Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vatandaşlara yaptığı “Yastık altı altınları ekonomiye kazandırın” çağrısını ve “Fakirden zengine doğru artan bir servet transferi yaşanıyor” sözlerini değerlendirdi.
Kişisel Youtube kanalında açıklama yapan Hüseyin Baş Şunları söyledi;
“Kimsenin zenginle bir sorunu yok, sorun yetkisini kullanarak zenginleşmede…”
“Cumhurbaşkanımız, ‘fakirden zengine doğru artan bir servet transferi var’ diyor. Bunun farkındayız. Fakirin kim olduğunu da biliyoruz, zenginin kim olduğunu da biliyoruz. Fakirde bir suç yok… Problem zenginde derken de bir insan ticaret yapar para kazanır bununla hiç kimsenin bir kavgası yok. Hatta bizim toplumumuz başarılı iş insanı diye buna saygı duyar. Bununla kimsenin bir sorunu yok ama ‘ben işte bu belediyenin yöneticisiyim, bu ülkenin yöneticisiyim’ diye zenginleşen insanlar bir problem. Dolayısıyla burada fakirden zengine servet transferinin zengin tarafı, ticaret yapan, bunu hak eden vesaire gibi değil… Problem haksız yere kazancı elde edenler de olduğu için fakir taraftakiler olayın farkında ama yine fakirlere nutuk çekiliyor. Fakirden zengine artan bir transfer var, bu hoş değil.
“Fakirin 3-5 gram altınına göz diktiler”
Bir de ne söylüyor, ‘yastık altı ekonomiye faydası olmayan bir zenginlik var ülkede, bizim insanımız bunu çok yapar’ diyor. Yani fakirin yastığının altındaki 3 gram altına da yine o zenginler göz dikmiş vaziyette. Bu da gerçekten acınası bir durum. Bir de son zamanlarda hem Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in hem Sayın Cumhurbaşkanımızın sürekli altın ile bir meselesi var. Yani altın ithal edecekti etmesin vs… Maliye Bakanı da, ‘1800 dolarda altın ithal etseydi ne olurdu, şimdi 2500 oldu altının onsu’ gibi bir serzenişte bulundu. Böyle altınla bir hesap var belli ki. Dövizle de bir hesap var ama ağırlıklı altınla görülüyor. Dövizle ilgili niye çok konuşmuyorlar, çünkü millette döviz kalmadı. İnsanımızda döviz kalmadı, bozdurttun bunları… İşte şimdi az kaldı, 3-5 gram altın, kolda bir bilezik, kulakta bir küpe vs. onu nasıl alırım hesabı yapılıyor. Bu ekonominin geldiği noktanın özetidir. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülke yöneticisinin, ‘yastık altınızdaki paraları bize getirin’ dediğini duymamışsınızdır.
“Ekonominin geldiği noktanın itirafı”
Ülke ekonomisini benim burada saatlerce anlatmama gerek yok. Geldiği noktayı Cumhurbaşkanı itiraf ediyor kendi ağzıyla! Altın toplama peşinde, bunu merkeze çekmenin peşinde, bu servet transferinin bir başka yolu. ‘Vatandaşımız altını ekonomiye soksun’ diyor. Şimdi bir vatandaş altını ekonomiye nasıl sokar? Vatandaşın tamamı sanayici mi, iş insanı mı, tüccar mı? Ne istiyor, ‘gelin paranızı faize yatırın’ istiyor. Faize yatıralım ne yapalım? Bankalar zenginleşmeye devam etsin yani sistemdeki bozukluğun temeline inmek adına bunu söylüyorum. Dolayısıyla yöntem olarak da beklediklerini bulamazlar. Herkes çıkarsa yastık altındaki altınını bozsa parasıyla gidip bir işletme kurmayacak, bir fabrika kurmayacak, bir yatırım yapmayacak.
“Bütün ülkeyi harama teşvik ediyor”
Cumhurbaşkanının beklentisi olan yatırım aslında faize ve borsaya yönelik yatırımlar. Dolayısıyla faize ve borsaya yatırım yapıp ne yapalım, paramızı mı batıralım? Parayı bankalara verip onları zengin mi edelim? Bir kere zaten işin haram boyutu, nas boyutu bambaşka; nas nas, yüzde 50 faiz veriyor ama Cumhurbaşkanına ‘evet’ demek lazım! Parayı böyle yerlerde değerlendirmek haram diyorsunuz yani
şimdi ne olacak? Seçimden önce ‘nas var benden başka bir şey beklemeyin’ diyordu, şimdi bütün ülkeden aslında parasını faize yatırmasını bekliyor, bütün ülkeyi ‘haram işleyin’ diye yönlendiriyor. Bu da hakikaten geldiği acı tablo, böyle hiç bir şey çözülmeyecek, çözülme ihtimali yok.
“Küresel, kapitalist ekonomik modelin Türkiye’de en güçlü uygulayıcısı Sayın Cumhurbaşkanımız”
Dünyada fakirden zengine servet transferinin olmasının sebebi insanların 3 kuruşunu gidip borsalara, bankalara verip yatırım yaptım diyerek gelir elde etmeye çalışması. Yani siz bu tip yapılanmalara paraları aktardıkça zengin daha da zenginleşiyor fakir daha da fakirleşiyor. Sayın Cumhurbaşkanının şikayet ettiği şey doğru, dünyada böyle bir durum var ama buna çözüm olarak sunduğu şey de yine mevcut sistemin bir ayağı çünkü mevcut sistemin sözcülüğünü yapmakla meşgul ne yazık ki. Küresel, kapitalist ekonomik modelin şu anda Türkiye’de en güçlü uygulayıcısı Sayın Cumhurbaşkanımız. Dolayısıyla Türkiye’nin buradan bir çözüm elde etmesi mümkün değil.”