Reklam

Reklam
Reklam
Haberim Hamsi | Trabzon Haber

DEPREMLERDE ORTAYA ÇIKAN CAN VE MAL KAYIPLARI KADERE BAĞLANAMAZ!

İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Muzaffer Aydın, 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan ve sonuçları itibariyle ülkenin en acı depremlerinden biri olan 7.4 büyüklüğündeki Gölcük Merkezli depreminin üzerinden 21 yıl geçtiğini ifade ederek, depremde ortaya çıkan can ve mal kayıplarının kadere bağlanamayacağını söyledi.

17 AĞUSTOS MİLATTIR

Süreç içinde bir çok depremin daha meydana geldiğini ifade eden Aydın, “17 Ağustos’taResmi sonuçlara göre 18.873 insanımız yaşamını yitirdi,23.781 insanımız yaralandı,328.113 ev ve işyeri yıkıldı veya hasar gördü. Açıkçası bölgedeki yapılarımızın yüzde 25’i, kullanılamaz hale geldi. yüzde 6’sı yerle bir oldu, yüzde 7’si ağır hasar,yüzde 12’si de orta derecede hasar gördü. Bir milyondan fazla insanımız evsiz kaldı.17 milyar dolardan fazla ekonomik kayıp ortaya çıktı. Marmara Bölgesi başta olmak üzere 16 milyon insanımız bu depremin sonuçlarını yakından hissetti. Edirne’den Ağrı’ya, Samsun’dan Antalya’ya kadar her aileye uzak veya yakın ölçüde dokundu. Bu nedenle İnşaat Mühendisleri Odası 17 Ağustos 1999 Depreminin bir “Milat” olması gerektiğini ilan etti. 17 Ağustos 1999 depreminden buyana 21 yıl geçti. Ülkemiz birçok depremi yine yaşadı! 2003 yılı Bingöl,2011 yılı Van ve 2020 yılının ocak ayında yaşadığımız Elazığ-Sivrice depremleri de sonuçları bakımından oldukça acı oldu. Önemli ölçüde can ve mal kayıpları ortaya çıktı. Yine Çanakkale, Manisa, Muğla- Bodrum, İzmir, Adıyaman, Denizli, Tekirdağ, Bingöl ve Malatya gibi illerimiz farklı büyüklüklerde deprem yaşadı. Can ve mal kayıpları ortaya çıktı. İstanbul başta olmak üzere ülkemizin farklı yerlerinde yeni ve yıkıcı depremlerin olacağını biliyoruz.   İnşaat Mühendisleri Odası olarak deprem gerçeğini unutmadık, unutmayacağız. 17 Ağustos 1999 Gölcük ve daha sonra yaşadığımız diğer depremlerde ortaya çıkan her acının yükünü omuzlarımızda, acısını ise kalbimizde taşıyoruz” dedi.

DEPREM YÖNETMELİKLERİ UYGULANSIN

Aydın, “Daha güvenli ve yaşanabilir yerleşim yerlerinde yapıların üretilmesi deprem risk yönetiminin temel amaçlarındandır. Bunu sağlamanın en etkili yolu; yerleşim planlarında ana riskleri göz önüne alarak, gerekli düzenlemeleri yapmak ve ” Deprem Yönetmeliklerini” ödünsüz bir şekilde uygulamaktır. Deprem yönetmeliğinin ve depreme dayanıklı yapı üretilmesinin ana unsuru inşaat mühendisleridir. Bu nedenle inşaat mühendislerinin iyi yetişmiş olmaları gerekir. Bu duruma rağmen Fiziki şartları yetersiz, öğretim kadroları son derece zayıf, laboratuvarı olmayan ve oldukça fazla kontenjana sahip okulların inşaat mühendisliği diploması veren okullara dönüşmüş olması kabul edilemez” diye konuştu.

YARA SARMA ANLAYIŞINDAN KURTULMALIYIZ

Aydın, “Her afetten sonra sık sık yapılan “yara sarma” anlayışından kurtulup; bilimin, tekniğin ve aklın gerektirdiği işleri yapmak gerekir. Bunun için “risk yönetimini” hayata geçirmek zorunludur. Depremin bir doğa olayı olduğu kabul edilmeli ancak denetimsizliğin neden olduğu olumsuzlukları “kader” gibi değerlendiren yaklaşımlar terk edilmelidir. Bugüne kadar yapılan çalışmalar, deprem öncesi alınacak önlemlerin deprem riskini önemli ölçüde azalttığını ortaya koymuştur. Sorunu sorun olmaktan çıkaracak olan tek yol; deprem yaşanmadan önce alınacak önlemlerde saklıdır. Bu kapsamda Mesleki Yetkinliğin önünü açacak olan ve ciddi bir sorun oluşturan 3458 sayılı yasa mutlaka değiştirilmelidir” ifadelerine yer verdi.

ÖNEMLİ OLAN CAN GÜVENLİĞİ
Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Can ve mal güvenliğinin sağlanması için depreme dayanıklı yapı üretmekten başka bir yol yoktur. Bu gerçekten hareketle geleceğimizi kadere  bağlamanın çıkar yol olmadığı acıda olsa anlaşılmıştır. Bilime, bilgiye, mühendisliğe, akla ve insana önem veren uygulamalar sorunun değil çözümün yoludur. 17 Ağustos yıkımının 21.yıldönümünde ilgilileri bir kez daha uyarıyoruz.”

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Günebakış Trabzon Haber