Bu kadar büyük bir felaketin altından kalkılması, devlet-milet işbirliği ile olacak iştir.

Depremde yaşanan binlerce acı hayat hikayelerine hiç giremeyeceğim zira, zaten bu konu an itibariyle canlı olarak uzun bir süre daha sahada yaşanmaya devam edecek.

Benim çağrım doğrudan hükümete olacaktır.

Amacım, tüm samimiyetimle vatanımız ve milletimizin eskisinden çok daha sağlam ve kalıcı olarak ayağa kaldırılması için çok etkili olacağını bildiğim çözüme dair aktarımları iletmektir.

Hükümete çağrım şudur:

Mevcut 2023 yılı bütçesi ile bu felaketin altından kalkmak asla mümkün değildir.

Mevcut uygulanmakta olan ekonomi sistemle, yeniden bir Türkiye inşa etmek katiyen mümkün değildir.

Bu büyüklükteki bir afetin yaralarını sarmak için, milletten yeni vergiler toplama yöntemine başvurmak, büyük bir sosyal faciayı da beraberinde getireceği için, bu yöntem de işe yaramayacak ve ayrıca ekstra sakıncaları doğuracaktır.

Bu kadar kapsamlı bir yapılanmaya gidilebilmesi için borç alma yöntemine başvurulması, başka bir faciaya davetiye çıkarmak olacaktır.

Olması gereken:

1- 10 ili kapsayan facianın, ister birinci ister ikinci veya ister üçüncü derecede mağdurları olsun, bunların tamamının nerelere borcu varsa, bu borçların tamamının devlet tarafından silinmesi veya ödenmesi şarttır.

2- Hayatta kalanların tamamı ve evine giremeyecek derecede olanlar da dahil, tüm vatandaşlarımıza, bizzat devlet tarafından yeni ve depreme dayanıklı evler yapılıp, ücretsiz olarak teslim edilmelidir.

3- Hayatta kalan ve çalışabilecek olanların tamamına, devlet garantisinde iş verilmelidir.

4- Hiçbir vatandaşımızdan, yeni evlerine taşınıncaya ve belli bir gelir düzeyine ulaşıncaya kadar, elektrik, doğalgaz ve su faturaları ödetilmemelidir.

5- Bu bölgelere büyük fedakârlıklar yaparak destek sunan, emekli, memur ve işçilere birer maaş ikramiye ödenmelidir.

6- Evlerine ücretsiz kavuşturulması gereken tüm depremzede hanelere, 500 bin TL nakit para aynı anda verilmelidir.

Peki, bu nasıl olacak:

Bu büyüklükteki depremin altından kalkabilmek, hâlihazırda uygulanan ekonomik sistemle asla mümkün olamayacağına göre; bu sistem terk edilmeli.

Yeni bir sistem acilen devreye girmeli.

Bu yeni sistemin adı, Prof. Dr. Haydar Baş‘ın, 10 Uluslararası “MEM” kongresiyle bütün dünyaya deklare ettiği, Milli Ekonomi Modeli tezidir.

Bu tezin uygulanmasıyla, çok kısa bir sürede ve sıfır maliyetli olacak şekilde, yeni bir ülke inşa edilebilir.

Devlet, bu sistemi hayata geçirirken, tamamen bilimsel matematiğine uygun olarak ve senyoraj gelirini de devreye koymak suretiyle, tüm Türkiye’yi şantiyeye çevirebilir.

Tek bir kuruş borçlanmadan.

Tek bir kuruş vergi toplama gereği duymadan.

Ayrıca bu yöntemle oluşacak kalkınma hamlesiyle hem yaralar çok kısa sürede sarılır, hem bu sayede tüm Türkiye yeni bir sisteme de geçmiş olur.

Sayın Cumhurbaşkanımızın bu samimi çağrıya kulak vereceğini umuyorum.

Ben bir Türk vatandaşı olarak, çok iyi bildiğim bir konuyu gündeme getiriyorum.

Bu konu veya çağrımın, asla siyasetle vs. ilgi ve alakası yoktur.

Bunu bu şekilde telakki edecek bir insanın varlığına da inanmıyorum.

Her şey,  Sayın Erdoğan’ın bu sistemi ele alıp almamasında.

Alınırsa herkesin mutlu, huzurlu ve refah içinde yaşayacağı bir ülke oluruz.

Alınmazsa, tarihe not düşüyoruz demekle yetiniriz.

Bunun için Sayın Erdoğan’ın yapacağı tek bir hamle var.

BTP lideri Hüseyin Baş‘a, “Alo” demek.