-Şenocak Gıda’dan büyük başarı
Anadolu 500 Araştırması’nda vergi artışı kategorisinde birinci sırada yer aldı
Anadolu 500 Araştırması’nda vergi artışı kategorisinde birinci sırada yer aldı
-Şenocak Yönetim Kurulu Başkanı Cem Şenocak; “Türkiye ancak yine Türkiye ile kıyaslanabilir.”
-“Döviz stoklayarak zengin olma hayali doğru değil”
TEB ve Ekonomist dergisi işbirliği ile Anadolu 500 araştırmasında 2019 yılı vergi artışı kategorisinde Anadolu’nun birinci sırasında yer alan ve Ordu’da faaliyet gösteren Şenocak Gıda firması Yönetim Kurulu Başkanı Cem Şenocak’a ülke ekonomisinin sektörlere ve firmalara etkisini, 2019 yılındaki bu başarının altında yatan gerçekleri kamuoyu ile paylaştı.
İsmet Şenocak tarafından temelleri 1953 yılında atılan firmanın daha sonra ikinci kuşak olarak Cem Şenocak, üçüncü kuşak olarak da Mert ve İsmet Yiğit Şenocak tarafından Ordu, Bölge ve ülke ekonomisini büyük katkılar sağlamayı sürdürüyor.
Konu ile ilgili olarak açıklama yapan Cem Şenocak, 30-40 yıllık deneyimli yönetici kadrosu ve 235 toplam çalışanı ile başlangıçtan bugüne firma olarak yarışının hep kendisi ile olup bu yarışı daha da hızlandırmak devlete, millete, ilimize, üreticimize ve milli tarım ürünümüze daha fazla katkı sağlamayı hedeflediklerini belirterek şunları söyledi:
“Firmamız; fındık kırma, kavurma, beyazlatılmış, kıyılmış, un ve fındık püresi mamul ve yarı mamul üretmektedir. 1987 yılından itibaren, Türkiye’nin sayılı ihracatçı ve imalatçı firmaları arasında yer alan INC üyesi Şenocak Gıda İSO 22000, BRC, UTZ, İFS, KOSHER ve HELAL sertifikalarına sahip olup her türlü talebi karşılayabilecek özelliklerde üretim yapabilmektedir.
“Türkiye ancak Türkiye ile kıyaslanabilir”
Ülke ekonomisinin olumlu veya olumsuzlukları sanayiciyi, imalatçıyı, ihracatçıyı, esnafı, aile ve bireyleri aşırı derecede etkilemekte olduğu gibi bu değişimler ve döviz kurları şirketimizi de yakından ilgilendirmektedir. Türkiye ancak Türkiye ile kıyaslanabilir. Milletimizin şu ana kadar faydalanabildiği diğer dünya ülkeleri gibi özel doğal kaynakları olmamış, inşallah bundan sonra olma ihtimali görünmektedir. Onun için Türkiye ekonomisini, ne gelişmiş Avrupa ülkeleri ile ne de petrol zengini Ortadoğu ülkeleri ile kıyaslamak doğru değildir. Ülkemizin siyasi ve ticari, stratejik iş birliği yaptığı ülkeler her zaman olacaktır, olmak zorundadır ancak kendinden başka dostu olmayacaktır, bunu beklemekte doğru değildir.
“Döviz stoklayarak zengin olma hayali doğru değil”
Dünyanın geçirdiği böyle zorlu bir süreçte tüm sektörler ve vatandaşlarımızın duyarlı olup elinden geldiğince devletini, ailesini, işini
düşünerek yaşamını sürdürmesi gereklidir. Devletimiz böyle büyük bir dünya krizinde, bütün dünya ekonomileri bozulmuşken, bütün ülkeler gibi önce bu illet virüsü sağlık açısından en az zararla atlatmak için tedbirler almaya çalışırken diğer yandan vatandaşını, işçisini, memurunu, çiftçisini, esnafını, sanayicisini, ihracatçısını korumak kısaca ekonomiyi ve istihdamı ayakta tutmak için hazinemizin tüm kaynaklarını son kuruşuna kadar seferber ederken imkânı olan vatandaşımızın döviz stoklayarak zengin olma hayali doğru değildir. Bu tür hayaller hem döviz sahipleri için hem de ülkemiz ekonomisi için çok risk taşımakta ve zarar vermektedir. Özellikle günümüz ekonomisinin en büyük sorunu döviz-faiz ilişkisidir. Geçmişte ülkemiz üzerine sağ-sol ve terör üzerinden oynanan oyunlar artık sürdürülemediği için, bugün döviz faiz üzerinden yürütülmektedir. Ülkemiz borçlu bir ülke olduğu ve bu borcun dövizle olduğu tüm vatandaşlarımız ve dünya tarafından bilinmektedir. Bunu ülkemizi ekonomik olarak çökertmek isteyenlerde bildikleri için oyunu buradan kurup dövizin artacağı söylemleri ile suni döviz talebi oluşturup bir tarafta döviz borcu olan ülkemizde bir tarafta da dövizin artışından kâr bekleyen çok yüksek döviz mevduatları oluşmasına zemin hazırlıyorlar. Ancak bu suni talep bittiğinde dövizde hızlı düşüşler olma ihtimali yüksektir.
“Döviz arttıkça faizi kullanmak zorunda kalıyoruz”
Geçtiğimiz 20 yılda bu defalarca yaşanmış ve vatandaşlarımız da bu döviz yatırımlarından büyük zararlar etmiştir. Bu oyuna vatandaşların düşmemesi için Cumhurbaşkanımız, ekonomi yetkililerimiz sık sık bilgi verip uyarılar yapmaktadır. Ayrıca TL mevduatlarda vergi indirimleri yapılarak vatandaşlarımız dövizlerini bozup TL’ye geçmesi devletimiz tarafından da önemle teşvik edilmektedir. Cumhurbaşkanımız, ‘Faiz, enflasyonun anasıdır’ diyerek önemli bir konunun altını çizmektedir. Aşırı döviz artışını ülkemizde ancak faiz artışı ile engelleyebilmekteyiz. Buradan şu çıkıyor döviz arttıkça faiz silahını kullanmak zorunda kalıyoruz. Bu da enflasyonun artması cebimizde ki paranın erimesi bireylerin, ailelerin, şirketlerin, devletin borç yükünün artması ekonominin ve istihdamın darbe alması anlamına gelmektedir. Dövizin TL karşısında değer kazanması demek yabancının alım gücünün artması ve bizim ürünlerimizi, şirketlerimizi daha ucuza kapatması anlamına gelir. Bu konuda zaman zaman rekabetçi kur satış gücümüzü artırdığı gibi gündemler, suni gündemler olup oradan cüzi bir kâr edilse de kayıplar çok daha büyük olduğunu göz ardı edemeyiz. Geçmiş yıllara baktığımızda TL’nin değerli, dövizin bol ve ucuz olduğu dönemlerde ülkemiz refah seviyesini artırmış kişi başı milli gelirimiz yükselmiş birçok yatırımlar böyle dönemlerde yapılmıştır. Döviz, faiz ve enflasyonun artması sanayimizin zorlanmasına ticaretin darbe almasına işsizliğin çoğalmasına devletin ve milletin gelirlerinin azalıp giderlerini karşılayamaz hale gelmesine sebep olmaktadır. Böyle bir noktada döviz stoklayıp buradan gelir elde etmeyi
düşünmek ülkemize zarar vermek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir. Bu hareketi terse çevirmek Türk halkının elindedir.”
36 ülkeye ihracat yapıyor
Şenocak Gıda, 1987 yılından itibaren fındık ihracatında yer alarak her geçen yıl ihracatını kendi kapasitesine göre geliştirmiş durumda. Öyle ki 2019 yılında 36 ülkeye 23 milyon 764 bin dolar ihracat gerçekleştirdiklerini dile getiren Cem Şenocak; ”En önemli tarımsal ihracat ürünü olan firmamızın tüketimi az olan ülkelerde tanıtımını yaparak ihracatımıza katkı sağlamayı hedefliyoruz. İhracatın ciromuzun içindeki oranı yüzde 35 seviyesindedir” dedi.