Devrim AKTÜRK
Erzurum’da yaşayan, “5ir” mahlasıyla tanınan, Erzurumlu genç müzisyen olan ve sunduğu “Yeniden” isimli müziğiyle beraber gönüllerde taht kuran Sinan Beşiroğlu şimdiden takdirleri topladı. Gazetemiz, genç müzisyenle özel bir röportaj gerçekleştirerek, siz değerli okurlarına sunuyor.
İşte, Sinan Beşiroğlu ile yaptığımız röportajda dikkat çeken başlıklar.
“MÜZİĞİME DEVAM ETMEK İÇİN OKULU BIRAKTIM”
Devrim AKTÜRK: Merhaba. Öncelikle bize biraz kendinden bahseder misin?
Sinan BEŞİROĞLU: Merhaba. “5ir” mahlasıyla rap müzik icra ediyorum. Erzurum doğumlu, beş kardeşli bir ailenin en büyüğüyüm. 22 yaşındayım ve 10 yaşımdan beri amatör ve kendi imkanlarım dahilinde müzikle uğraşıyorum. Bunun haricinde prodüktörlük, beste ve klip editörlüğüyle de uğraşmaktayım. İlahiyat fakültesi hazırlık sınıfındayken, müziğime devam etmek için okulu bıraktım ve şimdi buradayım.
“MÜZİK ADI ALTINDA RAP DİYE BİR TÜRÜN VAR OLDUĞUNU ÖĞRENDİM”
Devrim AKTÜRK: Peki müzik ile tanışman nasıl oldu? Müzisyen olmaya nasıl karar verdin? Neden okuduğun bölüm değil de müzik?
Sinan BEŞİROĞLU: Müzikle tanışmam uzun yıllara dayanmakta. Sekiz, dokuz yaşlarımın döneminde rap müzik hiç denilecek kadar az reyting oranlarına sahipti. Teknoloji bu kadar ilerlememiş ve internet erişimine de sahip değildim. Sürekli rap harici şarkılar dinliyordum ama hep birbirinin aynısıymış gibi geliyordu bana. Uzun yıllar eskrim sporuyla uğraştım. Yine bir gün spor salondan çıktım. Erzurum’un kış aylarından biriydi. Yerli halkın “Zemheri” diye adlandırdığı en soğuk dönemi yaşıyorduk. Salondan sonra işe gidiyordum. İş yerinin mesafesi yaklaşık üç kilometre kadar uzaklıktaydı. Yürüyerek giderken bayağı üşümüş olmalıyım ki hatta bir an donabileceğimi düşünerek bir internet cafeye sığındım. Cafe sahibine durumumu anlatınca anlayış gösterip ısınmam için izin verdi. Tam o sırada müzik sisteminden daha önce hiç duymadığım ezgileri duyuyordum. Anlam veremiyordum ve büyülenmiş gibiydim. Tabi o zamanlar rap müzik her yerde çalmaz, cafelerde falan kolay kolay dinletilmezdi. Otorite müzik, kalıplaşmış zevkler vardı. Hemen cafe sahibi beyefendiden şarkının ismini rica ettim. Beni şaşırtan şarkının ismini vermek istememesiydi. Bunu neden yaptığını hâlâ daha anlamış değilim ama inatçı davrandım. Belki ayıp bir davranışla kafamı uzatıp zorla şarkının ismine baktım. Çocukluk aklı işte ama iyiki de yapmışım. O gün “Saian – Sıkı Dur” albümüyle tanıştım. Müzik adı altında rap diye bir türün var olduğunu öğrendim ve başka hiç bir şey dinlemiyorudum. Büyülenmiştim. Müziğe başlama kararım ise rapin o dönemlerde aykırı olma durumundan ibaretti. Bu aykırılık birazda karakterime uygun olmasından “Neden benden de olmasın” sorusunu uyandırdı. Hemen araştırmalara koyuldum. Doğu şartları altında çok zor olmasına rağmen gerekli argümanları sağladım ve ilk amatör teklimi 2012 yılında yayınladım. Müziğin beni özgür kıldığını anladığım an eğitimimi yarıda keserek müziğe daha ağır bir şekilde yüklendim.
“GÜZEL PROJELER ÜRETECEĞİMİZE EMİNİM”
Devrim AKTÜRK: Biz dinleyicilerine güzel sürprizlerin olacak mı ilerleyen zamanlarda?
Sinan BEŞİROĞLU: İlerleyen zamanlarda da elbet güzel planlarımız var. Son üç yıldır prodüktörlük kimliğimi kazanmak için eğitimlere başladım. Bu yüzden müziğe biraz ara vermek zorunda kaldım. Şimdi “Hermanos” adı altında yetkin, yaptığı işte profesyonel insanlarla bir oluşum kurduk. Güzel projeler üreteceğimize eminim…
Devrim AKTÜRK: dönüp baktığınızda, mesela şu 5 sene içinde neler öğrendiniz hayattan?
Sinan BEŞİROĞLU: Asla pes etmeden durmadan hayallerinin peşinde koşmalı insan. Bir şeylere bağlı kalmadan, özgürlüğünü eline almalı ve ne olursa olsun vazgeçmemeli. Bunu öğrendim.
“NE OLDUĞU BELLİ OLMAYAN ŞARKI MÜSVEDDELERİ SÜRÜLÜYOR ÖNÜMÜZE”
Devrim AKTÜRK: Çiçeği burnunda bir müzisyen olarak, müzik dünyasında gördüğünüz en bariz sorun nedir? Bu soruna ne gibi bir çözüm önerisi sunulabilir?
Sinan BEŞİROĞLU: Aslında müzik dünyasından ötede ülkemizde gelişen bir sorun her defasında gözüme çarpmakta. Son zamanlarda trendlerde sıkça rastlanan rap ve pop müziğin anadolu kültürüne ne kadar uyumlu olduğu tartışma konusu bence. Bin yıldır anadolu topraklarındayız. Tarihimizi de göz önünde bulundurarak konuşmak gerekirse Türk dili, edebiyatı ve sanat kültürü hiç bu kadar lümpenleşmemişti. Her toplumun etik çerçevesi, kültürü ve değerleri vardır. Manço, Karaca ve Koray rock kültürünü, Türk kültürüyle harmanlayarak Anadolu Rock terimimi çokça başarılı şekilde sığdırabildiler bu yelpazeye. Günümüzde eserleri altın değerinde. Hâlen daha büyük bir zevkle dinliyoruz. Bu durum rapte ise İslamic Force, Cartel, Ceza, Sagopa, Fuat gibi isimler tarafında denendi. Başarılı bir şekilde kültürümüze uyumlu hale getirdiler. Pop müzikte aynı şekilde başlarda kültür uyumu vardı. Şimdilerde kültürümüzle âlâkası olmayan dar kelime hazneli ne olduğu belli olmayan şarkı müsveddeleri sürülüyor önümüze. Bunu söyleyebilmek için alim olmaya gerek yok. Hepimiz görüyoruz gerçeği. Bu başlık altında saatlerce konuşabiliriz ama yeterli olduğunu düşünüyorum. Nitekim en büyük hayalim, Dünya çapında Türkçe şarkılarıyla tanınan bir sanatçı olmak.