Çay sektörünün işleyişi ile ilgili bütün paydaşların katılımı sağlanarak bu kanunun detayları hazırlanmalı. Bu kanunla birlikte bu işleri devlet adına yürütecek kurum belirlenip görev ve yetkilendirilmelidir.
Çay için Rize’de ürün borsası kurulmalıdır. Bu iş için 12.09.2005tarih, 25934 sayılı Resmi gazete Borsa Muamelat yönetmeliği, 08.01.2005 tarih 25694 sayılı Resmi gazete Ticaret Borsalarına tabi maddeler ve bu maddelerin alım ve satımlarının tescili hakkındaki yönetmelik gereği Rize Ticaret Borsası yetkili kılınmalı. Dökme çay alım-satımı sadece borsada yapılmalı, kayıt dışı alım satımlar önlenmeli ve düzenli işleyen bir piyasa yapısı oluşturulmalıdır. Borsada alım-satımları özendirmek için vergi teşvikleri gibi uygulamalar ile sistem desteklenmeli. Bu sistem aynı zamanda iç piyasada kaçak çay alım-satımı içinde tedbir niteliğinde olacaktır. Piyasada dolaşımdaki tüm çay miktarı da kayıt altına alınmış olacaktır.
Bahçelerde ilk olarak çaylıkların yenilenmesi projesi hayata geçirilmelidir. Dünya çay ülkelerine bakıldığında bu süreç oralarda yaşandığı görülmektedir. 50-60 yaşını geçmiş ekonomik ömrünü tamamlamış olan çaylıkların 20 yılda sökülerek yenilenmesine başlanmalı. Daha genç olan çaylıklarda ise gençleştirme budamasına devam edilmelidir. Bu projede bütçe olarak gençleştirme budaması projesi bütçesinin bir kısmı kullanılmalı. Bu çaylık yenileme de kullanılacak çay çeşitleri yeniden gözden geçirilerek; sürgün kalitesi iyi, erken-geç hasat edilen ve dekara verimliliği yüksek çeşitler kullanılmalıdır. Bu sayede üretici daha fazla ürün ve daha geniş zamanda hasat yapma imkânına kavuşacaktır. Çay toplama kısa aralıklara sıkışmayacağı için de ürün daha değerli olacaktır. Alıcılar daha yüksek fiyat vermek ve erken ödeme yapmak zorunda kalacaktırlar.
Ekonomik ömrünü tamamlamış verim ve ürün kalitesi düşmüş homojen olmayan ve sürgün verme kabiliyeti gittikçe azalan çay bahçelerinin yenilenerek klonal çay bahçelerine dönüştürülmesi gerekmektedir.
Uzun yıllar kimyasal gübreleme neticesinde toprak fiziksel, kimyasal ve biyolojik değerleri bozulmuş ve bunun sonucuna bağlı olarak toprak canlılığını kaybetmiş ve toprak ph’sı bazı alanlarda arzu edilmeyen değerlere inmiştir. ph 3,5 gibi, ayrıca bilinçsiz gübre kullanımı çevre kirliliğine önemli ölçüde zarar vermektedir.
Çay bitkisi bölgenin en önemli ekonomik ürün niteliğini korumasına rağmen gittikçe bu ekonomik değeri düşmekte olup bölge üreticileri tarafından çay bahçeleri yarıcılara ve yabancı işçilere terk edilmiştir. Bu durum çay bahçelerine gerekli özen ve bakımının olmaması neticesini doğurarak çay bahçeleri sürdürülebilir olmasını önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir.
Organik Tarım ve Organik Gübre konuları değerlendirilmeli. Organik çay tarımına verilen desteklerin artırılması gerekmektedir. Organik çay tarımının yetersiz kaldığı bu şekliyle sürdürülebilir olmadığı ortadadır. Çünkü organik gübrelerdeki azot oranı çok düşük kaldığından çay bitkisinin dekara verimliliği ciddi anlamda düşmekte, sürgün periyotları uzamakta ve bazen konvansiyonel üretime göre yüksek rakımlı bölgelerde bir sürgün dahi eksik hasat yapmak durumunda kalınmaktadır. Buda organik tarımla uğraşan üreticinin memnuniyetsiz olmasına neden olmaktadır.
Kimyasal gübre kullanımından dolayı artık toprağın ph dengesinin bozulduğu, organik gübre kullanımına geçilmesi ve çiftçinin bu konuda ciddi anlamda bilinçlendirilmesi gerekli. Ancak önümüzdeki en büyük sorun bizim çiftçimizin topraktan uzak yaşamasıdır. Çayını dahi kendisi toplamayan kısa vadeli hareket eden çay üreticisinin varlığı en büyük sorunumuzdur. Bu anlamda öncelikli olarak yapılması gereken; ’’ üreticinin bilinçlendirilmesi, toprak ıslahı ve bitki ıslahıdır.’’ Daha sonra Türk organik çayının uluslararası alanda tanıtımıdır.
Çay bahçelerinin özel sektör tarafından kiralanarak işletilmesi konusu değerlendirilmeli. Çay bahçelerinin bakımı, gübrelenmesi ve çayın toplanması özel firmalar aracılığı ile yapılması ele alınmalı. Ancak çay arazileri çok fazla bölündüğü için (miras paylaşımından dolayı) hisse sahiplerinin çoğalması karşımıza sorun olarak çıkmaktadır. Buna çözüm olarak arazilerin toplulaştırılıp, toplu işletilmesi için devlet tarafından gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve bu konuda özel sektörün teşvik edilmesi gerekmektedir.
2023 yılına kadar 50.000 tonluk ihracat hedefine ulaşabilmek için çiftçi ve sanayici (Çaykur ve özel sektör) konu hakkında eğitilmeli ve sektörel hazırlıklar yapılması teşvik edilmeli. Ayrıca başlangıçta çay ihracatının özel olarak desteklenmesi gerekmektedir.
Yüksek rakımlı üst bölgelerde yeni çay bahçeleri oluşturulmalı. Bu yüksek bölge çayları daha aromalı ve kalite değerleri yüksek oluyor. Bu yüksek bölgelerde özel çay bölgeleri oluşturulmalı. Bu bölgelerin kendine has çevreyle ilgili özelliklerine göre çay markaları oluşturulmalı.
Sonuç Olarak; Çay üretimini kaliteli, verimli ve sürdürülebilir kılmak için bu günü değil geleceği planlayarak üretimi sürdürülebilir kılmalıyız. Bu vesileyle, ekonomik ömrünü tamamlamış verim ve ürün kalitesi düşmüş homojen olmayan ve sürgün verme kabiliyeti gittikçe azalan çay bahçelerinin yenilenerek klonal çay bahçelerine dönüştürülmesi gerekmektedir. Kaliteli, verimli ve sürdürülebilir bir çay tarımı için; Uzun yıllar kimyasal gübreleme neticesinde toprak fiziksel, kimyasal ve biyolojik değerleri bozulmuş ve bunun sonucuna bağlı olarak toprak canlılığını kaybetmiş ve toprak ph’sı bazı alanlarda arzu edilmeyen değerlere inmiştir. ph 3,5 gibi, ayrıca bilinçsiz gübre kullanımı çevre kirliliğine önemli ölçüde zarar vermektedir.
Saygıyla duyurulur.
Cemil PEHLEVAN
ZMO Yönetim Kurulu Adına