Reklam

Reklam
Reklam
Haberim Hamsi | Trabzon Haber

Emekli Mülkiye Başmüfettişi ve Eski Yomra kaymakamı Muhlis Recep Gür Deprem’i Gündemine Aldı

Emekli Mülkiye baş müfettişi eski Trabzon Yomra kaymakamımız Sayın Recep Muhlis Gür depremle ilgili son derece önemli bir yazı kaleme aldı.


Emekli Mülkiye Başmüfettişi ve Eski Yomra  kaymakamı Muhlis Recep Gür  Deprem'i Gündemine Aldı

Emekli mülkiye müfettişi ve eski Yomra kaymakamımız Sayın Muhlis Recep Gür ve Beyefendi’nin yazısı şöyle:

BEN YAZAYIM
KAYBEDİLEN BUNCA CANIMIZIN SORUMLULARINI SİZ BULUN
 
Kahramanmaraş başta olmak üzere 10 vilayetimizin yerle bir olmasına ve 40 binden fazla insanımızın canına, 100 binden fazla insanımızın yaralanmasına sebep olan,
Benzer büyüklükte depremler yaşayan Japonya gibi ülkelerde yok denecek kadar can ve mal kaybıyla sonuçlanan,
Bu felaketin sorumluları kim;

Kökleşmiş ve faydalı hizmetleri bulunan;
İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğünü,
Bayındırlık Ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğünü ve
Başbakanlık Afet Ve Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğünü,
Kaldırıp da bu 3 kurumun yerine; 
2009 tarihinde, İçişleri Bakanlığı’na Bağlı Afet Ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığını kısaca AFAD’ı 
Kuranlar değilse kim?

 1960 tarihinden beri üniformaları ve ciddi tutumlarıyla aynen askerler gibi emir-komuta altında askeri bir disiplinle hizmet veren, Arama-Kurtarma ekipleri yetiştiren köklü okul Sivil Savunma Koleji’ni kapatıp da, 
Bunun yerine; 
2009 senesinde “Afet Ve Acil Durum Eğitim Merkezi” adı altında, yarım yamalak eğitim veren bir merkezi,
Açanlar değilse kim?

Deprem gibi olağanüstü durumlarda birçok faydaları olduğu bilinen,
Kamu kurum ve kuruluşlarında yıllardan beri hizmet veren, 
Savunma Sekreterliği ve Savunma Uzmanlığı birimlerini tamamen,
Kaldıranlar değilse kim?
 
Yerleşmiş ve kökleşmiş İl Sivil Savunma Müdürlüklerini kapatıp da,
Yerine İl Özel İdaresi bünyesinde İl Afet Ve Acil Durum Müdürlüklerini,
Kuranlar değilse kim?

Türkiye’de 1997 yılından itibaren uygulanan ve polisin, jandarmanın yeterli olmadığı durumlarda toplumsal olaylara askerin müdahalesine dönük bir düzenleme olan “Emniyet-Asayiş-Yardımlaşma” ifadelerinin kısaltılmışı EMASYA protokolünü, 
Sırf “Askeri vesayet oluyor” gibi lüzumsuz gerekçelerle, 
2010 tarihinde kaldırıp da askerin deprem bölgelerine sevkini 2 gün,
Geciktirenler değilse kim?

“Afet risklerine hazırlık ve imar barışının sağlanması” gibi cilalı maddelerle,
Türkiye’de sadece ilk altı aylık dönemde 835 bin adet olan ve sonrasında milyonu geçen yıkım kararları bulunan riskli yapıyı tespit edip de, 
 Bunları adeta kitabına uydururcasına hiç dokunmadan kanuni hale getirerek,
Üstelik,
İşlenmiş olan suçu vatandaşın üstüne yıkmak ve eğer bina daha sonra herhangi bir sebeple yıkılırsa sorumlusu biz olmayalım da vatandaşın kendisi olsun düşüncesiyle, dünyada hiçbir örneği bulunmayacak şekilde,
Suçları önlemekle görevli olan devlet, bizatihi kendisi başlı başına bir suç olan, 
“Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır.” Ucube maddesini kanuna, 
Koyanlar değilse kim? 
 
İmar affını uyguluyoruz diye 2017-2018 arasında tam 1 sene boyunca, hükümetin tarifsiz müsamahası ile bütün Türkiye’nin gözleri önünde, şehir merkezleri başta olmak üzere, dağlara, ovalara, yaylalara, hatta derelere, başka bir örneği ne Afrika’da ne Hindistan’da görülmeyecek şekilde, şu ileri çağda, 3 milyondan fazla kaçak bina yapılmasına, 
Göz yumanlar değilse kim?

        Bu kadar çok ilde böyle büyük bir deprem olmuşken derhal ilan edilmesi gereken OHAL’i 40 saat sonra ilan eden,
        Zarar gören il sayısının çokluğunu düşünüp de derhal bir koordinatör OHAL valisi tayin etmeyen, 
 Edemeyenler değilse kim?

Eşi benzeri görülmedik bir koordinasyonsuzluk ve yönetim zafiyeti ile;
Acil müdahale gerektiren yerlere gerekli iş makinalarını ve arama kurtarma ekiplerini günler sonra ulaştırabilen, hatta bazı yerlere hiç ulaştıramayan,
Hele anında gitmesi gereken çadır, tuvalet, yiyecek içecek gibi yardımları günler sonra ulaştırıp da bu karlı soğuk günlerde kendi insanını perişan eden,
Yurt dışından gelen ekipleri saatlerce havaalanlarında bekleten, 
Böylece can kayıplarının artmasına sebep olan, 
AFAD üst yönetimi değil de kim?

Deprem bölgesine yardıma ilk koşacak kurumun başı ve afetle ilgilenmesi gereken bir numaralı devlet görevlisi iken,
10 vilayette ve yüzlerce ilçe ve köylerde 200 binden fazla insan enkaz altında canhıraş çığlıklarla yardım beklerken,
Hatta öyle ki, TBMM’nin iktidar partisi mensubu faal ve eski milletvekilleri dahi Adıyaman’da, Kahramanmaraş’ta toprak altında can çekişirken, kurtarılmayı beklerken, 
Basın toplantısı ile vakit geçirmemesi gerekirken sırf Cumhurbaşkanına karşı görevini yapıyor görüntüsü vermek için,
Depremden hemen bir sonraki günde istatistiki bilgi toplamakla ve basın açıklamasıyla meşgul olan,
Normal zamanlarda ise ihale kovalamakla vakit harcayan,
Bizzat AFAD Başkanı değilse kim?

İşin muhtevasının ve âdetin icabının öyle olması ve siyasi makamda bulunmasının gerektirmesi sebebiyle,
İçişleri Bakanı olarak kamuoyunu bilgilendirme amaçlı basın açıklamasını bizzat kendisi yapması gerekirken emrindeki memura bırakarak, böyle acil bir anda AFAD başkanını meşgul eden,
Afet ve acil yardım gibi insan canını ilgilendiren önemli ve hassas görevlere, bilgisiz, tecrübesiz, beceriksiz ve liyakat yoksunu kimseleri, 
Getiren değilse kim?

Sivil savunma hizmetleri, arama ve kurtarma, afet yönetimi, kriz yönetimi, müdahale planları ve tatbikatlar, olağanüstü hal, 24 saat çalışma esası, afet öncesi sivil araç-gereç hazırlığı, ilk yardım,

Gibi daha birçok bilgi ve hazırlığı gerektiren konular varken ve bunlar ancak yıllarca çalışıldıktan sonra elde edilecek bilgi ve tecrübe birikimi isteyen işler olduğu bilinirken,
İnsanımızın mal ve can emniyetini ilgilendiren Afetlere Müdahale Genel Müdürlüğü gibi önemli bir makama, Türk halkıyla alay edercesine,
Meslekten yetişmiş elemanı çalıştırmayıp da İlahiyatçı olan ve Türkiye Diyanet Vakfından naklen geçtiği bilinen şahsı, 
Üstelik bu makama bir ay önce,
Getirenler değilse kim?

 Deprem riski olan fay hatları üzerine, ince kolonlu, çürük, çarık malzemelerle yapılan binaları görüp de,
Rüşvet, iltimas, adam kayırma gibi sebeplerle bunlara göz yuman, yeterli denetimi yapmayan, 
Belediye başkanı ve ruhsatta imzası bulunan diğer görevliler,
Değilse kim?

Hiç gereği yokken kamu bürokratik sistemine de aykırı bir uygulama iken 2000 senesinde uygulamaya geçirilen, bugüne kadar faydasından çok birçok mahzurları görülen ve kesinlikle kaldırılması gereken,
  Özel yapı denetim faaliyeti yapan ve denetim faaliyetlerinin çoğunlukla, “bozacının şahidi şıracı” misali inşaat müteahhitlerinin lehine olduğu bilinen,
Parayı veren müteahhidin rahatlıkla usulsüzlüğünü geçirebildiği,
Bütün bu insanların altında can verdiği çürük çarık binalara izin vererek altına imzalarını atan özel yapı denetim şirketleri,
Değilse kim?

Sırf gözleri dönmüş bir para hırsıyla, 
Demirden, çimentodan çalarak, çürük binaları yapıp depreme dayanıklı diye satarak, zavallı insanlara mezar imal eden, hırsız ve sahtekâr müteahhitler,
Değilse kim?

Yine soruyorum;
Bütün bunlar tek adam rejiminin yanlışlığını kör gözlere gösteren deliller,
Değilse nedir?

Ülkemizin yaşadığı böyle büyük bir felaketin idarî ve adlî sonuçları olmalıdır.
Bu kadar çok insanın ölümüne, yaralanmasına ve ayrıca mal kaybına sebebiyet veren, zerre kadar şerefi, gururu ve vicdanı olan Devlet görevlileri derhal istifa etmelidir, hatta hesap vermelidirler. 
Son olarak, diğer sivil toplum kuruluşları ile birlikte, uykusuz ve yarı aç-yarı tok bir şekilde çalışarak, göğüs kabartıcı cansiperane işler başaran, AFAD’da görevli ekip elemanlarına ve yerli ve yabancı diğer fedakâr insanlara sonsuz teşekkür borcumuzun olduğunu ifade etmek isterim.          

17 Şubat 2023     
                                                                    Recep Muhlis Gür
Emekli Mülkiye Başmüfettişi

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Günebakış Trabzon Haber