Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, TELE 1 kanalında katıldığı programda ekonomi gündemini değerlendirdi.
Programda kendisine sorulan ilk soru doların 18 liradan 11 liraya düştüğü Pazartesi gecesinde piyasaya 40 milyar dolar sürüldüğü yönündeki açıklaması ve Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin bu açıklamaya verdiği cevap oldu.
“Piyasaya en az 40 milyar dolar para sürüldüğünü söyledim. Sayın Bakanımız da bana bir cevap olarak, ‘Bu işi 40 milyar dolarla yürütüyorlar dediğimi söylemiş” İfadelerini kullanan BTP lideri şöyle konuştu; “Bir kere ben ‘yürütüyorlar’ demedim, öyle bir ifadem olmadı. ‘Yürütme’ ifadesi Sayın Bakan’ın bilinçaltına, aklına nereden gelmiş onu bilmiyorum. İkincisi şu, ‘Bunun için Türkiye piyasasında 40 milyar dolarlık işleme ne gerek var?’ diye bir sözü oldu sayın Bakanımızın. Bu söz Türkiye piyasasına, Türkiye ekonomisine hakarettir. Neden hakarettir? Siz 450 milyar dolar dış borcu olan, 800 milyar dolara yakın gayrisafi milli hasılası olan bir ülkenin para birimini 3- 5 milyar dolarla 18 liradan 12’lere düşüreceksiniz. Bu mümkün bir şey değil. Burası Mozambik mi? Burası Zambiya mı? Burası nere? Hangi ülkede yaşıyoruz? Burası Türkiye Cumhuriyeti devleti. 80 milyonun üzerinde bir nüfusumuz var. 800 milyar dolar civarında GSMH var. Şimdi böyle bir piyasada paranın değerini yüzde 50 düşürebilmeniz için bu piyasaya ciddi anlamda bir doları sürmüş olmamız gerekiyor. Bunun başka bir izahı olamaz.”
Bakan Nebati’ye ‘Finansör’ cevabı
Doların 11 liradan 18 liraya tırmandığı süreçte Merkez Bankası’nın 6.5 milyar dolar harcayarak dolara 5 kez müdahalede bulunmasına rağmen, bu yükselişin durmadığını belirten Hüseyin Baş, “6.5 milyar dolarla durdurulamayan ve 18 liraya çıkan bir dolar kurunun kaç parayla yüzde 50 değeri düşürülebilir? Dediler ki, Cumhurbaşkanı açıklama yaptı o yüzden düştü! Cumhurbaşkanı açıklama yaptı da bu açıklamanın arkasındaki fiil ne? Peki, bir soru çıkıyor burada. Dolar 11 liradan daha aşağı niye gelmedi? Bunun için o akşam 60, 70 milyar dolar satılması gerekiyordu. Bu bir matematiğin sonucu. Yine Sayın Bakan, ‘Bütün finansörler bilir oradan dolar alınmaz.’ demiş. Finansör diye bir kavram finans piyasasında, ekonomide yok. Ne vardır? Yatırımcı vardır, finans uzmanı vardır. Finansör bir yere parayı süren kişi anlamına gelir. Oradaki finansör kavramı da benim, ‘Biri tarafından veya birileri tarafından piyasaya para sürüldü’ sözlerimin bir ispatıdır aslında.” dedi.
40 milyar doları piyasaya kim sürdü?
BTP lideri sözünü ettiği 40 milyar doları piyasaya süren kişinin kim olduğu yönündeki bir soruya ise şu cevabı verdi; “Bu noktada dünyaca ünlü Forbes dergisinden örnek verelim. Bu dergi Türkiye zenginlerini her yıl açıklar. Forbes 100’ü toplayın, orada söylediğimiz 40-50 milyar dolara sahip insan bunların içinde yok. Yani bu onların bile dışında bir para. Bu para belli bir dönem içerisinde biriktirilmiş, bir yere stoklanmış bir para. Bunun başka bir izahı olamaz.”
“Halkbank o reklamı hemen nasıl çekti?”
Pazartesi akşamı kararların açıklanmasının ardından Halk Bankası’nda çıkan reklama da dikkat çeken BTP lideri Baş, “Karar alındı, Halkbank’ın reklamı hazır! Siz nasıl bir hazırlık yaptınız? Ne ara çektiniz bu reklamı? Demek ki bu, birilerinin haberi olan bir durum. O birileri bu konuların içinde, bu konuyla iştigal eden birileri. Bu dört günlük sürenin sonunda benim geldiğim kanaat, bu 40 milyar dolar bedelin doğru olduğu, hatta bunun da üstünde olduğu yönündedir. Mesela 7 milyar dolar satış deniyor, yetmez. Böyle bir şey mümkün değil. 7 milyar dolarla bunu yapamazsınız. Şimdi mevcut hükümetimiz ne yazık ki rotasını küresel sermayeye, rotasını Amerika’nın isteklerine döndürmüş, gemiyi o tarafa doğru yürütüyor ama geminin içinde bir tane adam çıkıyor ve ‘Ben Türkiye’ye doğru koşuyorum’ diyor. Yön ABD ama ‘Ben Türkiye’ye doğru koşuyorum’ diyor ve başlıyor koşmaya. Biz de zannediyoruz ki bu adam Türkiye’ye gidiyor. Hayır kardeşim gemi Amerika’ya gidiyor. Burada Amerika bir metafor, devlet olarak söylemiyorum. Küresel güce, globalizme doğru giden bir gemidesin ve globalizm, sermaye ne istiyorsa bunu yapıyorsunuz.” şeklinde konuştu.
Dolar hamlesi öncesi kritik adımlar
Dolar kararının hemen öncesinde yaşanan bazı olaylara da dikkat çeken Hüseyin Baş şunları söyledi; “Tarihe not düşülmesini istediğim bir kronoloji yaşadık kısa bir süre içerisinde. Nedir bu? Önce döviz çıkarıldı. Sonra Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile görüşmeler, anlaşmalar yapıldı. Akabinde Elon Musk ile oturduk bir video konferans yaptık. Elon Musk ile ne görüştük? Musk şuanda dünyanın gördüğü en büyük spekülatör. Akabinde, ‘İsrail ile hukukumuzu düzelteceğiz’ diye Cumhurbaşkanımız açıklama yaptı. Sonra da Cumhurbaşkanlığı külliyesinde hahamların ellerini açıp dua ettiğini, bizim yöneticilerimizin de bu duaya iştirak ettiğini gördük. Şimdi burada önemli bir kronoloji var. Kimlerle ne anlaşmalar yapıldı? Kimlere ne sözler verildi? Türkiye yıllardır böyle yönetiliyor. Problem burada.” dedi.“Kasaları bitirip vatandaşın cebine göz diktiler”
Yeni sistem için kullanılan örtülü faiz artışı ifadesine de karşı çıkan BTP lideri, “Hayır, bu örtülü faiz artışı falan değil, bu çok net ve açık bir faiz artışıdır. Buna örtülü demek hükümeti de biraz sahiplenmektir. Örtülü değil, gayet açık bir şekilde faiz artışı yapıldı ülkede. Ben faiz artırımı yapılıp, yapılmamasında değilim. Benim eleştirdiğim konular tutarsızlık konuları. Ne bunlar? Faiz haramdı hani, bu helal mi? Senin işine gelen faiz helal de, işine gelmeyen faiz haram mı? Bu nasıl bir matematik, nasıl bir denge? Faize nema deyip yolun karşısına geçenlerin çocukları bugün faize sigorta deyip yolun karşısına geçmeye çalışıyor. Ne yapıyorlar? Bu vatandaşı istismar ediyorlar. Ben buradan hükümeti dini motivasyonlarla destekleyen vatandaşlarımıza sesleniyorum. Kardeşlerim, buradaki motivasyon buradaki inanç noktası faizin haramlığı değil. Ülkenin geldiği nokta şu, ‘Biz kasaları bitirdik ve vatandaşımızın kasasına gözümüzü diktik’ işin Türkçesi bu, bu kadar basit. Burada faiz haram diye diye oynanan oyun benim güzel kardeşlerim, sizin cebinizdeki, yastık altınızdaki birikiminizi, çocuğunuza, torununuza bırakacağınız şeyleri elinizden almak. Çalışmanın esası da bu aslında.” dedi.