Reklam

Reklam
Reklam
Haberim Hamsi | Trabzon Haber

HEVSEL’E HARFİYAT VE MOLOZ DÖKMEK DİYARBAKIR TARİHİNE İHANETTİR

Diyarbakır’ın UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi’nde yer alan ve insanlık tarihinin ilk ortaya çıktığı yer olarak rivayet edilen Hevsel Bahçeleri son günlerde harfiyat ve moloz yığınlarıyla gündemde yer alıyor.

Diyarbakır’da faaliyet yürüten kimi dernek temsilcileri, yaşanan bu duruma ilişkin yaptıkları açıklamada, Hevsel Bahçeleri’ne harfiyat ve moloz yığınlarının dökülmesini Diyarbakır tarihine ihanet olarak niteledi.

Özellikle son zamanlarda moloz ve harfiyat yığınlarının artmasıyla birlikte hem STK’lardan hem de vatandaştan tepkiler çığ gibi büyüdü. Diyarbakır halkı bir an evvel bu konuya bir çare bulunmasını ve gerekli çalışmaların bir ivedi şekilde yapılmasını talep etti.

Burası İncil’de Garten Eden Olarak Geçer

Dünyada bu kadar verimli toprağın başka bir kentte olmadığını ve Hevsel Bahçeleri’nde 7 bin yıldır sürekli tarım yapıldığını söyleyen DİKTUMDER (Diyarbakır Kültür Turizm ve Musiki Derneği) Başkanı Kenan Aksu; ”Burası İncil’de Garten Eden diye geçmektedir. Diğer bir tabirle Hz. Adem ile Hz. Havva’nın yaşadığı bölge olarak zikredilmektedir. Günümüzde ise adı Hevsel Bahçeleri olarak nitelendirilmektedir. Keza kimi tarihi kitaplarda cennet bahçeleri olarakta anlatılmaktadır. İşte, bu kadar önemli ve verimli toprak parçasının böyle yüzüstü bırakılması şahsım adına tüm Diyarbakır halkını derinden üzmüştür. Orada yüz kırk çeşit kuş türü bulunmaktadır. Bunun dışında her türlü meyvede yetiştirilmektedir. Senelerdir bağırıp çağırıyoruz, hem Hevsel Bahçeleri hem de Diyarbakır Surları sahipsiz diyoruz. Memleketi bilen insanlar yetkisiz, yetkili olanlar ise ne yazık ki memleketi bilmiyor. Oraya müdahale yapılması için Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin Çevre ve Kuruma Müdürlüğü harekete geçmelidir. Oralarda gecekondular çığ gibi büyüdü.

UNESCO Başkanı’yla da bunları konuştuk, anlattık ve aktardık. Bu şehir okunmamış bir tarih kitabıdır. Okunursa tüm sırlar ve insanlık tarihi gün yüzüne çıkar. Diyarbakır Surları’yla da alakalı bir çalışma yürütüldüğü aktarılıyor. Geçenlerde Büyükşehir Belediyesi, Surların onarılmasıyla alakalı 13.5 milyon paranın geldiğini ve en kısa zamanda çalışmalara başlanacağını belirtti. Ancak oranında Hevsel Bahçeleri’nden bir farkı yok. İçeride uyuşturucu içicileri mi dersiniz, kömürün yakılıp moloz yığınlarının artması mı dersiniz. Benim Surlarla ilgili on yıl önce Kent Konseyi’ne sunduğum bir teklif vardı; turizm zabıtası veya polisi uygulaması. Bu turizm zabıtası veyahut polisi, mobil birimlerle hem Hevsel hem de Surlar’ın korumasını sağlayacak, Diyarbakır’ın değerlerini ve kıymetlerini gözetecek. Ve bu kişiler hem dil bilen hem de bilgili olan kişiler olacak. Ancak ne yazık ki bu talebimiz yerine getirilmedi. Yani yıkıyouz, yakıyoruz ve fakat ne gariptir ki bu tarihimiz inadına dimdik ayakta duruyor. Bu moloz yığınlarını da atanlar, harfiyat pahalı olduğu için Hevsel Bahçeleri’ne döküyorlar. Hevsel Bahçeleri’nin UNESCO’dan çıkması diye bir şey yoktur. Hayırlısıyla Zerzevan Kalesi’de UNESCO’ya dahil edilecektir. Ancak çıkmıyoruz, ne yazık ki kendi kültür ve tarihimize sahip çıkmıyoruz” diye açıkladı.

Bizler Dedemizin Mirasçısı Çocuklarımızın Emanetçisiyiz

Hevsel Bahçeleri’nin şehirle yaşıt olduğunu ve şehri kuranların yeşil bir vadi bularak şehri kurduklarını

belirten DİYŞAD (Diyarbakır Yazarlar ve Şairler Derneği) Genel Sekreteri Mehmet Tanrıkulu;”Dünyanın Göçebelikten yerleşik hayata, toplayıcılıktan avcılığa geçişin önemli sembol yerlerinden biri olan Çayönü’nün buradan 55-60 km uzaklıkta olduğunu düşündüğümüzde, Hevsel’in tarihi önemi daha çok artmaktadır. Bu sebeple koruma altındaki bir yere moloz ve hafriyat dökmek akla ziyandır. Bu olay maalesef cahil cühelanın işi olarak görülüyor. Organize bir iş olarak görünmese de bağnazlıktır, şehre ihanettir. Hatta size şunu söyleyim, bazen sebebi belirsiz yangınlara ve dumanlara da şahit oluyoruz. Bu verimli toprakların UNESCO’ya alınmasıyla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olsun, Kültür ve Turzim Bakanlılğı olsun her kesimin sorumluluğu altına girmiş oluyor.

Tabi özellikle Millet Bahçesi projesinden sonra belediyeyi bu sorumluluk halkasından tutmak elzemdir. Bu şehre kültür bekçileri lazımdır. Biz sivil toplum kuruluşları olarak gönüllü kültür elçileriyiz ama maalesef kadrolu-namı diğer- ücretli kültür bekçileri de lazımdır. Allah korusun yarın birileri bilinçsizce bir anız ateşi yakar da, binlerce yıllık tarihi yeşil alan kül mü olsun? Bu nedenle ateş yakmak kesinlikle yasaklanmalıdır. Hevsel Bahçeleri Silvan Köprüsü’nden Tekel fabrikasına kadar genişletilmeli ve sıkı bir ağaçlandırma çalışmasıyla daha fazla desteklenmelidir. Surlarla ilgili çalışma takviminin işlediğini biliyorum. 13 milyon 500 bin liralık kaynak ayrıldığını biliyoruz. Önce çevre düzenlemesi, ardından Sur onarımının yapılacağını kamuoyuna deklere ettiler. Ama ben Sur onarımının daha elzem olduğunu düşünüyorum. Bir söz vardır: ‘Bizler dedelerimizin mirasçısı, çocuklarımızın da emanetçisiyiz’ diye. Başka bir Hevsel’imiz, başka bir Sur’umuz, başka bir Diyarbakır’ımız yok. Bu sebeple lütfen geleceğimize sahip çıkalım” diye aktardı.

Haber: Devrim AKTÜRK

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Günebakış Trabzon Haber