Katledilen Narin’in ve kayıp çocukların hesabını sormak için buradayız.
Devlet’te, toplumda ailede sahip çıkmıyor. Bu çocuklar ne yapsın. Güvenlik birimine gelen veya getirilen çocuk istatistikleri raporuna göre 2022 de çocukların karıştığı olay sayısı 601 bin 754
Bu olaylarda çocukların 259 bin 106 sı mağdur olarak, 206 bin 853 ü getirildiği suça sürüklenme nedeniyle güvenlik birimlerine getirildi, 16 bin 499 çocuğun kayıp olduğu bildirildi.
TÜİK verilerine göre 2008 – 2016 arasında Türkiye’de 104 bin 531 çocuk kayboldu. TÜİK, 2016 dan beri kaybolan veya kaybedilen çocuklara ilişkin veri açıklamıyor.
Türkiye’de her gün ortalama 32 çocuk kaybolmakta ancak bu çocukların akıbetleri araştırılmamaktadır. TÜİK son 8 yıldır kayıp çocuk verilerini dahi paylaşmayarak bu şekilde veri açıklama yükümlülüğünü yerine getirmemekte, sorumluluktan kaçmakta ve bu ölümlerin faili haline gelmektedir.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi taraf devletlerin her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu ve taraf devletlerin çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çalışmayı göstermek zorunda olduklarını söylemektedir. Ama çocuğu koruma çalışmalarının çocukların hakları ihlal edildiği zaman değil bu ihlaller yaşanmadan yapılması gerekmektedir.
Maalesef Türkiye’de devlet yetkilileri ve ilgili bakanlıklar ancak çocukların hakları ihlal edildiğinde, çocuklar kaybolduğunda veya çocuklar yaşamlarını yitirdiğinde yükselen baskı karşısında yalnızca anlık, işlevsel olmayan ve geçici tepki geliştirmektedir.
Narin Güran hayattan koparılan ilk çocuk değil; Müslime Yağal, Leyla Akdemir ve daha nicelerinin arkasında benzer hikâyeler var. Değişen yıllar oldu ama kaderleri ve sonları aynı… Biz biliyor ve inanıyoruz ki bu çocukların öldürülmesinden sonra gerekli önleyici ve koruyucu önlemler alınmış olsaydı bugün Narin yaşıyor olacaktı.
Her kadın, çocuk istismarı ve cinayeti gibi Narin’in katledilmesi sadece kötülük olarak değerlendirilemez. Bu yaşanılanlar siyasal İslamcı politikaların toplumsal kültüre, ülke sosyolojisine yayılımının sonucudur. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının, etkin soruşturmaların yürütülmemesinin, tarikat ilişkilerinin Sümen altı edilmesinin, patriyarka ve kutsal aile eleştirisinin susturulmasının ve en önemlisi de cezasızlık politikalarının sonucu. Çocuklarımızı ve geleceklerini kurtarmak ve korumak için bu zihniyete karşı hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Ve şiddetten uzak, çocuklar için güvenli bir yaşam için sırtımızı birbirimize yaslamak zorundayız.
Bizler; Narin’in faillerinin tespit edilip hak ettikleri cezayı almaları için dosyanın takipçisi olacağımıza,
Çocuklar için yaşanılabilir ve güvenli bir dünya kurmak için iktidarın çocuk düşmanı, çocuğu hayattan koparan politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğimize kamuoyu önünde söz veriyoruz.
Adalet, Narin için! Adalet, tüm çocuklar için!
Öfkeliyiz, susmuyoruz. Çünkü çocuklar ölürken susulmaz!
Neşe ÖZKAN ARSLAN
Trabzon Kadın Platformu Adına