Kamuoyunda bir haftadır müfredat değişiklikleri ders kitaplarındaki tekil örnekler üzerinden tartışılırken müfredat değişikliklerinin siyasal ve ideolojik yönünün geri planda kalması, hak ettiğince tartışılmaması önemli bir eksikliktir.
Müfredat değişiklikleri; okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede işlenecek derslerin içeriği ile ilgili tüm toplumu ilgilendiren önemli düzenlemelerdir.
Normalde müfredat değişikliklerinin içeriğinin ne olacağı, nasıl bir değişiklik önerildiğinin bütün yönleriyle, bilim insanları, eğitim bilimciler ve eğitim sendikalarının görüşleri alınarak, çeşitli yönleriyle tartışılarak belirlenmesi gerekir.
Ancak MEB’in sürecin başından sonuna kadar yapmaya çalıştığı şey, ülkenin bugünü ve geleceğini yakından ilgilendiren böylesine önemli bir konuda “yangından mal kaçırır gibi” hareket etmek olmuştur.
Müfredat değişikliklerinde laik ve bilimsel eğitim geri plana itilirken, eğitim süreçlerinde yaratılan erozyonun ve eşitsizliklerin üzerini örtmek için kendilerinin ideolojik, zihin dünyalarını yansıtan subjektif ‘milli ve manevi değerler’ merkeze alınmıştır.
Müfredat taslağının başlığının “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” olarak belirlenmiş olması bu tespitimizi doğrulamaktadır.
Ülkeyi ve gelecek nesilleri yakından ilgilendiren eğitim müfredatı gibi bir konuda, eğitim müfredatının siyasal ve ideolojik olarak iktidara yakın çevrelerin müdahalesiyle içerik olarak daha da geriye götürülmesi, bilime, laikliğe ve aydınlanma düşüncesine karşı adeta bayrak açılması söz konusudur. Ders kitaplarında yüzde 35 oranında ‘sadeleştirme’ yapıldığı iddiasıyla doğrudan bilim, tarih, felsefe ve sanat derslerinin hedef alındığı görülmektedir.
İktidarın, yeni müfredat taslağı ile 12 Eylül darbecilerinin izinden giderek ülkenin farklı kimlik, kültür ve inançlardan oluştuğu gerçekliğini yok saymış, Türk-İslam sentezi anlayışına uygun olarak ‘tek din, tek mezhep’ yaklaşımını daha da belirgin hale getirilmiş olması dikkat çekicidir.
AKP 22 yıllık iktidarı boyunca eğitim alanına yönelik sistematik bir şekilde bilim dışı müdahalelerde bulunmuştur. Felsefe ve bilim ders saatleri ile beden eğitimi, resim ve müzik ders saatleri azaltılarak yerlerine din dersleri getirilmiştir. Otizmli ve zihinsel engelli çocuklara yönelik zorunlu din dersi getirilmesi, okul öncesinde ‘manevi değerler’ seminerleri verilmesi, yine okul öncesi, ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin camilere götürülmesi, din eğitiminin fiilen okul öncesine ve kreşlere kadar indirilmesi gibi uygulamalar ilk akla gelen düzenlemelerdir.
Değerli Basın Mensupları,
Bugün MEB, ÇEDES ve benzeri projeler ve protokoller ile Diyanet İşleri Başkanlığının vesayeti altına girmiş, Anayasa ve yargı kararlarına rağmen tarikat ve cemaatler STK olarak görülerek eğitim sistemi adeta kuşatma altına alınmıştır.
MEB’in ‘yeni müfredatı’, düşünmeyen, sorgulamayan, eleştirmeyen, itiraz etmeyen nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlanmıştır. Öğretim programlarında bilimsel eğitim ile ilgili olan pek çok nokta özenle ‘sadeleştirme’ ya da ‘ayıklamaya’ tabi tutulurken, iktidarın kindar ve dindar nesil yetiştirme hedefi esas alındığı anlaşılmaktadır.
İktidarın siyasi ve ideolojik ihtiyaç ve programı doğrultusunda hazırladığı eğitim müfredat taslağını sadece pedagojik açıdan değerlendirmek eksik kalır. Yeni müfredat taslağının ideolojik ve siyasi açıdan ne anlam ifade ettiği açıkça ortaya konulmalı ve kamuoyu tarafından tartışılmalıdır.
AKP’nin toplum tahayyülünde istediği insan modelinin ne denli çağın gerisinde ve bilimsel gerçeklerle örtüşmediğini de eğitim alanında sicilinin ne denli bozuk olduğunu da 4+4+4 sürecinden biliyoruz. Dolayısıyla çocuklarımızın eğitiminde telafisi güç olumsuzluklar yaratacak bu müfredat değişikliği kabul edilemez. Eğitim Sen olarak eğitim müfredatı olmaktan çok siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerini gözeten, tek adam rejiminin yaratmaya çalıştığı toplum modelini temel alan, laiklik ve bilim karşıtı yeni müfredatı reddediyoruz.
“Eğitim müfredatı, laik ve bilimsel bir içerikte olmak zorundadır”
Bilimsel, sanatsal, estetik açıdan sığ, büyük ölçüde dini kural ve referanslara dayanan bir dilin kullanıldığı yeni eğitim müfredatının çocuklarımıza/öğrencilerimize verebileceği hiçbir şey yoktur. Eğitim müfredatı, öğrencilere yaşamı bir bütün olarak kavramayı hedefleyen, çocuk ve gençlerin çok yönlü gelişimlerine hizmet edecek öğrenme yaşantılarını içeren laik ve bilimsel bir içerikte olmak zorundadır. 02.05.2024
Muhammet İKİNCİ
Eğitim Sen Şube Başkanı