekli canlı tutmaktadır. Depremin basitçe yer içinde biriken gerilme enerjisinin ani olarak açığa çıkması şeklinde gerçekleştiği için zamanı bugünkü bilgi ile bilinebilen bir olay değildir. Bugün ülkemizdeki deprem üretecek kırık hatlarının nerelerde olduğu ve hangi büyüklüklerde deprem üretebilecekleri bilinmektedir ancak zamanı ancak belirli zaman aralıkları için tahmin edilmeye çalışılmaktadır. O nedenle depremin olup olmayacağının tartışılmasından daha çok depremi olayını canımızı ve malımızı kaybetmemize neden olabilecek bir tehdit olarak değerlendirip, bu olayın can ve mal kaybına dönüşmemesi için, yani risk oluşturmaması için neler yaptığımızı ve yapabileceğimiz üzerine yoğunlaşılmasının çok daha akılcı bir yaklaşım olduğunu belirtmek isteriz.
Deprem sadece meydana geldiği yerin yakın çevresinde değil çok daha uzak yerlerde de hasar yapıcı ve can kaybına neden olabilecek etkinlikte olabilmektedir. Ülke topraklarımızın yaklaşık %60-70’inin kırık zonları içerisinde ve yaklaşık %90’nın ise etki alanı içerisinde olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kırık hatlarına yakın yada uzak olunmasına bakılmaksızın deprem zararlarını azaltılacak çalışmaların yüksek hassasiyetle yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda deprem-yer-yapı ilişkisinin bilimsel yöntemlerle yapılması önem arz etmektedir. Günümüzde bu çalışmalar Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın belirlediği yasa ve yönetmeliklerde açıklandığı şekli ile Mikrobölgeleme ve Zemin Etütleri kapsamında Jeofizik-Jeoloji ve İnşaat Mühendisleri işbirliği ile gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmalar ile herhangi bir deprem anında yerin davranışı belirlemeyi ve buna göre bina tasarımı yapmayı sağlar. Öncelikle mikrobölgeleme çalışmaları planlamaya esas imar alanlarının uygun ve/veya uygun olmayan yer seçimleri yapılır ve sonra imara esas zemin etütleri gerçekleştirilir. Dolayısıyla, bir yapıya gelebilecek en büyük deprem yükleri tam olarak belirlenir ve yapı ona göre inşaa edilerek deprem açısından güvenli yapılar imal edilmiş olur.
Ülkemizin depremselliğini Bölgemiz ve İlimiz açısından değerlendirdiğimizde, 01 Ocak 2019 tarihinde yeni yayınlanan Türkiye’nin yeni aktif fay ve deprem tehlikesi haritalarına göre İlimizin ve Bölgemizin tehdit seviyesi artmıştır. Artık sadece güneyimizden özellikle İlimize ~130km uzakta bulunan Kuzey Anadolu (KAF)’ın tehditi altında değil, Doğu Karadeniz Bölgesi deniz alanı içinde varlıkları belirlenen fay (sahile paralel uzanan ters faz, kuzeydoğu-güneybatı uzanımlı Rize, Trabzon ve Ordu fayları) sistematiğinin tehditi altında olduğumuzu belirtmek isteriz. Özellikle Doğu Karadeniz Bölgemizin kıyı kentleri ve özellikle İlimiz Trabzon’da yeni yapılaşmaların alüvyonal çökeller, yamaç molozları ve doldu alanları üzerinde yoğunlaşması bu tehditlerden kaynaklanan riskleri de artırmaktadır.
Deprem zararlarından korunmak ve bu zararları azaltmak için yapılacak olan en akılcı çalışmalar deprem sonrası kriz yönetiminden daha çok deprem öncesi risk yönetimini içeren yatırımları, eğitim çalışmalarını ve toplum bilincini artıracak faaliyetleri olmalıdır. Bu kapsamda Ülkemizin kurumları tarafından yürütülen çalışmaların daha da artırılması ve denetim çerçevesinde yürütülmesi gerekmektedir. Özellikle güvenli yapı imalatı için Deprem-Yer-Yapı etkileşimini belirleyecek çalışmaların sorumlu olan üç mühendislik disiplini olan Jeofizik-Jeoloji-İnşaat Mühendisleri tarafından yasa ve yönetmeliklere uygun eksiksiz ve denetim altında gerçekleştirilmesi, mühendislik hizmeti almayan hiçbir yapıya izin verilmemesi, zayıf dayanımlı ömrünü tamamlamış yapı stoğunun belirlenerek dönüştürülmesi, yapı sağlıklarının izlenme sistemlerinin aktif edilmesi, alüvyonal, yamaç molozu, dolgu gibi zayıf zeminlerde yüksek katlı yapılardan kaçınılması en önemli dikkat edilmesi gereken hususlardır.
DAHA GÜVENLİ, DİRENÇLİ VE MUTLU KENTLER İÇİN,
DEPREMDEN DEĞİL ALMADIĞIMIZ ÖNLEMLERDEN KORKALIM!
Saygılarımızla,
Prof. Dr. Hakan KARSLI
Şube Başkanı
Jeofizik Mühendisleri Trabzon Şubesi Odası
9. Dönem Yönetim Kurulu a.