“Değerli mümin ve mümineler:
“Diri diri gömülen kız çocuğuna hangi günahından dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman” hepimiz orada olacağız!
Cahiliye Araplarının veya başka kavimlerin, kız çocuklarını fiilen diri diri toprağa gömmesinin/öldürmesinin hesabı görülmeyecek sadece; onlar toprağa gömülürken, onları gömenlere kimin suskun kaldığı, kimin destek verdiği, böyle bir zulmün toplum nezdinde din adına, kültür adına, gelenek adına, “erkeklik” adına, güç adına, şu adına bu adına normalleşmesine kim zerre kadar katkı yaptıysa onların da hesabı görülecek.
Kıymetli cemaat:
Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesinden rabbimizin kastının sadece mezarlığa/toprağa gömülmeleri demek olmadığını aklı olan, vicdanı olan, insafı olan, kız evladı olan, Kur’an’la bağ kuran, insanlıktan nasibi olan her insan anlar.
Rabbimizin kastı sadece cahiliye Arap’ının kız çocuklarını toprağa gömmesi değildir. Bu ayet asla ve asla ne tarihseldir, ne bölgeseldir, ne de kavimseldir; bu ayet insanlık tarihinin en kadim dönemlerinden modern dönemlere, bundan sonraki dönemlere, insanlık var oldukça karşılığı olacak bir ayettir.
Ve mesele sadece “toprağa” gömülmek değildir. Hayatın içinde, nefes aldığı halde, toprağın üstünde olduğu halde, yaşadığı halde “ölü” kız çocukları ve kadınlar vardır. Sapıkların, azgınların, hayasızların, vicdansızların “erkeklik” adına, “adamlık” adına, “din” adına, töre adına cehennemi yaşattığı kız çocukları ve kadınlar vardır.
Muhafazakar/geleneksel/feodal toplumların kıydığı kız çocukları olduğu gibi, seküler batının başka şekillerde kıydığı kız çocukları vardır.
Bütün bunlar, bütün bu yapılar, bütün bu toplumlar, bütün bu algılar, bütün bu küflü zihinler; “o kız çocuğuna sorulduğunda….” diye başlayan ayete dahildir.
Ve Diyarbakır’da katledilen Narin’in, Tekirdağ’da tecavüz edilerek ölen Sıla’nın hesabı sadece onlara fiilen kıyanlara değil, bütün topluma sorulacak! Belki hiçbirimiz bu aşağılık yaratıklardan o bebekleri kurtaramazdık ama; kurtarmak için ne yapıp yapmadığımızın hesabı sorulacak.
Güzel insanlar:
Hepiniz son günlerde yaşanan Narin ve Sıla olayını biliyorsunuz. Onlar için kahrolmaktan başka elimizden bir şey gelmiyor. Ben de onlar için acımı belirtecek cümle, katilleri için edecek lanet bulmakta zorlanıyorum. Diyecek bir şey bulamıyorum.
Ama şunu söyleyeyim ki; yarın mahşer yerinde “diri diri toprağa gömülen kız çocuklarına sorulduğunda…”, sadece cahiliye Araplarının gömdükleri kızlar cevap vermeyecek! Çünkü sadece onlara sorulmayacak; günümüzde yaşayan ve ihmal edilen, horlanan, sahip çıkılmayan, cinsel obje olarak görülen, dişiliğine bakılıp kişiliği önemsenmeyen, batıda çağdaşlık adına, özgürlük adına; doğuda namus adına, din adına “diri diri betonlara, kaldırımlara, evlere, plazalara, tarlalara, sokaklara, fuhuş yuvalarına gömülen” kadınlar da olacak.
Narin’e, Sıla’ya ve katledilen diğer kız çocuklarına da sorulacak; “sizler dere yataklarına, çöp kutularına, bir sapığın ellerine düşerken, ana-baba olmayı, amca-dayı olmayı, konu-komşu olmayı, yönetici olmayı insan olmayı, sorumlu olmayı, Müslüman olmayı becerememiş bir toplumun içinde yaşamak için hangi günahı işlediniz?!!!”
Hepimizin ama hepimizin hesabı zor olacak!
Ve değerli anneler, güzel anneler, ayağının altında cennet taşıyan anneler; özellikle kız çocuklarınıza bir başka sahip çıkın, bir başka sarın sarmalayın, bir başka değer verin. Bebekken, çocukken asla ve asla yanınızdan ayırmayın. Hiç kimseye bırakıp gitmeyin. Şahsiyetli, kendinden emin, ahlaklı, güçlü kadınlar olmaları için elinizden gelen her şeyi yapın.
Çocuklarının güvende olmadığı bir toplumda yaşamak utanç verici olsa da, o toplumu ancak şahsiyetli, ahlaklı, ayakları sağlam basan kadınlar dönüştürecektir.
Adam gibi adamlar, babalar; Kızlarınızı bu toplumu dönüştürecek kalitede, güçte, dirayette, ahlakta yetiştirmek için elinizden geleni yapın. Onların fiziki ve ruhsal güvenliğini kimselere bırakmayın. Zira bu zalim çağ kimselere güvenilesi değil! “ ( Alıntı)
Post Views: 21