TÜRKAV: MİNNET ŞÜKRANLA HATIRLIYORUZ.
TRABZON LİSESİ ÇANAKKALE’DE…
Trabzon TÜRKAV Başkan Kenan KURU: Bütün şehitlerimizi saygı ve minnetle yâd ediyoruz. Vatanın bütün topraklarını savunan kahramanlarınız, bu gün de, Türk Milletinin yok olmasına karşı mücadele vererek şehit düşülmektedir. Çanakkale’de, Boğazlar ve Marmara’da Türk egemenliğine son vermek için yedi düvelin bir arada toplanmasına geçit verilmemiştir. Trabzon Lisesi üç yıl süreyle mezun vermemiştir. Gideninin gelmediği. Bedrin aslanları olma özelliğine sahip olan Trabzon lisesinden Çanakkale’ ye giden kahramanlar desten yazmışlardır.
Şairin ifadesiyle; “Şu Boğaz harbi nedir? Var mıdır dünyada yeri…” hırsı içindeki anlayışlar Çanakkale Boğazını geçip, İstanbul’u işgal etmeyi hedeflemişlerdir. Ancak Çanakkale geçit vermemiştir. Hevesleri kursaklarında kalmıştır. Türk milleti özünden süzülerek bu günkü Cumhuriyeti kurmuş ve uygar dünyada yerini almıştır. 18 Mart Çanakkale Zaferinin Türk tarihi içinde yeri ve önemi Türk milletince devamlı hatırlanacaktır. Trabzon Şehitliği TÜRKAV Yönetim Kurulumuzla ziyaret edilerek Şehitlerimizin manevi huzurunda dua edilerek çiçek bırakılmıştır.
TOPLULAŞMA-FARKLILAŞMA-FERTLEŞME
Türkiye’nin sahip olduğu Anayasa’nın niteliklerini sorgulayabilmek için çok değişik yapılar olduğu ortadadır.
Uygar devletin sahip olmasını zorunlu kıldığı özellikleriyle ülkenin içinde bulunduğu niteliklerin durumunu tespit etmek, gerçekçilikle kıyaslamalar ve irdelemeler yapmak gerekmektedir.
Daha çok demokratik hakların olabilmesi ve bu anlayışların yükseltilmesi için ihtiyaçlara cevap verecek diye yeniden yapılandırma ile sivil Anayasa’ya ihtiyaç olduğu öteden beri tartışılmaktadır. 1980’de ilk önce Anayasa’yı mülga haline getirerek, daha sonra da Anayasa yazdırıp, referandumla uygulamayı sağlayan Cumhurbaşkanı da daha sonra bu anayasadan hoşnut olmamıştır. Bu Anayasa ile 8. Cumhurbaşkanı siyasi parti genel başkanlığından Cumhurbaşkanlığına çıkmasından hemen sonra yetkilerinin olmadığından bahsetmiştir. Memurlar ve KHK’lerle ilgili bir başka Cumhurbaşkanı kendi yetkilerini tespite çalışarak kamuoyunda önemli yer tutan tartışmaların yapıldığı bilinmektedir. Anayasa’nın birçok maddesinin değiştirildiği ortadadır. Aslında bu Anayasa değişmeyen bir Anayasa olmamıştır.
Bu gün başkanlık sistemi tartışma konusudur. Dünyadan örnekler verilerek Parlamenter sistemin değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bürokratik çıkmazlara, bu anlayışla çözüm getirmenin daha sağlıklı olabileceği değerlendirmelerini görmekteyiz
Yedi bölge ile yedi grup halinde AKİL İNSANLAR’la oluşturulan çalışmaların günümüz Türkiye’sinde bazı önemli sorulara çok defa da görüşleri kamuoyunca da bilinen bu akil insanların kendilerince tatmin edici cevaplar arayacakları muhakkaktır. Ancak; bölgeler ve gruplar halindeki çalışmaları yapacak akil insanların Anayasaca tanımlanan anlamı bulunmakta mıdır? Parlamenter sistemde neyi ihtiva edeceği değerlendirme konusu olmakta mıdır?
Akil insanlar parlamenter demokrasiye göre millet iradesi ile egemenliğini Anayasal hakla yerine getiren parlamentonun sorumluluğunu taşıyabilecek midir?
Kime dert anlatacaksın? Hadi anlat şimdi…
Ben mi kaldım, neme lazım! Diyerek yan çizdi.
Ya şu üç parçalı bayrak dikilirken tepene,
Neye indirmedi, kim çıktı bu halkın önüne?
Şiirin ve sanatın milletlerin tarihinde ve kültüründe önemli yeri vardır. Bölgesel müzik ve enstrümanlar da herkesin müşterekidir. Karadeniz’in (Trabzon) kemençesi gibi.
Kalemiyle milletine hizmet eden Şair Necip Fazıl’ın, şu mısralarını hatırladım;
………….., Kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, ………bakmadan yürüyorum.
Sanki ……….. bir hayal görüyorum.
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler,
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim.
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Kamuoyunca görüşleri bilinen akil insanların sağlayacakları çözümü Türk Milleti görecektir. Şairin ifadesiyle…
Ey millet-i merhume, sakın ye’se kapılma!