“Dünya standartlarında müfredat oluşturmayı hedefledik”
Uluslararası ilişkiler, tarih, felsefe, sosyoloji gibi alanlardaki eğitimlerin multidisipliner bir anlayışla psikoloji çatısı altında yapılmasının önemine işaret eden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan,
Uluslararası ilişkiler, tarih, felsefe, sosyoloji gibi alanlardaki eğitimlerin multidisipliner bir anlayışla psikoloji çatısı altında yapılmasının önemine işaret eden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, bu alanlarda daha güçlü ve çok yönlü eğitimi hedeflediklerini söyledi. Prof. Dr. Arıboğan, dünyanın en önde gelen üniversitelerindeki eğitimleri inceleyerek müfredatlarını güncellediklerini kaydetti. “Yapmaya çalıştığımız şey dünya standartlarına uygun bir müfredat oluşturmak” diyen Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Bu çerçevede hem ders sayılarını hem ders kalitesini, içeriğini el birliğiyle gözden geçirerek fakültede büyük bir devrim yaptık. Hepsini yeniledik, değiştirdik ve yenidünyanın sistemine göre adapte ettik.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, üniversite eğitiminin zamanın ruhuna uygun bir şekilde ihtiyaçların karşılaması yönünde olması gerektiğini söyledi. Sürekli sistem, kalıp, şablona sokulan eğitim anlayışlarının çok yanlış olduğunu düşündüğünü belirten Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Bir insanın belirli alanlarda başarılı olup olmaması mümkün ama sistemin içine sokarsınız, mesleğini sever, alanını sever, müthiş bir başarı yakalayabilirsiniz.” dedi.
Tarih bölümünde psikoloji eğitimi de veriliyor
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’ne bağlı bölümlerin multidisipliner biçimde farklı alanlarla etkileşim halinde olduğunu belirten Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Tarih bölümünde müfredatımıza psikoloji ekledik. Böylece toplumların o dönemki psikolojileri üzerinden tarih okutmayı hedefliyoruz. Liderlerin psikolojilerini analiz ediyoruz. Tarih bambaşka bir anlatıya dönüşüyor. Dünya sadece savaşlar tarihiymiş gibi anlatılıyor hâlbuki savaşlar olurken geride bir sürü hayat var. İnsanlar evleniyor, şarkılar yazıyor, şiirler yazıyor, birisi oturuyor patates kızartması diye bir şeyi icat ediyor. Çok anormal bir şey değil mi? İnsanlık tarihi budur. Bunu oturup sadece savaşlar tarihi olarak okursanız genç de sevmiyor, soru da oradan geliyor, ondan sonra diyoruz ki ‘Bu çocuk başarısız.’ Olmuyor.” diye konuştu.
Müfredatı dünya standartlarında düzenledik
Üsküdar Üniversitesi’nin eğitim müfredatları açısından çok hassas olduğunu kaydeden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, dünyadaki gelişmeleri takip ettiklerini ve bu gelişmeler ışığında müfredatlarını düzenlediklerini söyledi. Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, şunları söyledi:
“Bu konuda çok hassasiyeti olan bir dekanım. Üç senedir buradayım. Oxford Üniversitesi’ndeki görevimi tamamladıktan sonra Üsküdar Üniversitesi’ne geldim. Oxford Üniversitesi’nde Politik Psikoloji Merkezi’nin kıdemli üyesiyim. Yapmaya çalıştığım şey dünya standartlarına uygun bir müfredat oluşturmak. Bu çerçevede hem ders sayılarını hem ders kalitesini, içeriklerini el birliğiyle gözden geçirerek fakültede büyük bir devrim yaptık. Hepsini yeniledik, değiştirdik ve yenidünyanın sistemine göre adapte ettik. Kalıplar içerisinde kalmadan bir müfredat hazırladık. Bunu yaparken Türkiye’nin bilinen üniversiteleri dışında Oxford ve Harvard gibi özellikle sosyal bilimler alanında güçlü yönleriyle öne çıkan üniversitelerin neler yaptıklarına baktık.”
Fakültemizi psikoloji üzerine konumlandırdık
Üsküdar Üniversitesi’nin davranış bilimleri ve sağlık alanında ülkemizin ilk tematik üniversitesi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi’nin çatısını psikoloji üzerine kurduklarını söyledi.
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Fakültemizi üniversitemizin o nish markasının etrafına odakladık. Bizim üniversitemizin özelliği ne? Davranış bilimleri ve sağlık alanında iyiyiz ama esas biz psikoloji ve psikiyatri alanında çok iddialı bir üniversiteyiz. Kurucu Rektörümüz Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın psikiyatrist olmasından da kaynaklanan, uygulama ortağımız NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’nin varlığı nedeniyle bu alanda dünya çapında geniş ve renkli bir kadromuz var. Türkiye’nin en iyi psikiyatristleri, psikologları burada çalışıyorlar. Böyle bir durum olduğu zaman biz çatımızı fakülte olarak psikoloji üzerine kurduk. Bütün bölümleri onun çevresi etrafında döndürmeye başladık.” dedi.
Politik psikoloji ağırlıklı müfredat oluşturduk
Bu yapılanma kapsamında siyaset bilimi ve uluslararası ilişkilerde politik psikoloji ağırlıklı bir müfredat hazırladıklarını belirten Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Politik psikoloji okumaları, politik psikoloji ve sinema gibi bir sürü ayrıntılı ders müfredatları oluşturduk. Bir politik psikoloji merkezimiz de var. Onun dışında mesela sosyoloji, felsefe, tarih gibi alanlar şimdi psikoloji bilimiyle bütünleşen eğitimler veriyor. Psikotarih ya da tarihin psikolojisi gibi farklı kavramlarla da kullanıyorlar. Orada da psikoloji ağırlıklı bir müfredatımız var.” dedi.
Türkiye’nin nöro bilimcileri ders veriyor
Türkiye’nin nöroloji ve beyin alanında çalışmalar yürüten önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Sultan Tarlacı ile Prof. Dr. Sinan Canan’ın bu bölümlerde dersler verdiğini de kaydeden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Biz beyin üssüyüz. Biz insan beyni üzerinden yürüyoruz. Prof. Dr. Sultan Tarlacı, nöro derslerini veriyor. Prof. Dr. Sinan Canan hocamız nöropolitik dersi veriyor. Eskiden politik davranışları anket yapıp öyle anlardık. Şimdi anket çalışmaları onlar anlamlı değil artık çünkü insanlar ankette yalan da söyleyebiliyor. Artık insanların beyin hareketlerinin karşılığını monitörde görebiliyoruz Ben çok sevdim diyor ama nefret ettiğini görüyoruz. Orada kırmızı yanıyor, yeşil yanıyor. Bu yöntemler bambaşka bir yeni siyaset bilimi anlayışı getiriyor. Bunlara çalışıyoruz.” dedi.
Felsefe ve sosyoloji bölümü akademisyenlerinin dünya çapında çalışmalara katılan hocalar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Öğrenci memnuniyetleri çok yüksek, kalibresi yüksek hocalar, enternasyonal hocalarımız var. Sosyoloji bölümümüze de çok iyi transferler yaptık. Sürekli araştırma yapıyoruz. Kadromuza dahil olan son hocalarımız da dünyanın en iyi üniversitelerinden geldi. Zaten kadromuz kuvvetliydi, şimdi daha güçlüyüz. Şimdi bazı liselerle özel projeler geliştirmeye başladık. Yalnızlık araştırması yapıyoruz, gençlerin yalnızlığı araştırmasını yapıyoruz. Yaşlılarla ilgili araştırmalarımız var yani artık sahadayız.” dedi.
Mütercim Tercümanlık bölümü de açıldı
Bu yıl ilk defa mütercim tercümanlık bölümünü açtıklarını bu bölüme de yoğun ilginin olduğunu belirten Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Bu bölümle ilgili olarak da şöyle bir yaklaşım geliştirdik: Burası bir mütercim tercümanlık bölümü ama bir sosyal bilimler fakültesinin içerisine yerleşik. Bir dili sadece lisan olarak öğrenemezsiniz. Onun içinde yer aldığı kültürel çerçevesi içinde de bakacaksınız. Şarkısıyla, şiiriyle, edebiyatıyla anlarsanız o dile gerçek anlamını yüklüyorsunuz.” dedi.
Öğrencilerimizle iç içe yaşayan bir üniversiteyiz
Üniversite olarak akademisyenlerle öğrenciler arasında güçlü ve samimi bir bağın olduğunu kaydeden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Öğrencilerimizle çok iç içe yaşayan bir üniversiteyiz. Pandemi döneminde en çok ondan mahrum kaldığımıza biraz üzüldük ama inşallah sistemimizi açacağız. Yüz yüze eğitime geçmeye en hevesli kurum olduğumuzu söyleyebiliriz. Biz öğrencimizi kampüste istiyoruz.” dedi.
Üsküdar’ın merkezinde olmak önemli avantajlar sağlıyor
Üsküdar Üniversitesi yerleşkelerinin İstanbul’un en merkezi yerlerinde bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, bu durumun da öğrencilere önemli avantajlar sağladığını söyledi. Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, “Dünyanın her yerinde şehir üniversiteleri ile kampüs üniversiteleri birbirinden ayrışır. Bazı öğrenciler, karakteri itibari ile dış dünyaya kapalı olmazsa yeterli performansı gösteremez. Daha steril bir ortamda, daha kapalı, dersiyle ilgilenmek ister, arkadaşlarının daha dar çevrede olmasını ister. Yurtta kalır, bu bir yaşam tarzıdır. Kampüs yaşam tarzı diye bir şey oluşur. Bazı öğrenci ise şehrin orta yerinde yani kapıdan çıktığı anda hayata dokunmak ister. Bu hayata dokunmanın şöyle bir avantajı vardır: Tanıdığınız birinin konferansına denk gelirsiniz, konser vardır, hayatı görürsünüz, metroya binersiniz, otobüse binersiniz, kafeleriniz vardır, restoranlarınız vardır, arkadaş gruplarınız çok çeşitlenir. Sadece kendi fakülteniz ya da kampüsünüzün ortamında kalmazsınız. Biz de Üsküdar olarak tarihin merkezindeyiz.” diye konuştu.