BALIKÇILAR DENİZLERDEN ÇEKİLİYOR
7 buçuk aylık zorlu maraton sona erdi. Balıkçılar umduğunu buldu mu?
Her yılın 1 Eylülünle denize açılan tekneler, 15 Nisan’da motorlarını durdurur, teknelerini limanlara,barınaklara çekerler.
Sezon açılışında ve sezon kapanışında büyük tartışmalar yaşanır. Bizim de katıldığımız tartışmaların odağında, av sezonunun uzunluğu bulunur. 1 Eylülde açılan sezonda ipince balıklar avlanırken yapılan katliam akıllardan çıkmaz. Palamut yerine 25 santimetrenin altında çingene palamudu, istavrit yerine 13 santimetrenin altındaki yavru istavritler, lüfer yerine çinakop, sarıkanat avlanırken, hamsi avına da çok erken başlanır, boy yasağı olan 9 santimetrenin çok çok altında hamsiler avlanır.
Bu yüzden sezonun en az 15 gün daha geç başlaması beklenirken, av yasağının da 15 Nisan yerine 1 Nisana çekilmesi istenir. Bu durumda 7 buçuk ay yerine 6 buçuk ay kadar av yapılmış olur ama çok daha nitelikli bir av sezonu yaşanır. Zaten balıkçılar 15 Nisandan çok önce teknelerini limanlara çekmiş oluyor. Sadece Tarım Bakanlığının bu tarihleri resmileştirmesine kalıyor iş. Ancak önceki sene av sezonunun açılışı Kurban Bayramına denk gelmişti de balıkçılar ava çıkmadığı halde bakanlık bunu bir genelgeyle düzenleyememişti. Oysa yapacakları iş, bir duyuru yayınlayarak, sezon açılışını birkaç gün öteleyeceklerdi; bunu yapamadılar. Oralarda işler o kadar zor demek ki. Tıpkı, boy sınırlamasının altında avlanan balıkların en çok yüzde 15’ine kadar izin verildiği halde, bakanlık yetkililerinin denetimlerini doğru yapmamasından dolayı yavru balıkların avlanmasına göz yummaları gibi…
Sezon bitiminin öne çekilmesinin önemli nedenlerinden biri de lüferdir.
Lüferler, yaz başında yumurtalarını Karadeniz’e bırakır. Bir dişi lüfer bir kerede 60-80 bin yumurta döker. Döker dökmesine de, av sezonu 15 Nisanlara kadar devam ettiği için yumurtlamaya fırsat bulamaz çoğu zaman. Böyle olunca da çinakop, sarıkanat gibi daha küçükleri takılır ağlara ve gelir sofralara.
Oysa her balığın bir kez yavrulamaya hakkı vardır. Ne yazık ki, av baskısı buna izin vermemektedir.
3 tarafı denizlerle çevrili olan ve 8 bin 400 kilometre kıyısı, 24 milyon hektar deniz alanı bulunan bir ülkede, hala bir Balıkçılık Bakanlığının bulunmaması, en iyi ifadeyle ayıptır ayıp.
Hala Norveç’ten uskumru balığı ithal eden bir ülke isek, bunda yanlış politikaların tesiri vardır ve öncelikle bunların düzeltilmesi ve hızla çözüme kavuşturulması gerekmektedir.