Reklam

Reklam
Reklam
Haberim Hamsi | Trabzon Haber

Eğitim Sen Trabzon Şube Başkanı  Engin NUR mücadelemiz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakma mücadelesidir.

Bildiğiniz gibi 20 yıllık AKP iktidarında Eğitime yönelik olarak yapılan hamleler eğitimin hızla siyasallaştırıldığı, okullarımızın cemaatçi- gerici vakıf ve dernekler eliyle ideolojik bir arka bahçeye dönüştürüldüğü bir dönemi yaşıyoruz.


Eğitim Sen Trabzon Şube Başkanı  Engin NUR mücadelemiz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakma mücadelesidir.

Eğitimin laik, bilimsel, kamusal özelliğinin, Cumhuriyetin kurucu değerlerinin bu kadar hedef alındığı bir dönem daha yaşanmamıştır. Karma eğitimin tartışmaya açıldığı, öğrencilerin beslenme hakkının yok sayıldığı, her gün resmi yazılarla sosyal faaliyet, proje, protokol adı altında okullarımızın dinci vakıf ve derneklerin faaliyet alanlarına dönüştürüldüğü, tüm okulların imam hatipleştirildiği bir süreci yaşıyoruz.

MEB, çocuk ihmalini, istismarının normalleştiren pedagojik hiç bir yanı olmayan, faaliyetleri tartışmalı olan bu vakıf, dernek ve platformlara protokoller yapmaktan çekinmemekte, hatta mahkemeler iptal ettiği halde hukuksuz bir biçimde protokollere devam etmektedir.

Son olarak Din Öğretimi Genel Müdürlüğü ile Ensar vakfı arasında yapılan protokol kapsamında okullara gönderilen resmi yazıda ortaokul ve liseleri kapsayan bir faaliyetle karşılaştık. Her ne kadar gönüllü, seçmeli gibi kavramlar kullanılsa da biz bu kavramların fiili olarak zorunlu olduğunu, ‘’seçilmiş’’ idareciler maharetiyle öğretmen ve öğrencilerimize uygulanan basıncın farkındayız.

İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün adı geçen tartışmalı vakfın düzenlediği bilgi yarışmasına katılım konusunda okullara yazı yazması okul müdürlüklerini teşvik etmesi ise durumun ne kadar düşündürücü ve endişe verici olduğunu göstermektedir.

Eğitim ve bilim emekçileri sendikası olarak; dini vakıf adı altında kurulmuş bu çıkar gruplarının MEB ile yaptığı protokollere karşı açtığımız davaları kazandık. Danıştay eğitimin kamusal bir görev ve sorumluluk olduğuna, uzmanlar eliyle yapılmasına ve hiçbir kuruma devredilemeyeceğine hükmetti. Ancak eğitim yöneticileri yargı kararlarını tanımadan, karardan 6 ay sonra tekrar aynı vakıf görünümlü çıkar gruplarıyla protokoller imzaladı.

En başta söylemek isteriz ki; bu ülkenin orta yerinde, yoksul köy çocuklarının yok sayılan kamusal eğitim hakkı sonucu, vakıfların kucağına itilmiş, bilinen 45 çocuğun yıllarca, sistematik bir şekilde tecavüze ve istismara maruz kaldığı bir vakfın adını unutmayacağız, affetmeyeceğiz aklanmasına, meşrulaştırılmasına izin vermeyeceğiz. Bu halkın vicdanın çürümesine bir öğretmen ve onurlu yurttaşlar olarak izin vermeyeceğiz.

Milli Eğitim Bakanının, bile bu vakıflarla yapılan protokollerin kontrolden çıktığı anlamına gelecek şekilde “bu protokolleri yaparken kantarın topuzunu kaçırmamak gerektiğini” ifade etmesi trajikomik bir açıklamadır. Kendi bakanlığındaki karar ve süreçlere müdahale edemediğinin de göstergesidir. Buna rağmen MEB’nın açıklamasına Memur-Sen İstanbul İl Başkanı’nın “”Eğitime Destek Platformu, eğitim için kantarın topuzunu kaçırmakta kararlı” açıklaması Milli Eğitim Bakanı’nın eğitimde söz sahibi olmadığının ifadesidir. Eğitim faaliyetleri dinci-gerici vakıfların ve yandaş sendikanın kontrolünde, yürütülmektedir. İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 4688 sayılı yasaya göre kamu işveren sıfatı ile eğitim Sendikaları karşısında nesnel tarafsız bir duruş göstermesini beklerken sözde eğitim adına yapılan bir proje çerçevesinde İl MEM ve Okul müdürlükleri, iktidar yanlısı bir sendikanın önünü açacak şekilde aynı afişte yan yana durabiliyor, öğrencilerimiz ve okullarımız buna alet edilebiliyor.

Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı Diyanet Akademisinin kurulmasının hangi ihtiyaca cevap vereceği tartışmalıdır.

MEB ve YÖK’ten bağımsız bir akademinin denetimi yapılacak mıdır? yoksa bu cemaat ve vakıflar kendilerine yeni kontrol edilemeyecek alanlar mı yaratmaktadırlar. Bu akademi İlahiyat Fakültelerinin yürütemeyeceği hangi akademik çalışmaları yapacaktır.

Tevhidi Tedrisat kanununa muhalefet eden bu girişime hiçbir tepkinin gelmemesi de not edilmelidir.

Eğitim Sen Trabzon Şubesi olarak bir kez daha hatırlatıyoruz.:

Yargı kararlarına rağmen, mecliste iktidarın oylarıyla aklanmış ancak toplum vicdanında mahkum olmuş, her türlü kirli ilişkiye bulaşmış bu dinci gerici vakıflarla yapılan protokollere ne öğrencilerimizin, ne öğretmenlerimizin, ne toplumun ne de 2 bu ülkenin aydınlık geleceğinin ihtiyacı vardır.

Bu protokoller bir an önce iptal edilmeli yargı kararları uygulanmalıdır.

Bu nedenle; Merkez Yürütme Kurulumuzun aldığı kararla, dernek ve vakıflarla yapılan protokollerde görev almayacağımızı, sorumluluk kabul etmeyeceğimizi değerli velilerimize ve kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Bu ülkenin aydınlık geleceği için laik, bilimsel, kamusal eğitim hakkı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.

Unutulmamalıdır ki; mücadelemiz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakma mücadelesidir.

 Engin NUR

Eğitim Sen Trabzon Şube Başkanı

Yürütme Kurulu Adına

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Günebakış Trabzon Haber