İmamoğlu, Erdoğan’a Bahçeli’nin sözüyle cevap verdi
Erdoğan’ın ’13 bin oyla başkanlığını ilan edemez’ açıklamasına İmamoğlu’ndan yanıt geldi
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’da geçersiz oyların yüzde 95’i sayıldı 15 bin 500 oy farkı var” dedi.
CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu, şu anda 15 bin oyun biraz üzerinde farkın olduğunu belirterek, “15 bin oy, çok değerli oydur. Her oy değerlidir, bir oy bile ki Sayın Bahçeli’nin ‘Bir oyla bile seçim kazanılır, herkes takdir eder’ sözünü hatırlatıyorum.” dedi.
Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ile beraber CHP’nin Belediye Başkanlığını kazandığı Kartal Belediyesi’ni ziyaret etti.
Belediye Başkanı Gökhan Yüksel’i tebrik eden İmamoğlu, burada basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Yüksel’in siyasetin nasıl yapılacağına dair yürekli kararlar alan, aynı zamanda danışan, konuşan, paylaşan, ders alan bir kişi olduğunu söyledi.
Yüksel’e başarılar dileyen İmamoğlu, “İnşallah Kartal’da çok değerli hizmetler yapacak. Zaten bir deneyimle buraya gelmiş olması, belediyeciliğin içinden gelerek 5 yıl hizmet ettikten sonra, süreci yönetici olarak taşıyor olması çok kıymetli. Bu bir sağlıklı yol haritası. Deneyimlerimizi paylaşacağız, birbirimizi güçlendireceğiz. İnşallah Kartal’a işbirliği yaparak nasıl hizmet yapıldığının farkını da hissettireceğiz bu 5 yılda.” diye konuştu.
Adalar Belediye Başkanı seçilen Erdem Gül’ü de tebrik eden İmamoğlu, “Adalar’a gideceğiz ama yüzerek değil. Vapurumuzla gideceğiz.” dedi.
“15 BİN OY ÇOK DEĞERLİ OYDUR”
Ekrem İmamoğlu, bir gazetecinin “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’ya gitmeden önce açıklama yaptı seçime ilişkin. Özellikle de İstanbul seçimini konuştu. ‘Neredeyse tamamı usulsüz’ değerlendirmesi var. Bir de sizin için ’13 bin oyla başkanlığını ilan edemez’ cümlesi var. Nasıl değerlendiriyorsunuz açıklamalarını?” sorusu üzerine şu yanıtı verdi:
“Ben artık bazı açıklamaları takip bile etmiyorum. Üzülerek takip etmektense, takip etmemek daha iyi. Ama madem hatırlattınız, söyleyeyim; şu anda 15 bin oyun biraz üzerinde olan fark var. 15 bin oy, çok değerli oydur. Her oy değerlidir, bir oy bile ki Sayın Bahçeli’nin ‘Bir oyla bile seçim kazanılır, herkes takdir eder’ sözünü hatırlatıyorum. Bence deneyimli bir siyasetçinin güzel bir sözü. Bir başka yönü de şu madem bu sayıyı bu kadar yetersiz gören cümleleri kurabiliyorlar niçin o zaman 3 bin oyla ilk gece saat 22.00’de kutlama yaptılar ve sonra yanıldıklarını anladılar. Bunu da sorgulasınlar bari.”
“BİZ 16 MİLYON OYLA HAVALANIYORUZ”
Bir oyun bile önemli olduğunu, bir oyla da seçim kazanılabileceğini dile getiren İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’de şu anda bile örnekleri var. Hatta buna dönük itirazlar olmasına rağmen, itirazları kabul etmeyip mazbatası verilen iller, ilçeler var. O bakımdan her oy değerlidir. Biz de bu seçimde en başta verdiğimiz sözün gereği, ‘bir oya bile sıkıntı getirtmeyeceğiz’ demiştik. Ne mutlu bize ki İstanbullunun bir oyuna bile sıkıntı getirtmeyecek tedbirler aldık.
Ben her zaman söyledim; 12 seçim yönetmiş bir siyasi deneyimim var kendi sahamda. Bunu İstanbul’a, bütün arkadaşlarımla, örgütümüzle, gönüllülerimizle, halkımızla yansıtmanın gururunu yaşıyoruz. İyi ki bu deneyimle bu sahip çıkma karakterimizle sürecin her anında var olmuşuz. Aksi takdirde olacakları tahmin bile etmek istemiyorum. Zira o gece en başta devletin ajansı olmak üzere nasıl bir oyun kurgulandığını bize hissettirdiler. Ama fazla buna fırsat vermedik. belki havaları bir saat falan sürdü. Onun dışında 3 bin oyla havalandıklarını gördük. Ama biz 15 bin oyla havalanmıyoruz, 16 milyon oyla havalanıyoruz. 16 milyon insanın oyuyla havalanıyoruz. Çünkü 16 milyon insanla kazandık, 16 milyon insanla yöneteceğiz.”
“SANDIKTA OYA SAHİP ÇIKACAĞIZ DEDİK VE ÇIKTIK”
İmamoğlu, Cumhurbaşkanının “örgütlü bir suç” olduğu yönünde değerlendirme yaptığının hatırlatılması üzerine, “Örgütlü suç tarifini bilemem ama örgütlü çalışmayı bilirim ama. Biz partimizin üyelerine örgüt deriz. Örgütlü çalışmayı iyi biliriz.” dedi.
Şu anda bile binlerce insanın çuvalların başında beklediğini anlatan İmamoğlu, şöyle devam etti:
“Yine örgütlü bir biçimde bekliyorlar. En ufak bir sıkıntı gelmemesi adına bekliyorlar. Bir oya sıkıntı çıkmaması adına bekliyorlar. Hepsine minnettarım. Onlar bu sürecin, demokrasi sürecinin kahramanları. Bu bakıdan biz bunu biliyoruz ama başka bir örgütlülükten sandık kurulu başkanları vs. bunu biz bilmeyiz. Devletin bunu nasıl atadığı belli. Kaymakamları var, ilçe seçim kurulları var. Bunu araştırsınlar. Kaymakamı kim atamış, kaymakam kimi atamış o bizim işimiz değil. Biz söz verdik, sandıkta oya sahip çıkacağız dedik ve çıktık. Sandıkta sahip çıktıktan sonra süreçte çıktık. Bugün gelinen noktada demokrasiye sahip çıkmanın sorumluluğunu üstlenmiş durumdayız. Onu da sonuna kadar sağlayacağız. Bu çalışmamız Türkiye’ye örnek olmuştur. Türkiye’yi ferahlatmıştır. ‘Evet ya oluyor, sahip çıkınca oluyormuş’ dedirttik. Seçimle ilgili bu kadar kaygı duydukları süreç yani sadece İstanbul’da mı ? Kazandıkları hiçbir şehirde böyle bir kaygıları yok mu acaba diye bir de kendilerine sorsunlar.”
MEDYA KURULUŞLARINA TEPKİ
Buradan sesimi duyurmak istiyorum. Medya insanları bilgi alma haklarını korumak zorundadır. Bazı medya kanallarını anladık, onları bir kenara koyuyorum. Anadolu Ajansı da dahil. Ama bazı aileler, bazı iş insanları var ki onlarca yıl ailelerinin büyüklerinin kurduğu, bugüne getirip taşıdıkları soyadlarıyla Türkiye’ye örnek olmuş iş insanları var. Ben onların patronluğunu yaptığı medya kanallarında sesimin kısılmasını, onlar adına değil, geçmişleri adına, aileleri adına, üzüntüyle takip ediyorum. Rakibimiz adına 10 kişi konuşuyor, her birini naklen veriyorlar. Benim de onlara cevabım var, beni neden göstermiyorsunuz? Ben basın açıklaması yapıyorum, rakibimiz adına konuşanların cevabını yayınlıyor benimkini yayınlamıyor. Benim söylediğimi insanlar duymazsa o insanın bana verdiği cevaptan ne anlayabilir? Böyle adalet olur mu? İsim veriyorum; NTV’yi, Habertürk’ü, Ciner ailesini, CNN Türk’ü, Demirören ailesini takip ediyorum… İş dünyasına yaptıkları katkılardan dolayı kendilerini uyarmayı kendime hak gördüğüm için uyarıyorum. Gün gelir isimlerini anmaktan bile vazgeçerim. Bizi daha fazla dünyaya rezil etmeyin.”