Evet; biz şefkat dolu, merhametli, güçlü olduğumuzu, dahası her şeye layık olduğumuzu biliriz.
Keşke Atamızın o günkü vizyonu bugün layıkıyla anlaşılabilseydi. O zaman ne savaşlar ne de ölümler olurdu…
Biz “kadınlar” biliyoruz ki çıkardığımız her ses yankı bulacaktır. Haykırışlarımızla dünyayı daha yaşanabilir, daha müreffeh bir yere dönüştürebiliriz. Biz kadınlar en derin denizde yüzebilir, en yüksek zirveye tırmanabiliriz. Biz her türlü zorluğun üstesinden gelebiliriz.
Bizlerin en büyük arzusu kadınlara eşit fırsatlar tanınması, özgür olmamız, saygıya layık olduğumuzun bilinmesidir. Adaletli bir yaşamı hak ediyoruz.
En önemli hakkımız “yaşam hakkı” için dahi maalesef çok büyük mücadeleler veriyoruz. Kendilerinde kadını öldürmeyi hak gören bir zihniyet ile hâlâ bu yüzyılda bile karşı karşıyayız. Kadınların yaşam hakkı dışında en çok mücadele etmek zorunda olduğu; siyasal ve eşit temsil, eşit işe eşit ücret, kız çocuklarının eğitim hakları bile çok görülüyor. Maalesef ülkemizde bu zor ve ağır mücadeleyi kadınlar olarak hâlen yapmak zorunda kalsak da bu mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz.
Kadınlar olarak bizler ekonomik özgürlüğümüz olmadan var olamayız. Güçlü Türkiye için güçlü kadın şarttır. O nedenle çıkış noktası Dünya Emekçi Kadınlar Günü olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’müz hiçbir ayrım gözetmeksizin tüm kadınlar nezdinde kutlu olsun.
Kurucu Genel Başkanı bir kadın olan ve daha kuruluş aşamasında kadınların siyasi hayatta varlığı için mücadele eden İYİ Partili kadınlar olarak bu yolda mücadelemizi gururla sürdüreceğiz.