Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş iktidar kanadından gelen ‘Avrupa Birliği (BB) yolunda yeni reform’ mesajlarını değerlendirdi.
AKP Genel Başkan Vekili Efkan Ala’nın, “Cumhurbaşkanımız geçmişte, ‘Kopenhag kriterlerini gerekirse Ankara kriterleri yapar, yine yolumuza devam ederiz’ demişti. AK Parti, Ankara kriterlerini baz alarak ikinci bir reform dalgasına hazırlanıyor” açıklamasına ilişkin görüşleri sorulan Hüseyin Baş şunları söyledi, “Kopenhag Kriterleri dediğimiz aslında Avrupa Birliği’nin ‘Sizi birliğe almak için müzakereler başlatabilirim’ noktasında dayattığı şeyler. Peki Avrupa bize ne diyor? Avrupa bize şunu diyor; ‘Benim topraklarımda üretilen tarım ürünlerini sen üretmeyeceksin, kendi tarım ürünlerine kota koyacaksın, benimle bir pazarda yarışır vaziyette olmayacaksın, sanayine yatırım yapmayacaksın çünkü benim sanayicim ile rekabeti engelleyebilirsin’ diyor. İşte Avrupa bu ve bunun gibi birçok şeyde seni kısıtlıyor ve ‘Eğer bu birliğe gireceksen bana başın öne eğik girmek zorundasın, başın dik, alnın açık, yüzüm ak bu birliğin içine giremezsin kardeşim’ diyor. Avrupa sana bunları dayatıyor. Şimdi biz Avrupa’nın iyi yanlarını alalım da Avrupa Birliği’ne gireceğiz diye sanayicimizi, çiftçimizi, esnafımızı bitirelim mi?”
“Reform yapılacaktı da 23 senedir neredeydiniz?”
Avrupa’nın kriterlerini kendi kriterlerimiz kabul edeceğiz diyerek ne demek istiyorlar? sorusuna da cevap veren Hüseyin Baş, “Avrupa sana neyi dayatıyor; özelleştireceksin, devlet yatırımı olmayacak, devletin firması olmayacak ‘ diyor. Bunlar da, ‘Biz özelleştirme yoluna yine gireceğiz, çiftçimizin, esnafımızın, iş insanımızın, sanayicimizin, ihracatçımızın, ithalatçımızın sırtına yine yükleri yükleyeceğiz, yine yüksek vergiler yükleyeceğiz, biz insanımızı bitireceğiz’ diyor aslında. AK Parti’nin bir reform adı altında planladığı şey vatandaşını bitirmek. Bunun sinyalini almamız lazım. Bunu söyleyen hükümet yetkililerine şunu da sormamız lazım; madem bir reform yapılacaktı, 23 senedir kim iktidarda ki sen bir reform bekliyorsun, kim yapacaktı bu reformu? Yani sen 23 senedir eğer doğru olduğuna inandığın, bildiğin bir şey varsa bunu uygula diye sürekli iktidarda kalmadın mı? Daha dün ‘Ne Avrupa’sı, ne hali varsa görsün’ diyen sen değil miydin de bugün onlar için her türlü kartı açıyorsun?” dedi.
“Erdoğan vatandaşa değil faiz lobisine şirin görünmeye çalışıyor”
Türkiye’de 14 Mayıs seçimlerinden sonra bir değişim olduğunu da ifade eden Hüseyin Baş şu değerlendirmeyi yaptı, “Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan iktidarının elden gittiğini resmen gördü. Mehmet Şimşek o yüzden geldi, reform hareketleri o yüzden konuşuluyor, yargıdaki değişimler o yüzden konuşuluyor, Kavala dosyası, Demirtaş dosyası o yüzden yeniden gündeme geldi, siyasette yumuşama – normalleşme denen şeyler o yüzden gündeme geliyor. Çünkü Erdoğan iktidarın elinden gittiğini görüyor ve zannetmeyin ki iktidarın elinden gittiğini gören Erdoğan vatandaşa şirin gözükmek için bunları yapıyor! Hayır, bir başka iradeye, dışarıdaki güçlere, dün faiz lobisi dediği lobilere güzel görünmek, şirin gözükmek için bu tip değişimleri yapıyor. Erdoğan’ın yaptığı bu! Muhalefette de, ‘Bu vazifeyi Erdoğan değil ben daha iyi yaparım ey işte kimsen sen – ben tanımıyorum o iradeleri yani dış güçler başka dış güçler vs.- ben daha iyi yaparım’ diyor.”
İmamoğlu’na ‘Mehmet Şimşek neyi iyi yapıyor?’ sorusu
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, ‘Mehmet Şimşek’ten iyi adımlar görüyoruz’ sözlerini eleştiren Hüseyin Baş, “Neyi iyi yapıyor bana biri açıklasın. Bu ülkenin para bulabilmek için yüzde 60 faiz vermesi mi iyi bir şey? Bu ülkenin tasarruf adı altında memurunun servisine göz dikilmesi mi iyi bir şey? Bu ülkenin zenginliğinin, kamu kaynağının özelleştirilmesi mi iyi bir şey, iyi şey olan ne? Mehmet Şimşek neyi iyi yapıyor bana biri anlatsın. Ben size söyleyeyim; ekonomide 2025’in ilk yarısından itibaren vatandaşın hissettiği bir iyileşme olacak. Niye olacak biliyor musunuz? Bir şeylerimizi satacaklar, sattıklarının karşılığında cepler 3 – 5 kuruş para görecek ama 5 sene sonra biz yine bunun bedelini bugünden daha ağır ödeyeceğiz, böyle iyi bir şey olacak. Bu patinaj döngüsü bizi 10 sene, bilemediğin 20 sene daha götürecek ama 20 sene sonra biz çocuklarımızın yüzüne bakamayacağız” dedi.
“Babalar çocuklarının yüzüne bakamayacaklar”
“Bunu herkes bir yere not etsin! Bu çocukların yüzüne bakılamayacak! Dedeler torunlarının, babalar çocuklarının yüzüne bakamayacaklar” diyen BTP lideri şöyle devam etti, “Her şeyini satıp savurduğun bir ülke kalacak ortada. Dolayısıyla muhalefet de o dış güce, faiz lobisine artık adını ne koyuyorsan oraya mesaj veriyor; ‘Ben Erdoğan’ın yaptığından eksik yapmam, ben de yaparım, ben de Mehmet Şimşek’i getiririm, ben de dışarıdakilerin politikasını uygularım, Avrupa Birliği’nin kapısında 50 sene de ben ülkemi heba ederim’ diyor. Aynı mantık ve bu mantıkla ülkede bunların biri kurtarıcı, diğeri kurtarıcı… Böyle kurtarıcılık mı olur! Kimin kurtarıcısı? Ülkeye göz dikmiş, çöreklenmeye çalışan ak babalarının adına kurtarıcılık yapan ve ülkeyi sömürüye teslim eden düzenin parçaları olmuş oluyorlar, ne yazık ki durum bu.”