Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş İzmir’de partililere hitap etti.
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizden, ancak Milli Ekonomi Modeli’nde tarif edilen kendi öz kaynaklarına dönmesiyle çıkabileceğini ifade eden BTP lideri madenlere dikkat çekti.
Türkiye’de tüm yetkililerin yıllarca “Bizde maden, petrol yok” deyip durduğunu ifade eden Hüseyin Baş, sadece altın madeninden örnek verdi ve Bağımsız Türkiye Partisi’nin 2001 yılında parti programına, “Günümüzde dünyada 43 bin ton altın rezervi bulunmaktadır 20 bin ton rezerv ile Güney Afrika birinci, 6 bin 500 ton ile Türkiye ikinci sıradadır. Yapılan hesaplamalara göre Türkiye’nin altın rezervi asgari değeri 400 milyar dolardır. “ diye yazdığını hatırlattı.
“Banka yapınca oluyor, devlet yapınca olmuyor”
Bu sözlerinin ardından “Sağda solda para aramanıza gerek yok kardeşim. Bu ülkenin her şeyi var” diyen BTP lideri konuşmasında, “Peki Bu altınlar nasıl kullanılmış?” sorusunu da sordu ve şu cevabı verdi; “İlk defa İzmir Ovacık’ta, bu şehirde 2001 yılında ilk defa bir şirkete altın işletme ruhsatı verilmiş. Hangi şirket? Koza! Kimindi bu şirket? İşte biz Atatürk’ün izindeyiz diyoruz ya; Atatürk’ün madencilik alanında kurduğu ilk kurum 1933 yılında Petrol Arama ve İşletme Dairesiyle Altın Arama ve İşletme İdaresi. Bunu kuran Atatürk, bunu 2001 yılında parti programını alan Haydar Hoca, bunu Fetöcülerle ile yabancılarla bölüşen de mevcut hükümet. İşte bizim kaynak olarak sağdan soldan hiçbir şeye ihtiyacımız yok. Bizim ihtiyacımız olan şey kendi öz kaynaklarımız. Kardeşim şu dünyanın gerekliliklerini yerine getirerek dünyaya lider olabilecek Türkiye’yi inşa edelim, bunu yapabiliriz. Ben, ‘Bunu yapacağım diyorum, asgari ücreti 10 bin lira yapacağım, esnaf ne veriyorsa aynısını verecek üstünü devlet olarak ben vereceğim’ diyorum ama adam, ‘O kadar para veremezsin, devletin parası yok’ diyor. Kardeşim, banka 1 lira mevduatına 20 lira kredi dağıtıyor. Bankanın böyle bir parası yok. Sen arkadaşınla arandaki güvenden ötürü gidiyorsun bir kağıda imza atıyorsun; bunun adına bugün kambiyo senedi diyoruz hukukta, çek ve senet. Kağıda imza atıyorsun 50 bin lira, 100 bin lira 500 bin lira, 1 milyon lira para eder hale geliyor. Bunu ben yapıyorum, bunu banka yapıyor ama devlet yapamıyor, böyle bir mantık olabilir mi. Dünyada bunu ilk defa söyleyen Haydar Hoca’dır 2005 yılındaki Milli Ekonomi Modeli Kongresi’nde.”
Yoksulluk sınırını 10 bin liranın üstünde açıklayan sendikalara asgari ücret tepkisi
1 Ocak’tan itibaren geçerli olacak yeni asgari ücreti belirleme çalışmalarına da değinen Hüseyin Baş, yoksulluk sınırını 10 bin liranın üstünde açıklayıp 3-4 bin lira arasında asgari ücret talep eden sendikalara tepki gösterdi.
BTP lideri, “Bazı sendikaların ve muhalefet partilerinin açıklamalarını görünce hayrete düşüyorum. 3 bin lira mı, 4 bin lira mı? Ama yoksulluk sınırını açıklamaya sıra gelince orada 10 bin lirayı rahat rahat yapıştırıyorsun. Bu ülkede bir insanın yoksul olmaması için eline geçmesi gereken paranın en az 10 bin lira olması gerektiğini ilan ediyorsun ama bunu vatandaşa verelim demeye dilin varmıyor. Niye? Çünkü böyle bir felsefeleri yok. Sorun burada. İşte bizim temel farkımız burada. Biz bu bakış açısına sahibiz.” dedi.
“Kanal İstanbul’da 105 milyar liraya nereye gidecek?”
Partisinin İzmir il kongresinde Kanal İstanbul tartışmalarına da değinen BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, Ulaştırma Bakanı’nın dolardaki son yükselişten sonra da projenin 15 milyar dolar olarak açıklanan ihale bedelinde bir değişiklik olmadığı yönündeki açıklamalarını eleştirdi.
Baş, “Şimdi kardeşim dolar 7 lirayken sen oraya maliyet biçtin ve 15 milyar dolar dedin. Kaç TL yapıyor 105 milyar lira. Dolar odu 14 lira ve sen diyorsun ki, ‘Burası yine 15 milyar dolar’ Kaç lira? 210 milyar Türk Lirası. Şimdi soru, aradaki 105 milyar lira nereye gidecek? Ben Kanal İstanbul’a komple karşı bir vatandaşım ama engel olamadık, durdurmadık diyelim. Aradaki 105 milyar lira nereye gitti? Ben bunu açıklarım ama o zaman da aklıma şu soru geliyor, sen dolarla mı maaş alıyorsun? Bu kanal benim toprağımda, buradaki işçi benim işçim, bunun üstünden geçecekler benim vatandaşım niye hala 15 milyar dolar? Döviz iki kat yükseldi de bu niye 7.5 milyar dolara düşmedi? Çok basit bir soru değil mi? İşte bu sorunun cevabı şu; onlar açıklayamazlar bu durumu… Bizim her şeyimiz dövize bağlı. Bunun en büyük ispatı da Kanal İstanbul inşaatı. Sen Türkiye’de, ‘Faiz sebep enflasyon sonuç’ diyorsun. Dövizi hiç ağzına olamıyorsun, bir de ‘ekonomistim’ diyorsun, bir de kitabını yazmışsın… Peki o kitapta dövizin bizim ekonomimiz üzerindeki etkisi yazmıyor mu? Ülkemizde her şey dövize bağlı. Sen kalkmışsın bana diyorsun ki, ‘ben büyüme kaydedeceğim’ Sen her büyüdüğünde bu milleti daha da borçlandıracaksın. Dolayısıyla Kanal İstanbul üzerinden verdiğimiz örnekten anlamamız gereken şu; bu milleti kandırıyorlar. Bakın iplikleri pazara çıkarıyorum ben her konuşmamda. Burada da pazara çıkarıyoruz. Adamlar göz göre göre sizi uyutuyorlar. Buna müsaade etmeyeceğiz.” dedi.
Atatürk bütün hizmetini Müslüman Türk Milleti için yapmıştır
Konuşmasında bazı kesimlerin İzmir için söylediği “Gavur İzmir” şeklindeki çirkin yakıştırmaya da değinen Hüseyin Baş, “Neymiş gavur İzmir! Niye? Niye biliyor musunuz, Keşke Yunan Galip gelseydi diyenler boşa çıktı ya, o Yunan’a burayı bırakmadınız ya, onlara göre gavur oluyorsunuz. İşte bu İzmir Atatürkçüdür. Bütün sorun, bütün çekememezlik buradan kaynaklanıyor. Ama burada şunu hiçbir zaman unutmayacağız; Cumhuriyetin ilk yıllarında Cumhuriyet’e karşı ayaklanan bazı gruplar olmuştur. Bu gruplar iki maske altında saklanan ajan gruplarıdır. Birisi milliyetçilik grubu adı altında, diğeri din adı altında maskelenmiş ajanlardır. Bugün karşılaştığınız ne kadar Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı varsa aynı maskenin altındaki ajanlardır. Bunu sakın unutmayın ve bunlara bir şey anlatmanıza gerek yok, çünkü o bir faaliyet halindedir. Velev ki Atatürk bunların dediği gibi inançsız bir insan haşa, hepimizden Müslüman da, velev ki öyle olsun. Bu kadar Müslüman adam için savaşır mıydı? Savaşmazdı. Hadi boşluğuna geldi savaştı, bu Cumhuriyetin egemenliğini, ‘milletindir’ diyerek bu kadar Müslümana bırakır mıydı? Hadi o da boşluğuna geldi, Anadolu’da yaşayan 500 bin Rum, Ermeni vs. Hristiyanı Avrupa’da ve farklı coğrafyalarda yaşayan 1 milyon 200 bin Türk ile nüfus mübadelesi adı altında değiştirir miydi? Onları yollayıp Müslümanları getirir miydi? Bu kadarını da yanlışlıkla yapmaz herhalde! Demek ki ne var burada; Atatürk bütün hizmetini, çalışmasını Müslüman Türk milleti için yapmıştır Babamın dediği gibi bunu kabul etmeyen haindir ve cahildir, başka hiçbir şey değildir.” şeklinde konuştu.