GİDECEĞİN YOLDAN EMİNSEN, ENGELLER DİNLENME NOKTAN OLMAKTAN ÖTEYE GİDEMEZ!
Filmi alın, tam 28 futbol maçı geriye sarın! Dün itibariyle başlayıp, bugün akşamki maçtan sonra tavan yapan ve Trabzonspor’un bu yılki haklı başarısına gölge düşürücü eylemlerin, azımsanamayacak derecede çok olduğunu kendi gözlerinizle göreceksiniz. Maç öncesi başlayan bu algı operasyonlarının sebebi nedir acaba, hiç düşündünüz mü? Gayet açık ve net! Hem saha içi, hem de saha dışındaki kendi işbilmezlik ve başarısızlıklarını gizleme dürtüsü ve hedef şaşırtma! Haklılar; hedefi olmayanlar, tabi ki hedef şaşırtıp soluklanacaklar! Ama bu kadar da olmaz dedirten cinsten de olmamalı; bunun bile bir dozu olmalı! Oysa bizzat içinde oldukları yakın tarihi o kadar iyi biliyorlar ki! Şimdi ise, haksız da olsalar sütten çıkmış ak kaşık edebiyatı yapıyorlar! Sırf ”Biz demiştik bak gördünüz mü?” demek için, kendi futbolcuları İrfan Can’a haklı olarak gösterilen kırmızı karta bile içlerinden sevinmiş olmalılar? Gerçekten ve gerçekten çok yazık!!
Öyle bir maç hatırlıyorum ki, taa uçan uşak Gökdeniz‘in takımda olduğu dönemlerden kalma.. Ama hiç mi hiç unutmadım; hala gözlerimin önünde! Gökdeniz gole gidecek ve 5 mt. geriden çıkıyor ve hakemin gözünün önünde pozisyon? Karar mı: tabi ki ofsayt?? Yine aynı senelerde yine Kadıköy’de Fatih Tekke’yi ceza sahasında biçen FB’li oyuncuyu, hakem nedense görmüyor?? Yakın geçmiş zamana, yani geçen yıla dönelim; Bakasetas’a ceza sahası içinde Valencia’nın dirseğini ne çabuk unuttunuz beyler!! Daha o kadar çok örnek var ki; yazsak sayfalar yetmez..O yüzden susun! Türk Futbolu adına işinizi iyi yapın ve daha rekabet edilebilir bir zemin için emek harcayın! Algı yapmakla bu iş olmaz. Sakın yanlış anlamayın; kırmızı kart yanlıştı da bunu savunmak için geçmişe atıfta bulunmuyorum! Aksine, pozisyon % 61111111 kırmızı karttı!
Gelelim maça.. Başta söyleyeyim: Abdullah Hoca için bu maçta etkili olamadı, korktu, değişiklikleri yanlıştı, bu maç ona yazar vs. vs… mesnetsiz eleştirileri kabul etmek mümkün değil! Nwakame boş kaleye atabilse, bunlar hiç gündeme gelmeyecek söylemler çünkü! O yüzden, bu türden bir eleştiri gerçekten kabul edilemez ve altı doldurulamaz! Ayrıca dikkatinizi çekerim: Bir bakın bakalım, bu takım sezon başında kaç tane as oyuncusunu kaybetti? Bunu yönetebilecek, bu yoklukları hemen bertaraf edecek ve bu tür olumsuz vakaları düşünerek diğer futbolcuları hazır tutabilecek kaç tane hoca var bu ülkede? Defansın göbeğinde, ikiside sol ayaklı olan (2) stoper ile defans organize etmek ve bunu başarmanın ne kadar zor olduğunu bir düşünün isterseniz? Dorukan gibi bir dinamonun, Hamşik gibi bir duayenin, Hugo ve Edgar gibi iki sigortanın yokluklarına rağmen takımda fazla bir şey değişmemesini ve maç kaybetmemeyi sağlamak kolay mı sanıyorsunuz? O yüzden eleştiride kantarın topuzunu kaçırmadan alkışlamaya, motive etmeye ve destek vermeye devam edelim..Takım kupayı almaya koşarken, çatlak ses çıkarmanın yeri değil!
Evet dostlar..Takım bir bütün halinde; yani yönetim, teknik ekip, futbolcu, görev yapan tüm personeli ve büyük taraftarı ile yazı başlığımızda vurguladığımız üzere, varacağına emin olduğu yolda yürümeye devam ediyor.. Bugün kaybettiği (2) puan için, bu yolda yürürken, İstanbul’da bir dinlenme noktasına uğradı yorumunu yapabiliriz! Arada böyle dinlenmeler olabilir; normal. Ve artık beklenen son demeyelim de, bilinen son da yavaş yavaş yaklaşıyor.. Bilinen sonun tescilleneceği, yani Trabzonspor’un şampiyonluğu matematiksel olarak da garantileyeceği tarihi soracak olursanız, tabi bir tahminim var:
en geç 24 Nisan!
Kalın sağlıcakla!