Montrö’den zerre kadar taviz vermeden süreci yönetmeliyiz. Genel Başkanımız Hüseyin Baş beyin de altını çizdiği üzere, arabuluculuk rolünü arada kalmadan yapabilmeliyiz.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Sözcüsü Emre Polat Rusya – Ukrayna krizini değerlendirdi.
Basın açıklaması yapan Polat, “Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilimi büyük bir kaygı ile takip ediyoruz. Özellikle ABD ve Rusya tarafından gelen açıklamaların tansiyonu düşürmek bir yana yeni bir dünya savaşına davetiye çıkarır bir tonda olması endişelerimizi artırıyor. Hem ABD, hem Rusya’nın ülkelerin egemenlik haklarına saygılı olmaları ve yayılmacı stratejilerini terk etmeleri gerekiyor” dedi.
“Türkiye kendisini savaşın ortasında bulabilir”
Açıklamasında, “Türkiye olarak hemen yanı başımızda cereyan eden bu gerilim hattında tansiyonun düşmesi ve diplomasi yolu ile sürecin nihayete erdirilmesi konusunda ısrarcı olmak zorundayız. Karadeniz’de patlak verecek bir savaş durumunda Türkiye, süreci doğru yönetemezse bir anda kendisini savaşın ortasında bulabilir” ifadelerini kullanan Emre Polat, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne dikkat çekti ve şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu süreçte Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin kıymetini bir kez daha anlıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1936 yılında kurduğu bu düzen ile Karadeniz’i bir barış denizi haline getirmiş adeta. Montrö’den zerre kadar taviz vermeden süreci yönetmeliyiz. Genel Başkanımız Hüseyin Baş beyin de altını çizdiği üzere, arabuluculuk rolünü arada kalmadan yapabilmeliyiz. Zira bu denklemde arada kalmak Türkiye için taşınabilir bir durum olmayacaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hem Montrö ile kurduğu düzen hem de “yurtta barış, dünyada barış” prensibi dış politikada pusulamız olmalı. Dünya barışının kıymeti, diplomasinin gerekliliği taraflara ısrarla anlatılmalıdır.
“Savaş bizim için kıtlık demek”
Bölgede çıkacak bir savaşın Türkiye’ye olumsuz bir yansımasının da gıda konusunda olacağını ifade eden BTP Sözcüsü Polat, “Rusya- Ukrayna arasında yaşanacak olası bir savaşın ülkemiz için bir başka anlamı da tarım ürünlerinde yaşanacak kıtlık olacaktır. Uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu özellikle hububat alanında Rusya ve Ukrayna’ya bağımlı bir Türkiye tablosu var. Buğdayda ithalatın yüzde 85’i Rusya ve Ukrayna’dan yapılıyor. Geçen yıl Türkiye, Çin’i bile geride bırakarak Rusya’dan en fazla tarımsal ürün ithal eden ülke oldu. Soframızdaki nohuta varıncaya kadar neredeyse tüm hububat ürünlerinde Rusya’ya bağımlı ülkeyiz. Bu da şu anlama geliyor, olası bir savaşta Türkiye ekmek üretecek un bulamayabilir. Hem uygulanan yanlış tarım politikası hem de böyle bir savaş Türkiye’yi kuru ekmeğe muhtaç hale getirebilir. Türkiye gibi dünyanın tahıl ambarı bir ülkeyi, Rusya’nın en büyük tarım pazarı haline getiren siyasi anlayış ülkeyi bir anda kıtlık ile karşı karşıya getirebilir” uyarısında bulundu.