Çeşitli illerden sendikamıza ulaşan bilgilere göre, geçmiş yıllarda olduğu gibi, yazılı sınavdan yüksek puan alan çok sayıda eğitim emekçisine mülakatta düşük puan verilerek elenmiştir. Aralarında sendikamız üyelerinin de bulunduğu eğitim emekçileri tamamen torpil ve kayırmacılık anlamına gelen mülakat uygulaması nedeniyle bir kez daha mağdur edilmişlerdir.
Türkiye’de en yoğun siyasal kadrolaşmanın yaşandığı bakanlık olan Millî Eğitim Bakanlığı’nda (MEB) mülakat ile eğitim yöneticileri belirlenirken, liyakat ve yeterlilikten çok ‘sadakat’, ‘yandaşlık’, ‘sendikal ve siyasal kayırmacılık’ ilişkilerinin öne çıkması düşündürücüdür. İçerik ve uygulanma şekli bakımından yargısal denetimi olanaksız kılan mülakat uygulaması torpile, siyasal kayırmacılığa en elverişli sınav biçimi olduğu için iktidar ve MEB tarafından benimsenmekte, her yıl sonuçlar açıklandığında benzer itirazlar gündeme gelmektedir.
Mülakat uygulamasıyla nesnel ve objektif bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı açıktır. Yönetici adaylarının değerlendirilmesinde objektif ölçütlerin kullanılması yerine mülakat uygulamasının tercih edilmesi torpile dayalı kayırmacılığı güçlendirmektedir. Bu sınavların sonucunu belirleyen, sınavı yapanların siyasal ideolojik tutumları ve buna bağlı olarak oluşan öznel yargılarıdır. Mülakat sınavına yönelik tepkiler mülakatı yapan yetkililerin tarafsızlığı ve güvenilirliğinin olmadığını açıkça göstermektedir.
MEB’in eğitim yöneticiliği sınavlarında torpil ve kayırmacılığın yaşandığı, büyük ölçüde iktidara yakın sendika üyelerine sözlü sınavda yüksek not verilerek kayrıldığı yönünde kamuoyunda geniş bir yargı bulunmaktadır. Son yapılan eğitim yöneticilileri mülakat sınavı sonuçları bu yargıyı güçlendirir nitelikte olmuştur. Mülakat sınavında başarılı olarak ilan edilen aday sayısının sendikalara göre dağılımının açıklanması halinde, bugüne kadar olduğu gibi, yine sendikal ve siyasal kayırmacılığın belirleyici olduğu açıkça görülecektir.
Eğitim yöneticileri liyakat ilkesine göre belirlenmesi demek, adayın yetkinlikleri, deneyimi ve görevin getirdiği nitelikler gibi objektif kriterlere dayanarak değerlendirilmesini gerektirir. Eğitimde yönetici seçiminde liyakat ilkesinin uygulanması eğitim kurumların başarısının temelini oluşturur. Liyakate dayalı seçimler, eğitim kurumlarının etkinliğini artıracak, öğrenci başarısını destekleyecektir. Yıllardır eğitim yöneticilerinin büyük bölümünün mülakat üzerinden iktidara yakın sendikaların üyeleri arasından seçilmesinin eğitim kurumları ve öğrenci başarısı açısından eğitim sistemini getirdiği nokta ortadadır.
Yazılı sınavda başarılı oldukları halde mülakat sınavında düşük puan verilerek elenen adayların yapacakları itirazların açıklanan sonucu ne kadar değiştireceği belli değildir. MEB, öğretmen atamalarından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine kadar her alanda doğrudan ‘siyasal torpil’ uygulamasını çağrıştıran mülakat uygulamasındaki ısrarından bir an önce vazgeçmelidir. Eğitim yöneticileri belirlenirken mülakat sınavı gibi doğrudan torpil ve kayırmacılığı çağrıştıran taraflı yöntemler yerine, liyakatin temel alındığı, objektif, bilimsel ölçütlere dayanan ve kimsenin kafasında soru işareti oluşturmayacak yöntemler belirlenmelidir. 23.05.2024
Muhammet İKİNCİ
Eğitim Sen Şube Başkanı