Trabzonumuzda, bugün sahip olduğumuz bu ilim ve bilim mirasımıza aykırı pek çok söylem ve eylemle karşılamaktayız. Medeniyet ve cumhuriyet karakterimize tamamen zıt düşünce, söylem ve eylemler elbette ki ülkemizin uzun bir süredir maruz kaldığı iktidar yönlendirmeleri sonucu;
sistematik kültürel yozlaşma,
eğitim, öğretim içeriklerinin genç beyinleri kendilerinden farklı düşünmelerine izin vermeyecek şekilde zihin yıkamak amacıyla gerçeklerden ve bilimden uzak ve yanlış hazırlanması,
eğitim-öğretim işgörenlerinin, “muassır medeniyetler” seviyesine ulaştırılmak için kurulan, kadını, erkeği, genci, yaşlısı, dini, mezhebi, kökeni ne olursa olsun adilce ve ilerici bir yönetimle yönetilmesi için var olacak Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza dek yaşaması için gereken çağdaş, laik ve bilimsel eğitimin gereklerini sindirmemiş olmasından
kaynaklanmaktadır.
Cumhuriyetimizin emanet edildiği yeni nesilleri yetiştirecek öğretmenlerin yetişmesine, ülkemizin ilk kurulduğu zamanlarda çok büyük önem verilmiş, Cumhuriyet devrimlerinin yaşaması ve nesilden nesile ulaşması için, yetişecek öğretmenlerin dünya ve cumhuriyet değerlerine sahip, kendi alanında tam donanımlı, yaşam becerilerini doğru öğretebilen, sürekli okuyan ve sorgulayan, kendini her gün yetiştiren ve geliştiren, ufku açık, bilimsel düşünceyi kendine ilke edinmiş olması gerekir.
Gelin görün ki, günümüzde olduğumuz noktada öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının karşı karşıya kaldığı gerçekler ve sorunlar aslında az önce bahsettiğimiz öğretmen özelliklerinden uzaklamasından ileri gelmektedir. Yıllardır süregelen öğretmen ataması ve öğretmen maaşı sorunları, öğretmenlerin mesleki ve özlük haklarına yönelik ihlalleri, şimdi de mezun olduğu anda zaten uzman olan öğretmenlere dayatılan kariyer basamakları ile öğretmenlik meslek onurunu ayaklar altına alacak öğretmenlik meslek sözde kanunu ancak ve ancak ilerici düşünen ve hakları için mücadele eden, ufku açık öğretmenlerin dinmez çabasıyla çözüm bulacaktır.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş hedefi olan ilerici, çağdaş, bilim, kültür, sanat, ekonomi alanlarında güçlü bir ülke olma yolunda Cumhuriyet kazanım ve ilkelerini hâlâ daha özümseyememiş, 21.yüzyıl Türkiye’sinde yaşamamıza rağmen kafası hâlâ Avrupa’daki Ortaçağ karanlığı içinde kalmış, hâlâ daha kadınları erkeklerden aşağı bir konumda görüp hatta bunu dile getirmekten çekinmeyen, öğretmenlik özelliklerinden çok uzak, düşünce ve eylem noktasında mesleğinin üstün özelliklerinin hiçbirini taşımayan öğretmen bir sosyal medya kullanıcısı kendi hesabından yaptığı bir paylaşımda erkeklerin kadınlar yüzünden sokağa çıkamadıklarını söylemiş.
Soru 1 : Erkekler neden kadınlar yüzünden dışarı çıkamasın? Sizi tutan mı var, buyurun çıkın!
Soru 2: Kadınlar size ne yapıyor?
Soru 3 : Kadınlara karşı kendinizi savunmasız mı hissediyorsunuz? Öyleyse neden?
Soru 4: Kişilerin zaaflarının bedelini neden diğer kadınlar ödesin?
Soru 5: Kişilerin zaafları üzerinden hedef aldığınız aslında cumhuriyet midir?!
Trabzon’da bir okulda öğretmenlik yapan bir kişi, şair Mehmet Akif Ersoy’dan kendi çağ dışı düşüncelerini desteklemek için alıntı yapmış ve cumhuriyet kazanımlarını, laik ve toplumda kadının önemini vurgulayan çağdaş sistemi temelsiz, tabansız ve gerçeklik taşımayan cümlelerle eleştirir bir kapı açmıştır. Ama alıntı yaptığı şair Mehmet Akif Ersoy, özlediği, idealize ettiği aydın din adamları üzerinden, kadını bir eşya gibi gören ve onun kadınlık haysiyetini düşünmeyen erkekleri tenkit eder.
Türkiye’de aile çağdaş hukuk anlayışına uygun olarak medenî kanun esaslarına göre kurulmuştur. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması, toplumsal uzlaşmanın en önemli şartlarından birisidir. Ailenin toplumdaki yerini ve önemini Atatürk şu sözü ile açıklar: “Medeniyetin esası, ilerlemenin ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Bu hayatta yozlaşma, muhakkak sosyal, ekonomik ve siyasî bozulmaya sebep olur. Türk kadını dünyanın en aydın, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır.” Atatürk “Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve bilgiyi kazanmasıdır.” sözü ile toplum hayatında kadının önemini belirtmiştir. Böylece, Türk kadını, modern Türk toplumunda lâyık olduğu yeri tam olarak aldı.
Ve öğretmen adını taşıyan her birey, üzerinde özgürce yaşadığı bu ülkenin, kendi mesleğini kendi seçme özgürlüğünün, öğretmen olabilme ve kitlelere hitap edebilme mevkisini veren cumhuriyetin kıymetini iyi bilmeli, cumhuriyet kazanımlarını özümsemeli, yüksek karakter sahibi olmak için ise önce kendisini terbiye etmelidir.
Tamer Özlü
Eğitim İş Trabzon Şube Başkanı