
Karadeniz’in hırçın doğasında yetişen fındık, yalnızca bir tarım ürünü değil; Fındık, yüz binlerce ailenin geçim kaynağı, milyonlarca dolarlık ihracat girdisi ve Türkiye’nin dünya tarımında öne çıktığı nadir alanlardan biridir.
TÜRKİYE VE DÜNYA İÇİN FINDIĞIN EKONOMİK ÖNEMİ
Türkiye, dünya fındık üretiminin yaklaşık %70’ini, ihracatının ise %75’ini karşılamaktadır. Ancak bu kıymetli ürün, her yıl doğanın sert sınavlarından birine maruz kalıyor: bahar donları. Bahar aylarında ani sıcaklık düşüşleri nedeniyle meydana gelen don olayları, fındığın verimini ciddi şekilde etkileyebiliyor. Don zararı, özellikle mart ve nisan aylarında tomurcukların patladığı, çiçeklerin açmaya başladığı dönemde oluştuğunda ürün kaybı %50 ila %80’e kadar çıkabiliyor. Don, yalnızca çiçekleri değil, umutları da dondurabiliyor.
VERİM VE UMUTLAR NASIL DONUYOR
Don zararı, özellikle fındık bitkisinin uyandığı dönemde, yani mart ve nisan aylarında yaşandığında en yıkıcı etkisini gösterir. Tomurcukların iç dokuları, ani sıcaklık düşüşleriyle donar, çiçekler açmadan kurur, genç sürgünler zarar görür. Özellikle yüksek rakımlarda ve vadilerde soğuk hava birikir, bu da don riskini artırır. Havanın gece -2°C’nin altına düşmesi, yalnızca çiçeği değil, üreticinin tüm yılını alıp götürebilir.
2014 yılında yaşanan ve hafızalara kazınan büyük don felaketinde Türkiye’nin fındık rekoltesi yaklaşık %40 düştü. Üreticiler büyük zarara uğradı. Birçok üretici bankalara olan borcunu ödeyememiş, sigortasız kalan çiftçilerse mağdur olmuştu. O yıl Karadeniz’in yükseklerinde fındık dalları çiçek açmadı, umutlar sessizce dondu. Ülkemiz üreticilerinin 2014 yılında yaşadıkları mağduriyetleri tekrar yaşamamaları için zirai dondan zarar gören üreticilerimizin bankalara olan borçlarının faizsiz ertelenmesi ve kredi limitlerinin artırılması gerekmektedir.
KORUNMAK MÜMKÜN MÜ!
Don zararını önlemek yüzde yüz mümkün olmasa da alınabilecek bazı teknik ve kültürel önlemler vardır: Geç uyanan ve dona daha dayanıklı çeşitlerin seçimi, Bahçelerin soğuk hava akımlarından etkilenmeyecek şekilde planlanması, Toprak işlemesiyle ısı tutulumunun sağlanması (örneğin malçlama teknikleri),Rüzgar makineleriyle hava sirkülasyonu oluşturulması, Şişleme veya sulama sistemleriyle bahçe içi sıcaklığın yükseltilmesi, Erken uyarı sistemlerinin kullanılması (akıllı tarım teknolojileri),Tarla bazlı mikroiklim takip sensörlerinin yerleştirilmesi. Bu tekniklerin tamamı, özellikle büyük ölçekli işletmeler için uygulanabilir durumdayken, küçük üreticilerin bunlara erişimi sınırlıdır. Gerek maliyet, gerek teknik bilgi eksikliği, bu sistemlerin yaygınlaşmasının önünde büyük engeldir. Ancak bu tekniklerin uygulanması yüksek maliyet ve uzmanlık gerektirir. Küçük üretici için bu yöntemlere erişim kolay değildir.
DEVLETİN ROLÜ
Don zararı gibi afetlerde üreticinin kaderine terk edilmemesi, tarımsal sürdürülebilirliğin temel koşuludur. Devletin sunabileceği destekler sadece zarar sonrası değil, zarar öncesi de planlı, ulaşılabilir ve eğitimle desteklenmiş olmalıdır. Afet sonrası zarar tespiti ve hibe destekleri: Ne yazık ki çoğu zaman geç, yetersiz ve bürokratik engellere takılmaktadır.
Tarımsal danışmanlık ve eğitim destekleri, özellikle iklim temelli risklerin azaltılması konusunda yaygınlaştırılmalıdır.
Don riski haritalarının oluşturulması ve buna uygun ekim politikalarının teşviki, Kırsal kalkınma destekleriyle koruyucu teknoloji yatırımlarının sübvanse edilmesi. Devletin üreticiye “yalnız değilsin” demesi yeterli değil. Bunu zamanında, etkin ve somut desteklerle göstermesi gerekir.
TOPRAKLA KURULAN BAĞIN GELECEĞİ VAR MI!
Fındık üreticisinin sorunu sadece iklimle değil. Genç nüfus üretimden uzaklaşıyor, tarımın cazibesi azalıyor. Emeklilikte fındık bahçesiyle uğraşan değil, gençken üretimle hayat kuran insanlar lazım bu topraklara. Eğer üretici yalnız bırakılırsa, bu değerli ürün gelecekte Türkiye’nin değil, başka ülkelerin ellerinde büyür.
Devletin üreticiye sunduğu en önemli araçlardan biri TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) sistemidir. Birimlerin yüksekliğinden dolay sigortalılık oranları düşüktür. Bunun yanı sıra: afet sonrası maddi destekler, eğitim ve danışmanlık hizmetleri, don riski haritaları, kırsal kalkınma projeleriyle teknoloji destekleri yaygınlaştırılmalıdır. Destekler sadece sözde değil, zamanında ve etkili biçimde hayata geçirilmelidir.
GENÇ NÜFUS VE TARIMDAN KAÇIŞ
Fındık üreticileri yaşlanıyor. Gençler tarımdan uzaklaşıyor. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliği için yalnızca doğayla değil, sosyolojik bir dönüşümle de mücadele etmek gerekiyor. Üretimi cazip kılmak, köyde kalmak isteyen gençlere umut olmak şart.
SONUÇ OLARAK; ALIN TERİNDEN UMUDA BİR BAKIŞ
Bir fındık tanesi sadece meyve değildir; çocuğun okul masrafı, annenin düğün hayali, babanın borç taksiti, bir köyün umududur. Don geldiğinde sadece çiçek değil, umut da donar. Ama doğru desteklerle, bilimle, bilinçle, bu umut yeniden filizlenebilir.
Tarımsal üretim, bu ülkenin alın teridir. Ve o terin hakkını vermek hepimizin görevidir
SONUÇ OLARAK; ALIN TERİNDEN UMUDA BİR BAKIŞ
Bir fındık tanesi sadece meyve değildir; çocuğun okul masrafı, annenin düğün hayali, babanın borç taksiti, bir köyün umududur. Don geldiğinde sadece çiçek değil, umut da donar. Ama doğru desteklerle, bilimle, bilinçle, bu umut yeniden filizlenebilir.
Tarımsal üretim, bu ülkenin alın teridir. Ve o terin hakkını vermek hepimizin görevidir
Cemil PEHLEVAN
ZMO ŞUBE BAŞKANI