“TOPLU SÖZLEŞME SORUNLARA ÇÖZÜM GETİRMEYECEK”
Kamu personeli çalışanlarının toplu sözleşme görüşmeleri sürerken sağlık emekçilerinin sorunlarını sıralayan Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) Genel Başkanı Özlem Akarken, “Kamunun her alanında yaşanan temel sorun liyakat ilkesi.
Kamu personeli çalışanlarının toplu sözleşme görüşmeleri sürerken sağlık emekçilerinin sorunlarını sıralayan Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) Genel Başkanı Özlem Akarken, “Kamunun her alanında yaşanan temel sorun liyakat ilkesi. Siyasi kayırmacılık ile aşındırılan memurlar güvenini yitiriyor. Daha verimli olacakları yerde işlevsizleştiriliyorlar. Liyakatsiz yapılan atamalar yanlış kararlar alınmasına, sağlık gibi her hatanın insan hayatına bedel olduğu alanlarda yıkıcı olaylara neden oluyor” ifadelerini kullandı.
Kamu çalışanlarının 6 Ağustos Cuma günü başlayan toplu sözleşme görüşmeleri sürüyor. “Kamunun her alanında liyakat sorunu var” ifadelerini kullanan Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) Genel Başkanı Özlem Akarken, “Maaş artışlarının konuşulduğu günümüzde haksız atamalar, terfiler ve siyasi kararların verdiği zararlar gündeme getirilmiyor. Hak ettiği halde terfi alamayan, göreve uygun olmadığı halde normal şartlarda hayal dahi edilemeyecek konumlara getirilen isimler oldukça sadece maaş artışı verilmesi sorunları çözecek mi?” diye sordu.
“KAMUDA YOZLAŞMANIN SEBEBİ LİYAKATSİZLİK”
Hak ettiğini alamayan çalışanların siyasi atamaları kanıksadığını, dolayısıyla asla elde edemeyeceklerini düşündükleri pozisyonlar için kimsenin artık çalışmak istemediğini dile getiren Özlem Akarken, “Özellikle bizim içinde bulunduğumuz sağlık alanında akademik çalışmalar terfiler için önemlidir. Yakın zamanda Türkiye genelinde bazı hastanelerde yönetim kadrolarının değiştiği görüyoruz. Sendika ayrımı yapmadan sadece hizmet veren müdürlerin haksız yere suçlanarak üstelik hukuksal bir yargılama olmadan görevden uzaklaştırıldığı, yerlerine gelecek isimlerin yüksek lisans ve doktora yapmış sağlık personellerinden seçilmediğini, eğitim ve deneyim göz ardı edilip liyakatsiz atamalar yapıldığına şahit oluyoruz. Görevlerin tanımı ve hangi özelliklere ihtiyaç duyulduğu yönetmeliklerde belirtilse de bunların uygulanmadığını ya da çoğunlukla bir açık bulunup, o açıktan faydalanıldığını görüyoruz. Bu durum sağlık gibi hayati önem taşıyan alanlarda ciddi hatalara sebebiyet verebiliyor. Sağlıkta hata, insan hayatıyla ödeniyor” dedi.
“HASTANE YÖNETİMLERİNE DENEYİMLİ VE AKADEMİK İSİMLER GELMELİ”
“Bir mesleği her yönüyle bir üst platforma taşımak, sadece o mesleğin özünü bilmek, gelişimine katkı sağlayacak yollara hâkim olmak ve akademik alanda gelişmeleri takip edebilecek yeterliliğe sahip olmakla mümkün olabilir” diyen Akarken, “Sağlık bilimleri üniversitesi ve diğer üniversitelere afiliye olmuş hastanelerin yönetim kadrolarında da bunlar geçerli olmalı. Mesela; Cerrahi hastalıkları kadrosunu alan doktor öğretim üyesinin aynı zamanda afiliye olduğu hastanenin de bölüm başkanı olması gerekmektedir. Ayrıca dal hastanelerinde o dalda öğretim üyesi olmuş kişiler yönetici olmalıdır. Diğer hastane yöneticilerinde alanında doktora yapmış ayrıca bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir. Kanıta dayalı uygulamaları takip edebilmek, akademik bilgi birikimini klinik sahaya taşıyabilmek, klinik sahadaki sorunları akademik çalışmalarla düzenleyebilmek amacıyla bu uygulamanın hayata geçirilmesi gerekmektedir. Eğitimin devamlılığı ve etkinliği açısından akademik sahada yapılmakta olan kanıta dayalı uygulamaların klinik sahada entegre olarak ilerleyebilmesi ve uygulanabilmesi için gerekli bir uygulamadır” şeklinde konuştu.
“ENFLASYON FARKI DEĞİL ENFLASYON ORANINDA ARTIŞ GEREKLİ”
Toplu sözleşmelerde enflasyon farkının konuşulduğunu ancak enflasyon farkının, gerçek enflasyon oranını karşılamadığını söyleyen Özlem Akarken, “Enflasyon farkı değil. Enflasyon oranında artış yapılmalıdır ve aylık verilmelidir. 6 aylık dilimler halinde yapılan enflasyon farkı ödemesi de kamu çalışanına zarar vermektedir. Net ve açık düzenlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. 669 sayılı KHK ile geçiş yapanların özlük hakları alınmış. Bunun üzerine adalet mekanizmasına başvurulmuş lehte kararlar çıkmıştır. Lehte kararlar varken topluca alınan unvanlar geri verilmemiştir. Mahkeme kararıyla artırımlı nöbet ücretleri ödeme kararı alınıp yapılan ödemelerden sonra temyiz başvurusu ile ödeme miktarları geri istenmeye başlamış itirazlar kabul olmamış ve kamu personeli tarafından ödemeler yapılmaya başlanmıştır. Hal böyleyken alınan unvanlar konusunda, nöbet ücretleri konusunda, özerkli birimler konusunda ayrıca aile hekimliği sözleşme yönetmeliğinin yeniden gözden geçirilen düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır” ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.