ARAKLI MÜFTÜLÜĞÜNDEN BİR İYİLİK HİKAYESİ
Yüce Rabbimiz buyuruyor ki “Her nefis ölümü tadacaktır. Ecirleriniz ancak kıyamet günü tamamlanacak; o vakit kim ateşten uzaklaştırılır da cennete konulursa, işte o murada ermiştir. Yoksa dünya hayatı aldatıcı bir metadan başka bir şey değildir.(Al-i İmran 2/185)
Aslında insan ölüme doğmaktadır. Bununla beraber ölümün nerede ve nasıl geleceğini de insan bilmemektedir. Ölümün genç yaşta, gurbette ya da feci olaylar neticesinde meydana gelmesi çevresindekiler üzerinde derin üzüntüler meydana getirmektedir. İşte bizim hikayemizde böyle acı ve gerçek bir olay neticesinde meydana gelmiştir.
Ağrı ili Eleşkirt ilçesi Goncalı Köyü Mezarlık Mahallesi Camiinde İmam-Hatip olarak görev yapmakta iken, 05.03.2018 tarihinde Müftülüğümüze bağlı Kestanelik Mahallesi’nde İmam Hatip olarak göreve başlayan evli ve iki çocuk babası Ramazan OKÇU hocamız, çevresinde sakinliği , dürüstlüğü ve görevine bağlılığıyla tanınan bir din gönüllüsüydü. Eylülün 18’i bir son bahar günüydü. 15 gündür memlekette olan hanımı ve çocukları o gün dönmüşlerdi. Hasret ve özlemle yollarını gözlediği eşini ve çocuklarını son görüşü olacağını nereden bilebilirdi? Onları ilçe merkezinde karşılamış ve birbirlerine kavuşmuş olmanın mutluluğuyla hep beraber evlerine dönmüşlerdi. Yine bir ikindi vaktiydi… göreve gitmesi gerekiyordu. Ancak kendini iyi hissetmediğinden göreve gidememişti, Mesai arkadaşı Hasan MAHMUTOĞLU namazı kıldırırken telefonu acı acı çalmaya başladı. Arayan Ramazan hocanın hanımıydı. Ters giden bir şeyler vardı. Çünkü namaz vaktinde bir hocanın aranmayacağını en iyi o bilirdi. Hasan hoca namazı bitirerek kendisine geri dönünce Ramazan Hocanın fenalaştığını ve ambulans çağırdıklarını, kendisinin de acilen gelmesi gerektiğini söyledi. Hasan hoca apar topar gidince ramazan hocayı ambulansa bindirerek en yakın devlet Hastanesine ulaştırmanın mücadelesini vermeye başladı. Hocamız henüz kendindeydi. Eşine ;sen çocuklarla beraber kal! Korkmayın! Benim bir şeyim yok ben hastaneye gidip geleceğim” dedi .Nereden bilecekti onları son görüşü olduğunu? kısa zamanda hastaneye yetiştirilen hocamız kalp krizi sonucu hayatını kaybetmişti . Umutla bir haber bekleyen eşine acı haberi kimse veremiyordu .kendisine ancak hocanın durumunun iyi olmadığını ve hastaneye gelmesi gerektiğini söyleyebilmişlerdi. Ancak acı haber tez duyulurdu ve yine öyle olmuştu , kısa zamanda haberi duyan cemaati ve meslektaşları hastane önüne doluşmuş içeriden gelecek iyi bir haberi bekliyorlardı. Dua etmekten başka kimsenin elinden bir şey gelmiyordu. Ama ölüm hayat kadar gerçekti. herkesi bir hüzün kaplamış buğulu gözlerle birbirine bakıyorlardı .çocukları her şeyden habersiz arabada uyurken eşi bir umutla ölmediğini ona söyleyecek birilerini bulmak için sağa sola koşturuyordu. Herkes sus pus olmuş kimse konuşmuyordu. Ama acı gerçeği birisini söylemesi gerekiyordu. Mesai arkadaşı Hasan Hoca; kelimler boğazında düğümlenerek kısık bir sesle hocamızı kaybettiğimizi , duadan başka yapacak hiçbir şeyin olmadığını kendisine anlatmaya çalışıyordu. neticede bu hüzünlü gecenin sabahında yakınları gelerek hastaneden merhumun cenazesini teslim almış ve
memleketlerine doğru yola çıkmışlardı. Geride kalan mesai arkadaşlarından bir grubu meslektaşlarına karşı son görevlerini yapmak üzere aile ile beraber Ardahan’a giderek tekvin ve defin işlemlerini tamamlarken, yapılması gerekenlerin bu kadarla sınırlı olmayacağının bilinci içerisindeydiler ve bu kadarla sınırlı kalmadı da. İlçe Müftüsü Abdulkerim TOHUMCU başkanlığından hemen bir komisyon oluşturularak geride kalan eşi ve iki çocuğunu bir nebze olsun acısını hafifletmek için başlarını sokabilecek sıcak bir yuva temin etmek için işe koyuldular. Önce ilçede görev yapan din gönüllüleri kendi arasında ve çevresinde daha sonra da ülkemizdeki diğer il ve ilçelere yayarak geniş kapsamlı bir yardım kampanyası başlattılar. 4 ay gibi kısa bir sürede ciddi bir yardım miktarına ulaşılmış, gidecek yeri olmadığından ablasının yanına sığınan merhumun eşi ve çocuklarına İstanbul İli Sancaktepe ilçesinden bir daire almaya karar verilmişti. Zaman kaybetmeden harekete geçen ilçe müftüsü ve komisyon üyeleri bizzat İstanbul’a giderek merhumun eşi ve çocuklarına daha önceden belirlenmiş olan 210,000,00 (iki yüz on bin tl) değerindeki daireyi satın alarak oraya yerleşmelerini sağladı. Artık yüzler gülüyordu. Gönüller huzurlu idi. Ölen geri gelmezdi belki ama geride bıraktığı emanetlerine güven ve huzur içerisinde baba sıcaklığından yoksun olsa da, sıcacık bir yuvaya kavuşturulmuş olması herkesi mutlu etmişti.
İlçe Müftüsü Abdulkerim TOHUMCU yapmış olduğu açıklamada “Bu kampanya boyunca acımızı yüreğinde hisseden, bizlere maddi manevi destek veren başta ilçemizde görev yapan tüm personelimize, ilçemiz halkına, Türkiye genelinden kampanyaya katılan il ve ilçe müftülüklerine çok teşekkür ediyorum. Mutluluklar paylaştıkça çoğaldığı gibi acı ve kederlerin de yine paylaştıkça hafifleyeceğini tekrar vurgulamak istiyorum.