Biz Saadet Partisi olarak ülkemizin ve insanımızın gerçek gündemlerine odaklanıyoruz.
İktidarın gündemine kapılarak, insanımızın gerçek gündemlerinin konuşulmasının önüne geçilmesine fırsat vermemekte kararlıyız.
Ekonominin hali ortada, adalet konusundaki sıkıntılarımız hepimizin malumu, zira mağdurlar ordusunun feryadı, milyonların hak ve hukuk talebi arş-ı Âla’ya ulaştı, eğitim deseniz ayrı bir keşmekeş, sağlık deseniz hakeza yine öyle…
Dış politika, tarım, sanayi; her alanda büyük problemlerle karşı karşıyayız. Ve en önemlisi ahlaki ve manevi tahribat…
“Önce Ahlak ve Maneviyat” diyerek yola çıkmış Milli Görüş Hareketinin temsilcileri olarak bizlerin ahlak anlayışı, birkaç konuya indirgenecek bir anlayış değildir, hayatın tümünü kapsayan bir anlayış, bir yaşam tarzıdır.
Nasıl ki, toplumuzun temel direği aile kurumunu korumak, ahlakımızın ve inancımızın gereği ise; alın terinin hakkını vermek de yine ahlakımızın ve inancımızın gereğidir.
“Dürüst siyaset” yapmak, ahlakımızın gereğidir.
Her daim adaleti ayakta tutmak, inancımızın bize emrettiğidir.
Kimden gelirse gelsin zulme karşı çıkmak, kim olursa olsun mazlumun yanında durmak, düsturumuzdur.
-Biz Kimsenin “Anti”si Değiliz
İnsanımızı topraksız, toprağı da insansız bırakan bugünkü düzene karşı olmak sorumluluğumuzun gereğidir.
Oy hesabı uğruna, dini ve manevi değerlerimizin istismar ediliyor olmasına ise en yüksek sesle karşı çıkışımız işte ahlaki, vicdani ve insani sorumluluklarımızı yerine getirmek içindir.
Unutulmasın ki; biz bir partinin veya bir kişinin “anti”si değiliz. Biz kendi cümlemizi kurar, kendi politikalarımızı ortaya koyarız.
Eğer burada bir karşıtlık oluşuyorsa, bu yanlış yapanların sebep olduğu bir durumdur.
Biz Saadet Partisi kadroları olarak, her gün sahadayız. İnsanımızla bir aradayız. İşte bugün bizler burada sizlerle birlikteyiz, diğer arkadaşlarımız da Türkiye’nin dört bir tarafında esnafımızla, vatandaşlarımızla birlikte…
Sokakta, çarşı-pazarda sizlerle birlikte gördüklerimizi görmezden gelelim, sizden işittiklerimizi duymazdan gelelim istiyorlar.
-“Kredi kolaylığı” söylemleriyle “borçlandırma siyaseti” sürdüren,
-“Sosyal yardım” söylemleriyle “yoksulluğu yönetmeye” çalışan,
-“Adalet sarayları” inşa ederek, adaleti tesis edeceğini zanneden,
-Dün “hain” ilan ettiğini bugün “dost”, hatta “kurtarıcı” ilan eden bu iktidara, bu “iki yüzlü siyasete” elbette karşı çıkacağız, elbette!
Bu karşı çıkış; bizim inancımızın, ahlakımızın, insanlığımızın, vicdanımızın ve siyasi anlayışımızın gereğidir.
Biz, yanlışa yanlış, doğruya doğru diyor; yanlışın da doğrusunu gösteriyoruz.
-Önemli Olan Alım Gücünün Yükselmesidir
İşte son günlerde gündemdeki konulara bir bakın Allah aşkına? Problemlerimizin çözümü adına konuşulan ne var?
Asgari ücret için günlerdir görüşmeler yapıldı. Sözde pazarlıklar yapıldı, rakam tahminleri havada uçuştu. Peki sonuç ne oldu?
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda yer alan işçi temsilcilerinin katılmadığı, Sn. Erdoğan’ın Beştepe’de yaptığı 5-10 dakikalık bir konuşmayla yeni ücret ilan edildi. 8500 lira! Günlerdir 250 liranın, 500 liranın pazarlığı yapılıyor.
“Biz sırtımızda küfe taşıyoruz” diyenler, o küfede israfa, lükse, şatafata, yandaşa milyarlarca lira taşıyorlar fakat emekçinin alın terinin hakkını taşıyamazlarmış!
Yanlış yatırım anlayışıyla milyarlarca liramızı betona, asfalta gömenler, işçiye, çiftçiye, memura, emekliye, esnafa gelince “para yok” diyorlar.
Üstüne üstlük bir de açıklanan rakamlar için alkış bekliyorlar!
Evet rakamlar büyüdü, 2018’de asgari ücret 1600 liraydı, şimdi 8500 lira olacak. Yaklaşık 5,5 katlık bir artış söz konusu. Fakat giderler kaç kat arttı?
Hani Şair diyor ya; “size huzur verdim diyenler, bizden ne aldıklarını da söylesinler…”
Evet, “asgari ücrete şu kadar zam yaptık” diyenler, elektriğe, akaryakıta, doğalgaza % kaç zam yaptıklarını da söylesinler bakalım!
Geçen sene Aralık sonunda asgari ücret 2825 liraydı, şimdi 8500 lira olacak.
Çok basit bir matematik sorusu soruyoruz; iki zaman dilimi arasındaki fiyatları kıyasladığımızda 2825 liranın mı alım gücü yüksekti, şimdinin asgari ücretinin alım gücü mü daha yüksek?
-85 Milyon İnsanımız İçin “İnsanca Yaşam”ı Tesis Edeceğiz
Bizim nazarımızda “para, bir hak ölçüsüdür.” Önemli olan rakamlar değil, alım gücüdür. Biz üçü beşi konuşmuyor, piyasada konuşulan ve açıklanan rakamlardan hicap duyuyoruz.
En başından beri söyledik, açlık ve yoksulluk sınırlarında ücretleri konuşan bu düzene razı değiliz! Biz 85 milyon insanımız için “İnsanca Yaşam”ı tesis etmek istiyoruz.
İktidarımız döneminde de Allah’ın izniyle bunu başaracağız. “Nasıl yapacaksınız?” diyorlar ya şimdi, daha önce de söylemişlerdi ama iktidarımız döneminde yaptık, yine yaparız! Çünkü bu imkan var, önemli olan neyi öncelediğiniz ve tercih ettiğinizdir.
Değerli arkadaşlar, son 25 yıldır muhalefette bulunan bir siyasi hareketiz. Çeyrek asırdır muhalefet olma sorumluluğunu hakkıyla yerine getirdik.
Artık iktidara yürüyoruz Allah’ın izniyle. Ve muhalefette söylediğimiz sözlerimizi, iktidarımız döneminde ortaya koyacağımız icraatlarımızla eyleme geçireceğiz.
Muhalefetin sözleri eylemdir, iktidarın eylemleri sözdür!
-Biz şimdi “adalet” diyoruz, yarın adaleti tesis edeceğiz.
-Biz şimdi “Asgari değil, İnsanca Yaşam Ücreti” dedik, yarın bunu herkes için mümkün kılacağız.
-Biz şimdi, “tarım bir milli güvenlik meselesidir.” diyoruz, yarın ekilmedik bir karış toprak bırakmayacağız.
-Biz şimdi “eğitimde niceliğin yanında nitelik de olmalı” diyoruz, yarın çağın gerekliliklerine uygun nitelikli bir eğitimi tüm evlatlarımıza vereceğiz.
-Biz şimdi “şahsiyetli bir dış politika” diyoruz; yarın her sahada şahsiyetli bir dış politika uygulayacağız!
-İktidar Yürüyüşümüze Kararlılıkla Devam Edeceğiz
Ortak sorunlarımız karşısında ortak sorumluluklarımızı birlikte kuşandığımız ortaklarımızla beraber iktidara yürüyoruz.
Çeyrek asır aradan sonra Saadet Partimiz iktidara gelecek!
Tüm teşkilatlarımız bu motivasyonla, bu ağır sorumluluğu omuzlarında hissederek çalışmalarını yürütmelidir.
Türkiye’nin bize, politikalarımıza ve tertemiz kadrolarımıza bugüne kadar belki de hiç olmadığı kadar ihtiyacı var. Bu hasrete son vermenin zamanı gelmiştir.
Önümüzdeki artık 4-5 aylık bir takvim var. Gece-gündüz demeden, yorulmak bilmeden çalışmalarımızı büyük bir azim, heyecan ve kararlılıkla sürdürmeliyiz.
Genel Merkezimizden aldığımız talimatları il, ilçe ve mahalle teşkilatlarımıza varıncaya dek harfiyen uygulamalı; zincirin halkaları arasında hiçbir boşluk bırakmamalıyız. Zaferin şifresi budur. İktidarın parolası işte budur!
İçerden ve dışardan şunu diyecekler, bunu diyecekler, çelme takacaklar, gaz bombası atarcasına ithamlarda, iftira ve hakaretlerde bulunacaklar; hepsine kulaklarımızı tıkayacak, iktidar yürüyüşümüze tam kadro kararlılıkla devam edeceğiz.
Artık karanlığın en koyulaştığı ve şafağın en yakın olduğu zaman dilimindeyiz.
En uzun gecenin bile sabahı olmadı mı? İşte yeni bir başlangıcın, Saadet Partisi iktidarının, Milletin İktidarının şafağındayız!
Buna önce tüm benliğimizle, tüm kadrolarımızla biz inanacak sonra da insanlarımızı ikna edeceğiz.
Bu minvalde sokak-sokak, kapı-kapı dolaşacak ve köprüden sonraki son çıkış olan bu seçimlerde umudun adresi biz olacağız!
-“Kararlıyız! Milletin İktidarında Saadet Var!” diyoruz.
Saadet Partisi olarak biz;
-Tüm vatandaşlarımızın özgür ve kardeşçe yaşadığı bir Türkiye hedefliyoruz.
-Atama ve terfilerde ehliyet ve liyakati esas alacağız.
-Borç-faiz-borç sarmalından hem devletimizi hem milletimizi kurtaracağız.
-İsraf, beton ve tüketim odaklı yanlış yatırımlara son verecek; tüm imkan ve kaynaklarımızı üretim ve istihdam odaklı yatırımlara aktaracağız.
-Emeklilerimizi ve asgari ücretli çalışanlarımızı açlık sınırının altında bir ücrete asla mahkum etmeyeceğiz.
-Esnafımızın, işçilerimizin ve memurlarımızın hayat standartlarını yükseltecek etkin politikaları devreye alacağız.
-Engelli vatandaşlarımızın önündeki tüm engelleri kaldıracağız.
-Kadın cinayetleri, uyuşturucu kullanımı, şiddet ve intihar vakalarını önlemek için hukuki, ekonomik ve sosyal politikalar geliştireceğiz.
-İktidarımız Döneminde;
-Hiç kimse siyasi görüşünden, ideolojisinden, dilinden, inancından, mezhebinden, cinsiyetinden, etnik kökeninden, ırkından dolayı ayrımcılığa ve adaletsizliğe uğramayacaktır.
-“Diplomalı işsizler”, “ev genci”, “atanamayan öğretmenler” ve “KHK mağdurları” gibi kavramlar tarihe karışacak.
-Hem sağlıkçılarımızı hem de vatandaşlarımızı mağdur eden bugünkü yanlış sağlık sistemini sağlıklı hale getireceğiz.
-Teknolojik atılımları ülkenin mevcut durumu ve ihtiyaçlarına göre planlayacak; yüksek katma değer üreten ürünlerin Ar-Ge inovasyon süreçlerini destekleyeceğiz.
-Sosyal devleti bugünün gerekliliklerine uygun olarak yeniden tanımlayacak ve hayatın her alanında vatandaşlarımızın devletini yanında hissedeceği bir sistem inşa edeceğiz.
-Çevremizi koruyacak; yerli, yenilenebilir ve yeşil enerjiye önem veren politikalar üreteceğiz.
Bunlar ve ülkemizin, insanımızın problemi olan her sahada, ihtiyaç olan her alanda kadrolarımızla, politikalarımızla hem seçimlere hem de iktidara hazırız!
Bu inanç, bu kararlılık ve heyecanla çalışmalarımızı yürütüyoruz ve seçim gecesine kadar da yorulmak nedir bilmeden çalışmaya devam edeceğiz.
Alnımızdaki teri hiç ama hiç kurutmadan koşmaya kararlıyız.
Yorgunluğumuzu ise iktidarımız döneminde; inancımızın, siyasi anlayışımızın gereklilikleri doğrultusunda bu aziz millete hizmet ettikçe, ülkemizin problemlerine hızlı ve kalıcı çözümler ürettikçe atacağız.
“Yaşanabilir Türkiye”, “Yeniden büyük Türkiye”, “Yeni ve Adil bir Dünya”yı kurana dek mücadelemiz devam edecektir.
-BİZİM SİYASET ANLAYIŞIMIZ;
-Kutuplaştırıcı değil Kucaklayıcı,
-Ayrıştırıcı değil Birleştirici,
-Kuvveti değil Hakkı Üstün Tutan,
-Siyasi Rantı değil Hizmeti Esas Alan bir anlayıştır.
-BİZİM YÖNETİM ANLAYIŞIMIZ;
-Adalet, Liyakat, İstişare, Ahlak, Şeffaflık ve Denetim ile Plan ve Programı esas alır.
-Saadet Partisi olarak vizyonumuzu şu beş başlık altında özetliyoruz:
-Özgürlüklerin Teminat Altına Alındığı bir Türkiye,
-Tam Bağımsız bir Türkiye,
-Müreffeh bir Türkiye,
-Güçlü bir Türkiye,
-Öncü bir Türkiye…
-Bunların neticesinde ise 3 temel hedefimiz var;
-Yaşanabilir bir Türkiye,
-Yeniden büyük Türkiye,
-Yeni ve Adil bir Dünya…
-Biz Saadet Partisi olarak ilke ve değerler siyaseti yürütüyoruz. Ne yaptığımız, nasıl ve niçin yaptığımızı gayet iyi biliyoruz.
-BİZ MİLLİ GÖRÜŞÇÜLERİZ!
-İslam’ı, Müslümanların yanlışlarına kurban edemeyiz!
-Cami’yi, cami cematinin yanlışlarına kurban edemeyiz!
-Kabe’yi, dolar ve petrol zenginlerinin çıkarlarına kurban edemeyiz!
-Değerlerimizin, birtakım yapıların istismar edişine sessiz kalamayız!
-Devleti ayakta tutanın adalet olduğunu çok iyi bilenleriz. Devleti değil, devleti ayakta tutan adaleti kutsal kabul eden bir anlayışımız var bizim.
-İnancımızın gereği olarak, insanların temel hak ve özgürlüklerini kutsal sayar; hiçbir pazarlığa konu edilmesine rıza göstermeyiz!
-Biz, adaletin yerli yerine oturtulması için gayret gösteriyoruz. Bizim korumamız gereken şey adalettir, mazlumların, mağdurların ve mazlumların hakkıdır.
-Her şeyi alınacak oyları tartarak hesap edenlerin aksine bizler, zalimlerin ve müstekbirlerin karşısında her daim müstaz’afların yanında yer almaya devam edeceğiz.
-İnancımız bize bunu emreder, oy alacağız diye inancımızın gerekliliklerini asla çiğnemeyiz. İktidardakiler ile aramızdaki temel fark da budur.
İktidar ortağı olarak yer alacağımız yeni kurulacak hükümette elbette mevcut kazanımlarında, insanca yaşamın sağlanabilmesi için lider ve güçlü bir Türkiye’nin de teminatı biz olacağız.
Son söz; insan insanın ümidi, Saadet Partisi de Türkiye’nin umududur.
Umudu büyütmek, umudu her geçen gün güçlü kılmak için 7/24 çalışacak; milletimizin desteği, Cenab-ı Hakk’ın izni ve lütfuyla da bu sancağı göndere çekeceğiz inşallah…