Katılmış olduğu İl Divan Toplantısında Partililere hitabeden Bülent Kaya,”Milli Görüşçüler feraset sahibi insanlardır. İktidardakilerin yerlerini sağlamlaştırması için halkı kutuplaştırıcı, kin ve nefrete sürükleyici algılarına kapılmayıp yürüdüğü yola inanan ve attığı adımdan emin olan kimselerdir. Her daim Hakk’ın ve haklının yanında yer almayı, haksızlık karşısında kınayıcıların kınamasına aldırmadan dim dik durabilenlerdir.” dedi.
İktidardakilerin kendi hatalarını örtmek için muhalefettekileri karaladığını söyleyen Kaya, “Geçtiğimiz genel seçimlerde Saadet Partisi olarak 3 hedef belirledik. Bunlardan biri, halkın asıl sorunlarını konuşmak ve çözümler üretmek için mutlaka mecliste olmaktı. İkinci hedefimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olmak yetmez çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğü ve yasaları gereği gruplar üzerinden yürüyen bir çalışma sistematiği var. Saadet Partisi’nin de orada bir grubunun olmasını hedeflemiştik. Üçüncüsü ise, Milli Görüşçüler olarak biz kendi davamızı tek başına iktidara taşımayla ilgili bir mücadele içerisindeyiz ve kendi parti programımızla, kendi ilkelerimizle bu ülkeyi selamete çıkarmak, İslam birliğini sağlamak ve bütün dünya insanının huzurunu temin etmeye dönük bir hedef içerisindeyiz.” diyerek konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Ama Anadolu’da da bir söz vardır; derler ki ‘Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar’. Biz de hiç olmasa ülkenin ekonomik acil sorunlarını, işsizliği, enflasyonu, pahalılığı, gençlerimizin, ailelerimizin içerisinde olduğu durumları bir nebze de olsun rahatlatma adına tek başına iktidara geleceğimiz döneme kadar en azından bir iktidar ortaklığı çerçevesinde bu ülkenin hizmetinde bulunmayı hedeflemiştik. Onun için de ortak politikalar metniyle diğer partilerle beraber bir ortak cumhurbaşkanıyla iktidara ortak olmanın çalışmalarını yaptık.
İlk iki amacımızı gerçekleştirmeyi nispeten de olsa Cenab-ı Allah bizlere nasip etti. On Milletvekili ile Saadet Partisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edildik. Ardından ciddi bir müzakare ve diyalog süreci ile Elhamdulillah Saadet Partisi grubu adıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Gelecek Partisi’ndeki arkadaşlarımızın da evet demesiyle bir grup kurduk ve yoğun şekilde çalışmalarımızı yapıyoruz.
GÜNDEMİ HALKIN VE ÜLKEMİZİN ASIL SORUNLARINA DÖNDÜRDÜK
Maalesef bizden önce meclisteki partiler kayıkçı kavgaları ile gündemi halkın ve ülkenin asıl sorunlarından uzak istedikleri şekilde belirleyebiliyordu. Bizim meclisteki varlığımız ile gündemi halkın ve ülkemizin asıl sorunlarına döndürdük. Bunlardan en önemlisi de Filistin meselesidir. Şayet Saadet Partisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu olan bir parti olmasa idi, emin olun bir veya iki hafta konuşulur sonra herkesin kendi doğal gündemlerine dönerlerdi. Ama 7 Ekim’den sonra Filistin meselesini ısrarla gündemde tutmamız ve Hasan Bitmez’inde son nefesini bu meseleyle vermesi, sadece ülkemizde değil dünyada yankılandı ve gündemde kaldı.
TİCARETİ KESTİLER AMA BİZE DE DEMEDİKLERİNİ BIRAKMADILAR!
Önce biz ticareti kesin gibi taleplerimize biz ticaret yapmıyoruz. Daha sonra ticareti kesin taleplerimize ticareti devletler yapmıyor şirketler yapıyor. Eğer biz kesersek şirketlerimiz çok ciddi taahhütleri var, cezalarla karşı karşıya kalır dediler. Bizler ciddi ve ısrarcı şekilde ticareti kesin demeye devam ettikçe, ‘bakın biz malları Filistin’e gönderiyoruz ama oraya gitmesi için ilk önce Israil’e gitmesi lazım. Direkt Filistin’e ticaret yapamadığımız için biz bu ticareti kesersek Filistin’e giden mallar kesilir’ dediler. Son yerel seçimlerdeki yenilginin büyük bir nedeni de bu mesele olunca, birde bizim ve halkımızın ısrarlı tepkileri devam edince ticareti kesmek zorunda kaldılar.
BU FELAKETİN ASIL SORUMLUSU SİZ DEĞİL MİSİNİZ?
Filistin’de katliamlar yaşanırken ülkemizde de ekonomik, sosyal, ahlaki vb birçok sorunlarla boğuşuyor. Faizler yüzde ellilere çıktı, akaryakıt kırk lirayı geçti, enflasyon yüzde yetmişlere vardı. Ahlaki dejenerasyon da maalesef ortada. Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanı doğurganlık oranının ikinin altına düşmesini dillendirip, bunu bir felaket olarak yorumluyor. Doğru söylüyor, aile kurumunun dejenere olması, gençlerimizin ekonomik sorunlardan dolayı evlenemiyor olması, bir toplum için felakettir. Bu felaketin asıl sorumlusu yirmi iki yıldır iktidarda olan Ak Parti değil mi?