BİR NOKTADAN SONRA GERİ DÖNÜŞ YOK. iŞTE TAM O NOKTADAYIZ!!
Maçın devre arasına takımı (0-2)’lik skor ile girince, soyunma odasında futbolcularına, muhtemelen Franz Kafka’nın bu sözleri ile seslenmiş olmalı büyük hoca! Bu yolda ilerlerken, artık geri vitesi olmayan bir araç, yaydan çıkmış bir ok gibi hareket etmeleri gerektiğini; geriye bakmadan, aksine olabildiğince gaza basmalarını ve hatta ilk iş olarak, bulundukları andan geriye doğru son 45 dakikayı da hafızalarından silmelerini istemiş olmalı? Şahsen ben, 2. yarı maç başladığında ilk 5 dakika içerisinde, ilk yarı ile ilgili bildiğim her şeyi unuttum; geride bıraktım. Daha o dakikalarda bile, alacağımız galibiyetin tadını çıkarmaya başladım ve maçı pür dikkat, büyük bir zevk ve heyecanla izlemeye koyuldum! Maç 1-2’ye geldiğinde ise takımın maçı alacağı, artık su üstüne çıkmıştı çünkü…
Harika bir maç izledik.. Buna katkı sağlayan Kayserispor’u ve Hikmet Hocayı da ayrıca tebrik ederek başlayalım.. Özellikle ilk yarının 15. dakikasından devrenin sonuna kadar çok akılcı bir oyun oynayarak (2) gol buldular..Hikmet Karaman Hoca’nın da haklı olarak belirttiği gibi, ilk yarı Kayserispor lehine daha da farklı olabilirdi skor? Ve bu sezonun en flaş ve farklı skoruna imza atabilirlerdi? Fakat belki de ilk devrenin son düdüğü Trabzonspor’un imdadına yetişti ve teknik kadro, yazı başlığımızdaki duruma benzer nitelikteki söylemleri, üstüne basa basa soyunma odasında futbolcu kardeşlerimize aktardı! Dolayısıyla, oyuna ilk müdahale sözlü olarak soyunma odasında geldi! Sonra müdahalenin fiiliyata dökülmesini, yani (3) oyuncu değişikliği ve skor itibariyle mecburi formasyon değişikliği durumunu izledik.. Maç sonunda ise içimdeki durum tespitlerinden birisi de şu oldu: İyi ki ilk yarıyı 2-0 geride kapatmışız! Yoksa bu güzel hamleleri ve bunun saha içerisine pozitif yansımasını görme fırsatını ve heyecanını nasıl yaşardık? Ayrıca bir takımın bu tür durumlarda nasıl tepki vermesi gerektiğini ve zorlukların altından nasıl kalkacağını görüp öğrenmesi ve yaşaması adına da iyi bir deneyim oldu diyebiliriz! Ve hemen belirtelim ki, bu tür durumların üstesinden gelme konusunda bu takımın bir bağışıklığı oluştu! Çünkü bu maça benzer bir kaç maç daha yaşadı bu takım! Önemli ve artı bir özellik! Son ana kadar inan, zorla, akıt terini, pes etme sabret ve disiplinden kopma! Bu yıl Trabzonspor’da sayılanların hepsi var; artarak devam etsin diyelim!
Jorge Djaniny Tavares Semedo!!!! Sadece bu maç özelinde değil, daha önceki yazılarımızda da çokça bahsettiğimiz gibi, sen bu takıma lazımsın!! Seni izlemek ayrı bir keyif gerçekten.. Bunu bir hayranın olarak yazıya dökmek ve bu duyguları bu yazıyı okuyan futbol ve Trabzonspor dostları ile paylaşmak da ayrı bir keyif benim için! Özellikle şampiyonlar ligi gibi üst düzey bir arenada senin bu takımla olman gerekiyor! Attığın o goldeki vuruş ustalığı ve tekniği, dünya üzerinde çok az sayıda futbolcuda var. Bunlardan birisi de sensin ve iyi ki Trabzonspor’dasın!! O yüzden özel bir parantezi sonuna kadar hak ediyorsun..
Anastasios Bakasetas!! Sen de ayrı bir futbol dehasısın desek yanlış olmaz.. Şu küçük eleştirimizi naçizane belirtelim: Eğer hoca sana defanstan top alıp oyun kurma görevi veriyor ise, riskli bölgede pek top kaptırmadan çıkman gerekiyor diye düşünüyorum? Kayserispor’un ilk golü öncesinde aynı dakika içerisinde aşağı yukarı aynı yerden (2) top kaybettin; bunlardan birisi gol oldu? Canın sağ olsun, artıların çok çok daha fazla bu takımda.. Fakat bu duruma en çok sen üzülüyorsun ve oyun içi performansın olumsuz etkileniyor? Pozisyonlara takılı kalma gibi bir huyun var, bu dışardan farkediliyor! Her güzelin ara sıra bir kusuru olur deyip geçelim!
Evet dostlar! Artık Trabzonspor ”beklenen son”a doğru yaklaşırken, almış olduğu bu galibiyetler ile umutlarını sevinçlerini daha da arttırırken, acaba? diye düşünen rakiplerinin heveslerini, umutlarını da başka baharlara erteliyor ve kırıyor! Saha içerisinde mağlubiyetten galibiyete giden geri dönüşleri iyi yapan takım, şampiyonluk yolunda ise tam tersine: ”Bir noktadan sonra geri dönüş yok. İşte tam o noktadayız” diyerek, bu yoldaki kararlılığını her maç sonunda tekrarlamış oluyor!!
Son olarak bir öneri getirmek istiyorum.. Bundan sonra ki tüm iç saha maçlarında, başlama vuruşu öncesinde takım sahaya çıkarken, onları ”şampiyon”luk geleneği gereği, uzun uzun hep birlikte ayakta alkışlayalım.. Artık şampiyonu alkışlamak için son haftayı beklemeye gerek yok diye düşünüyorum; keza şampiyon artık belli!!
Kalın sağlıcakla…