Hüseyin Türkmen: “Futbol Bir Akıl Oyunu”
Trabzonspor’un Türk futboluna kazandırdığı isimlerin başında yer alan ve performansı ile alkış toplayan Hüseyin Türkmen özel açıklamalrda bulundu.
Futbolcu fabrikası olan Trabzonspor altyapısından yetişip Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Ömür’ün açtığı kapıdan girip ismini A Takımın değişmezleri arasına yazdırdı Hüseyin Türkmen.
Çabukluğu, soğukkanlılığı, dinamizmi ve hücuma verdiği destekle basamakları çabuk tırmanan genç stoper, başarısını doğru çalışmaya ve kitap okumaya bağlıyor. Kitap okumanın beyin hücrelerini daha aktif kullanmasını sağladığını vurgulayan Hüseyin, bunun da sahada verdiği kararları pozitif anlamda etkilediğini söyledi.
Nasıl bir çocukluk geçirdin? Aileni tanıyabilir miyiz? Senin dışında başka futbolcu var mı?
Babam polis, annem ise ev hanımı. İki kız kardeşim var. Ailede benim dışında sporla ilgilenen olmadı. Biz aslen Trabzonluyuz ama babamın işinden dolayı birçok yer dolaştık. İzmir’in Selçuk ilçesinde doğdum ve beş yıl burada kaldık. İzmir deyince aklıma sadece tek bir şey geliyor. O da babamın bana aldığı futbol topu. Çok küçük yaşta aldığım bu hediyeyi asla unutamıyorum. Geriye dönüp baktığımda çok hareketli bir çocukluk geçirdiğimi söyleyebilirim.
Futbolla tanışman ne zaman ve nasıl oldu?
İzmir sonrası yine babamın işinden dolayı Tunceli’ye gittik. Babamın aldığı topla sokak aralarında arkadaşlarımla maç yapmaya başladık. Bazen kimse olmuyordu, ablam ve arkadaşları geliyordu ve birlikte top oynuyorduk. Tunceli’nin ardından Ünye’ye taşındık. Burada önemli bir adım atarak Ünye Belediyespor’da futbola başladım. Üstelik başvuruyu kendim yaptım. Çünkü futbolu çok seviyordum ve bir takıma dahil olmak istiyordum. Bu şekilde başladım.
Trabzonspor’a seçilmen nasıl oldu?
Ünye Belediyespor sonrası amatör bir kulüpte oynamaya devam ettim. Takımda kaptanlığa kadar yükseldim. Takımımla birlikte Ünye’de şampiyon olarak Ordu’da yapılacak olan finallere katılmaya hak kazandık. Burada da finale kadar yükseldik ancak bu maç öncesi kaptanlığım bir şekilde elimden alındı. Bu durum çok zoruma gitmişti. Maça çıkmadan önce uzun süre ağlamıştım. Artık o takımda oynamak istemiyordum. 11 yaşındaydım ve çok üzgündüm. Bir süre düşündükten sonra Trabzonspor’un oyuncu seçmesi yapacağını öğrendim. Hemen web sitesine girerek başvuru formunu doldurdum. Bunu yaptığımdan ailemden kimsenin haberi yoktu. Ancak ortada bir sorun vardı. Formun kulübe fakslanması gerekiyordu. Bunun için mecburen babamdan
yardım istedim. Babam durum karşısında çok şaşırmıştı, ama ona neler yaşadığımı ve neler hissettiğimi detaylı bir şekilde anlattım. Faksı gönderip seçmeler öncesinde Trabzon’a geldik. Seçmelere katılmadan önce için çok iyi hazırlanmam gerekiyordu. Annemler çayır biçmek için yaylaya gidecekti, ben de onlarla birlikte yaylaya çıktım. Onlar çayır biçerken, ben yüksek rakımda kendi kendime antrenman yapmaya başladım. Koşuyordum, top sektirip evlerin duvarlarını kullanarak pas alışverişi yapıyordum. Nihayetinde üç gün sürecek seçmelere katılmak için tesislere geldim. Her şey benim için iyi başladı. Üçüncü günün sonunda da çok önemli bir gelişme oldu. O dönem takımın başında Şenol Güneş vardı. Yardımcısı da Ünal Karaman’dı. Ünal hoca seçmeleri takip ediyordu ve yanındakilere eliyle beni işaret etmişti. Sonrasında altyapıdaki antrenörlerimizden Salih Tekke yanıma gelerek, “Yetenekli bir oyuncusun. Biz seni arayacağız” dedi. Çok mutluydum. Ailemle Ünye’ye dönmüştük ancak zaman geçmiyordu. Bir an önce kulüpten telefon gelmesini bekliyordum. Çok sabırsızlanmıştım. Artık daha fazla dayanamayarak babamdan kulübü aramasını rica ettim. Sonrasında dileğim gerçekleşti ve Trabzonspor’un oyuncusu olma mutluluğunu yaşadım. Ancak önce 1461 Trabzon’a gönderildim. Burada çeşitli yaş kategorilerinde forma giydim. U19 seviyesine gelince Trabzonspor altyapısına geri döndüm.
Ünal Karaman’a bu anını anlattın mı?
Ünal hocayı her gördüğümde bu olay aklıma geliyordu. Geçen sezon Karabükspor’un başındayken kendisiyle konuşmak istedim, ama sonra utandım ve bu fikrimden vazgeçtim. Takımımızın başına gelince sezon başı kampında durumu anlattım. Hocamız da gülerek, “Futbolcudan anlıyormuşum” dedi.
Futbol dışında ilgilendiğin bir konu var mıydı?
Çocukken ablamla birlikte karateye gidiyorduk ama burada sarı kuşağa kadar yükselebildik. Böylece dövüş sporlarına olan ilgim kısa sürmüştü.
Trabzonspor’da profesyonel olma sürecini anlatır mısın?
1461 Trabzon’dan Trabzonspor’a geldikten sonra U19 takımıyla güzel bir sezon geçirdim. Başlarda yedek kalsam da sonrasında düzenli olarak forma giydim. Sezonun son maçında U21 takımıyla maça çıktım. Sonraki sezona ise yine U19 takımıyla başladım. Birkaç maç oynadıktan sonra U21 takımı kadrosuna dahil oldum. Her şey yolunda gidiyordu. A takımın başında Ersun Yanal vardı. Beni ve bazı arkadaşlarımı bazen A takımla antrenmanlara çıkarıyordu. O dönemlerde talihsiz bir sakatlık yaşadım, arka adalem yırtıldı. Bir süre tedavi görüp geri döndüğümde yine aynı sakatlığı yaşadım. Bu çok sinir bozucuydu, çok üzülüyordum. Tüm bunlara rağmen tedavimi aksatmadım. İyileşip geri döndüğümde üçüncü kez arka adalem yırtıldı. O sezon toplamda dokuz maç oynayıp kabus gibi bir yıl geçirmiştim. Yeni sezona U21 takımında başladım ama gözden düşmüştüm. İşim çok zor olmasına rağmen iyi çalıştım. Belli bir süre sonra form tuttum ancak ilk 11’de sahaya çıkamıyordum. Yaşadığım ağırsakatlıkların sonrasında bir de kadro yüzü görmemek beni inanılmaz etkilemişti. Ciddi ciddi ayrılmayı düşünüyordum. Çok zorlu bir süreçti. Kendi kendime uzunca bir süre düşündükten sonra kalmaya ve o formayı tekrar kazanmaya karar verdim. Çünkü bu oyunu iyi oynadığımı biliyordum. Kısaca kendimi tanıyordum. Antrenmanlarda iyi çalışıyordum. Bir maçta bölgemde oynayan arkadaşım sakatlanmıştı. Oyuna girdim ve bir duran topta gol atmayı başardım. Kendimi gösterip düzenli olarak oynamaya devam ettim. A takımda sıkıntılı bir dönem olmuştu. Hoca değişikliği meydana geldi. Ligde milli takım arası vardı. Uğur Demirok milli takıma gittiği için beni kamp kadrosuna dahil etmişlerdi. Benim için büyük bir şans olmuştu. Kampta iyi çalışıp, hazırlık maçında çok iyi oynamıştım. Trabzon’da yine antrenmanlara çağrılıyordum ama profesyonel sözleşmem yoktu. Devam eden süreçte Erzurumspor ile oynayacağımız bir kupa maçı öncesi takımda çok sayıda sakat oyuncu vardı. Çabucak profesyonel sözleşme imzaladım ve bu maçın kadrosuna dahil edildim. Profesyonel olmayı bekliyordum ama bu kadar kısa zamanda olmasını beklemiyordum. Ardından Kasımpaşa ile oynadığımız bir lig maçının kadrosuna da dahil edildim. Maç içinde bizim stoperlerden bir tanesi sakatlandı. Yedekler arasında da benim dışında stoper yoktu. O zaman takımın başında Rıza Çalımbay vardı. Kulübeye dönüp bana bakınca inanılmaz heyecan yaşadım. Fakat benim yerime Kucka’yı oynatmıştı. Ziraat Türkiye Kupası’ndaki Erzurumspor maçına ise ilk 11’de başladım. Çok heyecanlanmama rağmen iyi oynamıştım. Maç sonrasında da kendimi harika hissetmiştim. O sezon ligde Bursaspor’a karşı 2, Karabükspor’a karşı ise 25 dakika oynama fırsatı bulmuştum.
Altyapıdan çıkan bir oyuncusun. Altyapıda olan bir oyuncu neler yaşıyor, neler hissediyor, psikolojisi nasıl?
Altyapıda olan bir oyuncunun aklı sadece ve sadece A takımdadır. Kafada hep bir ‘acaba’ vardır. Acaba oynayacak mıyım? Acaba A takıma yükselebilecek miyim gibi…
Trabzonspor altyapısındaki eğitim sürecini bize anlatır mısın?
Altyapıya dahil olduğum andan itibaren kulüp tarafından oluşturulan dersliklerde futbolun yanı sıra Türkçe, matematik ve İngilizce özel dersler almaya başladım. Bu durum bana ve takım arkadaşlarıma önemli katkılar sağlamıştı. Futbolu da yine altyapıda öğrendim. Temel prensiplerle birlikte bölgesel olarak eğitim aldık.
Trabzonspor altyapısı çok verimli işler yapıyor; Türk futboluna çok önemli yıldızlar kazandırdı. Bu süreci en iyi yaşayan birisi olarak sence bunun sebebi nedir?
Bölge insanı için futbol apayrı bir noktada. Çocuklar futbolla doğuyor ve genellikle ilk oyuncakları da futbol topu oluyor. Ayrıca bölge insanının futbol anlamında ciddi bir yeteneği var. Doğru eğitim ve yönlendirmeyle de oyuncular ülkenin en iyilerinden oluyor.
Kendini, “Ben futbolcu oldum” diye değerlendiriyor musun?
Bunu söylemek için çok erken. Daha çok eksikliklerim ve önümde gideceğim uzun bir yol var. Amacım gelişerek ilerlemek.
Sahada rahat bir görüntün var. Bunu nasıl başarıyorsun?
Maçları önce kafamda oynuyorum. Yapacaklarımı planlıyorum. Maça çıkınca biraz heyecan oluyor açıkçası. Devamında tamamen oyuna konsantre olduğum için heyecan kalmıyor.
Kendini nasıl tanımlarsın?
Çok küçük yaşlardan itibaren kendime ilke edindiğim, “Asla pes etme, yarın daha iyi olacak” şeklinde bir yaşam mottom var. Bu nedenle kendimi pes etmeyen, vazgeçmeyen biri olarak tanımlayabilirim. Bunun dışında neşeli, hayatı basit yaşayan, sosyal biriyim.
Evde maç kritiği yapar mısınız?
Babam biraz da mesleğinden dolayı gergindir. Bu nedenle maç kritiğini genellikle annemle yaparım. Annemle karşımda hocam varmış gibi profesyonelce konuşabilirim. Futboldan anlar ve bana doğru öğütler verir.
Neler söyler?
Psikolojik ve fiziksel olarak güçlü olmamı öğütler.
Artık para kazanan popüler bir oyuncusun. Hayatında neler değişti?
Para kazanmaya başlayınca öncelikle ailemizin borçlarını kapattım ve kendime bir araba aldım. Bunun dışında ben aynı kişiyim. Popüler bir oyuncu olmak beni etkilemez.
Sokağa çıktığında neler yaşıyorsun?
Pozitif bir ilgi oluyor. İnsanlar bana çocuklarıymış gibi davranıyor, daha iyi olmam için kendilerince nasihatlerde bulunuyorlar. Genel olarak ilgiden çok memnunum.
Okumayı çok sevdiğini biliyoruz. Kitap okumanın öneminden bahseder misin?
Kitap okumayı küçük yaştan itibaren hep çok sevmişimdir. Okuduklarım ve gördüklerimden sonra anladım ki okumanın insanın gelişimine ve hatta yaptığı işe büyük katkıları oluyor. Son olarak Dan Abrahams’ın yazdığı “Futbol Bir Akıl Oyunu” adlı kitabı okudum. Spor psikoloğu tarafından yazılan bu kitapta psikolojinin futboldaki öneminin altı çizilirken, sporcuların zihinsel dayanıklılığının nasıl gelişeceği konusunda bizlere yeni ve test edilmiş bilgiler aktarmakta. Futbolda kararların çok çabuk verilmesi gerekiyor. Kitap okumak beyin hücrelerinin daha aktif kullanılmasını sağlıyor ve bu da sahada verdiğimiz kararlara etki ediyor. Bunun dışında kendimi okuduğum kitaplardaki kahramanların yerine koyuyorum. Bu da bana büyük keyif veriyor.
En sevdiğin kahraman hangisi?
Geçen yaz okuduğum “Aklından Bir Sayı Tut” adlı kitabın kahramanı olan dedektif Dave Gurney. Olaylara bakış açısı ve yaklaşım şekli her zaman herkesten farklıydı. Zekasını ortaya koyuyordu. Bu nedenlerden dolayı karakteri çok sevmiştim.
Kız arkadaşın var mı?
Kız arkadaşım var ve yeni sözlendik. İlişkimiz çok iyi gidiyor.
Transfer haberleri seni veya aileni etkiliyor mu?
Kendimi tamamen Trabzonspor’a adadım. Bu nedenle hiçbir haberden etkilenmiyorum. Taraftarı olduğum takımda oynuyorum. Bundan güzel bir şey olamaz.
Maça çıkarken yaptığın bir ritüelin var mı?
Maçtan önceki gün mutlaka traş olurum. Maç için otobüse binmeden önce double espresso içerim. Kramponlarımı giyerken iki kez, ısınmada ise yedi kez ayet-el kürsi duasını okurum. Ayrıca sahaya sağ ayakla girerim.
Sahada tribünleri duyar mısın?
Konsantrasyon çok yükseğe çıktığı için genelde duymam.
Peki, eğitim hayatın nasıl gidiyor?
Geçen sene profesyonel sözleşme imzalamadan önce Avrasya Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’ne başlamıştım. A takıma çıkıp kamplara gidince okula devam edemedim. Okul yönetimiyle görüşüp durumu anlattım, ama maalesef bana herhangi bir esneklik göstermediler. Böyle olunca mecburen bırakmak zorunda kaldım.
Futbolcu olamasaydın ne olurdun?
Polis veya üst rütbeli asker olurdum. Küçükken babamı ve arkadaşlarını görünce çok etkileniyordum, onlar gibi olmak istiyordum.
Psikolojik destek alıyor musun?
Kulüpte Mustafa hoca var. Birkaç kez kendisiyle oturup sohbet ettik. Onun dışında aldığım bir destek yok. Genelde kendi kendimi motive ediyorum.
Yabancı oyuncularla ilişkin nasıl?
Hepsiyle iyi anlaşıyorum. Hepsinin tecrübesinden yararlanmaya çalışıyorum. İlk kampa davet edildiğimde sürekli Pereira’yı takip etmiştim. Onunla birlikte fitness salonuna girip, onun gibi çalışıyordum.
İdolün var mı?
Sergio Ramos. Forma numaramı da bu nedenle dört olarak belirledim.
Ekstra çalışmalar yapıyor musun?
Düzenli olarak salonda çalışıyorum. Yorgunluk durumuma bağlı olarak sahada geliştirici çalışmalar yapıyorum.
Altyapıda oynadığın dönemde top toplayıcılığı yaptın. Şimdi onlarla takım arkadaşı oldun. Bu nasıl bir duygu?
Bu inanılmaz bir duygu. İlk A takıma çıktığımda kalede Onur abi vardı ve ben önünde oynuyordum. Sürekli bu gerçek mi diye kendime soruyordum. Maçlarda top attığım kişiyle şimdi aynı takımdaydım. İnanılacak gibi değildi. Anlatılmaz yaşanır dedikleri bu olsa gerek.
Teknik Direktör Ünal Karaman ile güzel bir ilişkin var. Sana sürekli şans veriyor. Aranızdaki ilişkiyi nasıl anlatırsın?
Hocamla aramda çok iyi bir ilişki var. En zor maçlarda bile formayı tereddüt etmeden bana verdi. Güvendi ve bu güvenini bana hissettirdi. Oyuncular olarak bizi sevdiğini biliyoruz. Kendisine çok teşekkür ederim.
Takımın bu sezon bir ‘kolej takımı’ görüntüsü çizdiği söyleniyor. ‘Kolej takımı’ olmak ne demek? Sen dışarıdan ve içeriden baktığında takımdaki havayı nasıl değerlendiriyorsun?
Geneli genç ve kaliteli oyunculardan oluşan bir kadromuz var. Takımdaki deneyimli oyuncular da çok iyi. Kadroya baktığınızda liseye ve üniversiteye giden oyuncular var. Aramızdaki bağ çok güçlü. Herkesin birbirine karşı sevgi ve saygısı var.
Taraftarlarımız için neler söylersin?
Taraftarlarımız çok iyi. Maçlarda bizler için muhteşem atmosfer oluşturuyorlar. Özellikle Fenerbahçe maçını unutamıyorum. Çıkış tüneline geldiğimizde tribünlerden gelen sesleri duyup karşımda koreografiyi görünce tüylerim diken diken olmuştu. Hatta içimden, “Bu maç kesinlikle bizim” dedim.
Trabzon’da nasıl bir hayatın var? Boş vakitlerini nasıl değerlendiriyorsun?
Bazen sözlümü görmek için Giresun’a gidiyorum. Arkadaşlarımla sinemaya gitmeyi de çok severim. Boş zamanlarımda genellikle yalnız kalmam.
Seni en çok ne kızdırır?
Yalan. Ben hiçbir zaman yalan konuşmam, başkasının da bana yalan söylemesini istemem.
Hayatının en önemli günü hangisiydi?
Kız arkadaşımla sözlendiğimiz gün.
Lakabın var mı?
Önceden bir lakabım yoktu ama son günlerde takım arkadaşlarım ve taraftarlar Ramos diye seslenmeye başladılar.
Daha önce yaptığın açıklamada bir daha dünyaya gelsen iyi bir politikacı olmak istediğini söylemiştin. Bu konuyu açar mısın?
İnsanlara yardım etmeyi seviyorum. Yardım edebilmek için de bazı mevkilerde olmak gerekiyor. Beni üzen olayların başında savaşlar ve savaşta ölen insanlar geliyor. Yine bu konuda bir şeyler yapmak için de etkin bir noktada olmanız lazım. Bir mazluma yardım edebilmek her şeyden daha önemli. İnsan bir kere dünyaya geliyor, bu hayatı savaşlarda acı çekerek değil, ailesiyle mutlu huzurlu bir şekilde geçirmesi gerekir. Acı çeken birini gördüğümde ben de acı çekiyorum.
Gitarın olduğunu biliyoruz. Müzikle aran nasıl?
Kısa bir süre gitar çaldım. Sesim de çok kötü olduğu için müzik konusunda dinleme kısmındayım sadece.
Takımın bu sezon ve gelecek sezon ki hedefleri neler?
Ziraat Türkiye Kupası’ndan talihsiz bir şekilde elendik. Bu, beni ve takım arkadaşlarımı çok üzdü. Ancak futbolda dün diye bir şey yok. Bu nedenle önümüze bakıyoruz. Avrupa kupalarına katılmak gibi bir hedefimiz var. Bu hedef doğrultusunda önümüzdeki tüm maçlardan galibiyete ayrılmayı istiyoruz.
Trabzonspor senin için ne ifade ediyor?
Trabzonspor benim hayallerim, ailem, hedefim.
Millî Takım konusuna gelelim… Trabzonspor’un altyapısından A Millî Takım’a kadar yükselen birçok oyuncu var. Sen de bunlardan birisi olabileceğin ihtimalini düşündüğün zaman neler geliyor aklına?
Altyapıda çok istememe rağmen milli takıma hiç davet edilmedim. Şimdi A Milli Takım konuşulmaya başlandı. Bu heyecan verici. Kendimi ay yıldızlı formaya yakın hissetmeye başladım. Nasıl bir asker ülkesini korumak için mücadele ediyorsa ben de davet edilirsem milli forma altında aynı hisleri taşıyacağım.
Çok genç yaşta Süper Lig seviyesinde forma giyiyorsun. Süper Lig’de forma giymek nasıl bir durum. Oradaki seviyeyi senin gibi genç oyunculara da örnek olması açısından bize anlatır mısın? Farkları nelerdir?
Altyapıdaki oyuncular çok yetenekliler. Zaten yetenekli oldukları için seçildiler. Tek yapmaları gereken dışarıya kulaklarını tıkamaları. Kendisini övenleri duymamaları gerekiyor. Futbolcunun her zaman aç olması lazım. A takıma yükseldiğinizde karşılaştığınız eksikler güç ve kondisyon oluyor. Bunu iyi çalışarak zaman içerisinde ortadan kaldırdıklarında hiçbir eksikleri kalmayacak.
Hedeflerin neler?
Hatalarımı ve eksikliklerimi ortadan kaldırıp Trabzonspor formasını olabildiğince fazla giymek istiyorum. Sonrasında da dünyanın en iyi kulüplerinden birine transfer olmak istiyorum.
Sosyal medyada aktif misin?
Aktif olarak kullanmaya çalışıyorum.
Altyapıdaki potansiyeli bilen bir oyuncu olarak yeni Hüseyin’ler bekleyebilir miyiz?
Kesinlikle bekleyebiliriz. Kadromuzda önemli oyuncular var. Şimdi alttan gelecek diğer oyuncularla kadromuz tamamlanmayı bekliyor. Son dönemde Yusuf ve Abdülkadir’in açtığı kapıdan biz girdik. Diğer arkadaşlarımızın da bizi takip etmesi lazım. Dışarıdaki insanlar da altyapıdaki oyuncuların kalitesine inanıyor. Trabzonspor bu oyuncularla hedeflerine ulaşabilir.