Reklam
Haberim Hamsi | Trabzon Haber

ÇATIŞMA VE KUTUPLAŞTIRMA SİYASETİNE KARŞI EMEKÇİLER, EZİLENLER, SÖMÜRÜLENLER, KADINLAR EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK, BARIŞ VE DEMOKRASİDE ISRAR EDİYOR!

1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya’yı işgaliyle başlayan, insanlık tarihinin en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının, II. Dünya Savaşı’nın, başladığı gün olan 1 Eylül, Dünya Barış Günü olarak kabul edildi. Aradan 83 yıl geçti.


ÇATIŞMA VE KUTUPLAŞTIRMA SİYASETİNE KARŞI EMEKÇİLER, EZİLENLER, SÖMÜRÜLENLER, KADINLAR EŞİTLİK, ÖZGÜRLÜK, BARIŞ VE DEMOKRASİDE ISRAR EDİYOR!

Savaş dün Polonya ve tüm Avrupa’daydı, bugün başta Ukrayna olmak üzere dünyanın birçok yerinde irili ufaklı çatışmalarla devam ediyor.

Adeta adı konmamış bir 3. Dünya Savaşı yaşanıyor.

Emperyalistler arası paylaşım savaşları nedeniyle insanlık ve doğa bir kez daha büyük bir kırımla karşı karşıya…

Emperyalist ülkeler, kendi çıkarları uğruna işgallerle, saldırılarla dünyayı kana bulamaya, gerici, dikta güçlere zemin yaratmaya devam ediyorlar.

Bir kez daha insanlık değerleri yerle bir ediliyor, doğa geri dönüşü olmayan tahribatlara maruz kalıyor, gözyaşı ve acılar dinmiyor.

İşçi sınıfının, ezilenlerin büyük bedellerle elde ettiği eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye dair kazanımlar bir bir gasp ediliyor.

Sistemin yarattığı pandemiler dahi fırsata çevrilerek sosyal yaşam koşulları cehenneme çevriliyor. Kapitalistler her dönemde kar elde ederken, sermaye sözcüsü iktidar temsilcileri, halkımıza ve emekçilere “artık bolluk dönemi bitti” tehdidini savuruyor, yeni gaspların haberini veriyorlar.

Savaş politikalarının bir sonucu olarak ortaya çıkan mültecilik ve göçmenlik milliyetçiliğin, ırkçılığın yükseltilmesinin, halklarımız arasında düşmanlığın körüklenmesinin aracı haline getiriliyor.

Milyonlarca savaş mağduru insanlık dışı koşullarda hayatlarını sürdürmeye çalışırken, binlercesi göç yollarında can verirken başta Avrupa devletleri olmak üzere iktidarlar mültecilik üzerinden insanlık değerlerini pazarlıyor, ayaklar altına alıyorlar.

Ülkemizdeki tek adam rejimi de büyük bir yara olan mültecilik olayını iç ve dış politikada bir pazarlık ve tehdit aracı olarak kullanıyor.

Öte yandan ülkemizden de diğer ülkelere siyasal ve ekonomik nedenlerle mülteci akını yaşanıyor.

Adeta savaştan kaçarcasına göç yollarına düşenlere karşı sınır bölgelerinde insanlık suçları işleniyor. AKP+MHP iktidar bloğu her gün biraz daha derinleşen ekonomik kriz koşullarında iktidarı korumanın yolunu çatışma ve şiddet ortamını daha da artıran politikalarda arıyor.

İçeride ve dışarıda milliyetçi, şoven, ayrımcı, tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi siyasetin dozu her gün biraz daha arttırılıyor.

Emekçi halkımız, kendi içinde kutuplaştıran politikalara, tüm yurttaşların can ve mal güvencesini, emekçilerin onurlu çalışma hakkını ve iş güvencesini yok sayan saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor. Festival ve konser yasakları, sanatçılara yönelik tutuklamalarla bir yandan yaşam tarzımıza müdahale ediyor, bir yandan tüm topluma gözdağı veriyorlar.

Saldırılara iktidara yakın gerici odakların laiklik karşıtı söylem ve tehditleri eşlik ediyor. Siyasallaşan yargı ise iktidarın gündemini hayata geçirmesine aracılık ediyor.

Barış söylem ve talebini cezalandırırken muhalif kişi ve kurumlara yönelik ölüm tehditlerine, savaş çığırtkanlıklarına ise gözünü ve kulağını kapatarak prim veriyor.

Gözaltılar ve tutuklamalar, işten çıkarmalar, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, kadına yönelik ayrımcı politikalar ve şiddet, homofobiden beslenen şiddet ve cinayetler, Alevilere yönelik mezhepçi dayatmalar, laiklik karşıtı gerici politikalarda kaygı verici artış, çocuk istismarı, doğamızın talan edilmesi, iş cinayetleri ve daha nice insanlık onuruyla bağdaşmayan politika ve uygulamalar gündelik yaşamın parçası haline geldi. Gelinen aşamada ülkemizin en temel sorun alanlarının başında emek, barış ve demokrasi karşıtı milliyetçi, şoven, faşizan politika ve uygulamalar gelmektedir. Dolaysıyla ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barışa olan ihtiyaç tüm yakıcılığı ile her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor.

1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle; savaşlarda, çatışmalarda yitirilen milyonlarca insanın anısı önünde saygıyla eğiliyor, emekçilerin ve ezilen halkların kendi hakları için yürüttükleri mücadelenin en temel başlığının Barış olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz.

Emek Demokrasi Platformu olarak; tüm saldırılara, savaş ve kutuplaştırma, tek tip yaşam tarzı dayatmalarına karşın ısrarla ve örgütlü, kararlı bir mücadele ile dünyada, Ortadoğu coğrafyasında ve ülkemizde, barışı savunmaya devam edeceğiz. Adaletin, eşitliğin, kardeşliğin, paylaşımın, yardımlaşmanın, dayanışmanın, insanca bir yaşamın kalıcı hale getirildiği bir dünya ve ülke kuruncaya kadar barış mücadelesinden bir an olsun vazgeçmeyeceğiz.

YAŞASIN BARIŞ!

Yıllardır Türkiye’de ve Trabzon’da kutladığımız 1 Eylül Dünya Barış Gününü bu yıl da kutlamak üzere iken bu sabah karanlık odaklar tarafından yayılan; yalan haberler ve yapılan provokasyonlar nedeniyle halkımıza karşı olan toplumsal sorumluluğumuz ve sağ duyumuz göz önüne alınarak basın açıklamamızı söz konusu karanlık odakların kirli emellerini açığa çıkarma konusunu da açıklamamıza eklemek zorunda kaldık.

Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu olarak mücadelemizden asla taviz vermeyeceğimizi emek, eşitlik, özgürlük adalet ve barış mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyuna duyurmak istiyoruz.

Sahte haberlerle sahte vatanseverlik hamasetleriyle halkımızı kin düşmanlık ve nefret suçuna tahrik etmeye çalışan kimliği belirli odaklara karşı hukuki süreci başlatacağımızı da tüm Trabzon kamuoyuna duyuruyoruz.

01.09.2022 Trabzon Emek ve Demokrasi Platformu

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Günebakış Trabzon Haber