20 yıllık bir iktidar düşünün.
Terör zirve yapmış.
İşsizlik tarihi rekorlar kırmış.
Enflasyon, dünyada eşi görülmemiş oranda çıldırmış.
Suriye içimize girmiş.
Sınırların hali ortada.
Bir de FETÖ belası…
Fabrikalar yerine çil çil yeni cezaevleri açılıyor.
Gündemde halen daha, başörtüsü, anayasa, babayasa…
İktidar, ‘ben bittim alın benden bu görevi’ diyor adeta hal diliyle.
Muhalefet ise, nasıl yaparız da oylarımızı azaltırız misali envayi çeşit hata üstüne hata yapıyor.
Hal böyle olunca da, iktidarın seçimleri kazanmak için aşırı efor sarf etmesine gerek kalmıyor.
Kaldı ki, ne iktidarın ve ne de muhalefetin ekonomi adına gerçek bir reçete ortaya koyma gibi bir dertleri yok!
Dertleri olsa bile, bunu yapabilmeleri asla mümkün olamaz.
Nedeni çok basit ve nettir.
Her iki kanadın da ileri sürdüğü tüm savlar, mevcut kapitalist sistemin ürünleri.
Nasıl yani?
Şöyle:
İktidar ve muhalefete göre, kaynaklar kıttır.
Para, faizli borç karşılığı alınmalıdır.
Tüm yatırımların karşılığı olan kaynak, toplanan veya toplanacak olan vergilerden karşılanmalıdır.
Asgari ücret mi açıklanacak! Örneğin, belirlenecek olan rakam, işvereni iflasa, devleti ise sefalete sürüklemekten başka bir kapıya çıkmayacaktır.
Yani hangi açıdan ve taraftan bakarsanız bakın, ittifakların Türkiye’yi en iyi koşullarda ve iyi niyetle taşıyabilecekleri nokta, batışın birazcık daha geciktirilmesi olacaktır.
Oysa Türkiye çaresiz değildir.
Çözümsüz hiç değildir.
Ancak çok ciddi ve kriminal bir sorun vardır.
Türkiye’nin tam bağımsızlığını asla istemeyenler söz konusudur.
Maalesef bunu istemeyenlerin ciddi şekilde konumlandığı yer, 6’lı Masa’dır.
6’lı Masa’nın tüm bileşenleri değil ama sayıca çok olan taraftadır.
İşte tam burada turnusol işlemi gören bir gelişme yaşanmıştır.
BTP lideri Hüseyin Baş, işte bu saiklerle 6’lı Masa’ya alınmamıştır.
Bahsettiğim kriminal bağımsızlık karşıtları, işte tam da burada tüm ağırlıklarını ortaya koymuşlardır.
Aslında bir yönüyle de, deşifre de olmuşlardır.
Aziz Türk milleti!
Fazla söze hacet yoktur.
Türkiye üzerinde hesabı olanların hedefinde dün, Mustafa Kemal Atatürk vardı.
Bugün ise an itibariyle, Bağımsız Türkiye Partisi ve Türk milletinin gönlünde taht kuran onun Genel Başkanı Hüseyin Baş vardır.
Bunun dışında kim ne yazar ve söylerse söylesin, külliyen boştur.
Çünkü BTP, Türk milleti ve devletinin bekası niteliğinde bir teze sahiptir.
O bakımdan bundan sonra Hüseyin Baş’a yönelik muhalefet arttığında, bu yazdıklarımı hatırlayın.