Çok sıra dışı bir lider.
Açıklamalarından biri dahi, klasik siyasetçilerin diline ve söylemlerine benzemiyor.
Çok ilginç ve ilgi çekici bir tarzı var.
Açık söyleyeyim, 31 yıllık gazetecilik yaşamımda ben de böylesini hiç görmedim.
40 yıllık siyasetçiler yığınla notlar alarak kürsüye çıkar, konuşur.
Yarısını da yanlış okur!
Özgüven sorunu Türk siyasetçilerinde en çok yaşanan olaydır.
Ama kardeşim bu genç lider kürsüye çıkıyor, elinde sadece hatırlatma notları var.
Konuşmaya başladığı anda salonu kendisine kilitleyen ilginç bir tılsımı var sanki.
O kadar sıra dışı konuşmalar yapıyor ki, misafir siyasetçiler bile içten içe, “Keşke bizim de böyle bir genel başkanımız olsa” dediğini duyar gibiyim.
Tabi bu benim düşüncem.
Hal böyle olunca, TV kanalları ve sosyal medya platformlarından yoğun davet alıyor.
Geçtiğimiz hafta bu davetlerden birisi olan TELE 1 televizyon kanalına konuk oldu.
Moderatör, tecrübeli ve herkese aykırı sorularıyla ünlü bir gazeteci olan Enver Aysever’di.
Daha doğrusu davet ondan gelmişti.
Program canlı yayınlanacaktı ve alınan konuğa ne sorulacağı konusunda bilgi verilmemişti.
Aysever programın açılışını, hazırladığı daldan budaktan bilgilerle yapınca, sonradan stüdyoya dahil olan Hüseyin Baş bile hayretler içerisinde kaldı.
Tarikat-Cemaat ilişkisi var mıydı, yok muydu vs. gibi, BTP ve Hüseyin Baş’la hiçbir ilgisi bulunmayan sunumun ardından, aynı soru ile program start aldı.
Hüseyin Baş Bey ise, bu tanımlamanın hiçbir BTP’li tarafından yapılmadığı gibi, tarikat ve cemaat bağlantısı olmayan tek partinin, Bağımsız Türkiye Partisi olduğuna vurgu yaptı.
BTP dışındaki partileri ben de takip ettiğim kadarıyla hemen hepsinin, şimdilerde FETÖ terör örgütü olarak ilan edilen yapı ile sarmaş dolaş olduğunu çok yakinen biliyorum.
Yetmedi, diğer tüm dış bağlantılı tarikat ve cemaatlerin hemen hepsiyle içli dışlı olunmuş ve aynı karede, boy boy fotoğraflar verilmişti.
Türkiye Cumhuriyeti devleti için büyük bir tehdit içeren bu yapılara karşı bayrak açan ve açıktan savaşan tek insan, Prof. Dr. Haydar Baş Bey ve BTP kadroları idi.
Nitekim Aysever de, bu gereksiz soruların muhatabının Hüseyin Baş ve BTP olmadığına kanaat getirdi.
Özellikle Haydar Baş ismi, bu yapılara karşı verilen amansız mücadelede, daima en ön safta işitiliyordu.
Türk milletini bu tehlikeli yapılara karşı uyaran ilk ve tek insan oydu.
Türk ordusu Haydar Baş’ı dinlemiş olsaydı, 15 Temmuz darbesi asla olmayacaktı!
Türk siyaseti Haydar Hoca’yı dikkate alsaydı, Şimdi dünya lideri Türkiye olarak konuşulacaktık.
Bugün aynı asil duruşu sergileyen Hüseyin Baş da, bu illegal yapılara karşı en sert mücadeleyi sürdüren tek siyasetçidir.
İşte bu açıdan Hüseyin Baş Bey halk tarafından büyük bir sempati ile takip edilmektedir.
Olduğu gibi görünen ve göründüğü gibi olan tek siyasi liderdir.
Ben bu kadar nasıl mı emin olabiliyorum!
Sarayda göbek yapan gazeteci görünümlü şahıslar gibi 31 yılımı geçirmedim.
Benim de bu yapılara karşı yazı ve yayınlarımdan ötürü çok sayıda davam söz konusu olmuştur.
Ne var ki, Türk adaletine olan güvenim beni yanıltmamış ve bu davaların hepsinden de beraat etmiştim.
Demem o ki, BTP’ye ve Hüseyin Baş’a yeryüzünün çamuru bulaşmaz!
Siz gidin bu yapılarla ilişkiyi, Beştepe’nin koridorlarında ve Atlantik ötesinden medet uman muhalefet partilerinde arayın.