Meclis kürsüsünden yapılan konuşmada, Trabzon’un tarihi önemine vurgu yapılırken, kentin yaşadığı kurtuluş mücadelesi ve bugünlere olan uzun yolculuğu anlatıldı.
Suiçmez, konuşmasında 24 Şubat’ın Trabzon için önemine değinerek, “Sevgili Trabzon’umuzun yüzyıllar boyunca fırsat kolladıktan sonra, en zayıf zamanında kapı komşusunu alçakça arkasından hançerlemeye uğraşan bir düşmanın istilasından kurtulduğu günün yıldönümüdür” ifadelerini kullandı. Bu tarihin, Trabzon’un tarihindeki önemli bir dönüm noktası olduğunu belirten Suiçmez, geçmişin acılarını ve zaferlerini hatırlamanın yanı sıra geleceğe umutla bakmanın da önemine vurgu yaptı.
Konuşmasında vatan sevgisi ve bağımsızlık mücadelesine vurgu yapan Milletvekili Suiçmez, “Biz, Trabzonlu olarak, bu toprakların evlatları olarak, vatan ve bağımsızlık uğruna mücadele eden bir milletin ferdi olarak her zaman dimdik ayaktayız” dedi. Vatanın sadece bir coğrafya parçası değil, üzerinde yaşadığımız ve uğrunda mücadele ettiğimiz kutsal bir değer olduğunu belirten Suiçmez, bu değerler etrafında birleşmenin ve geleceğe umutla bakmanın önemine dikkat çekerek, konuşmasını Mahmut Goloğlu’nun “Selam Trabzon’uma” şiiri ile sonlandırdı.
Sibel Suiçmez’in konuşmasının tam metni;
“24 Şubat; sevgili Trabzon’umuzun yüzyıllarca fırsat kolladıktan sonra, en zayıf zamanında kapı komşusunu alçakça arkasından hançerlemeye uğraşan bir düşmanın istilasından kurtulduğu günü yıldönümüdür.
Bu yüzdendir ki; bugün dayanılması zor bir sevinç ve heyecanın yüreğimizi yerinden oynatan coşkunluğu içindeyiz. Aynı zamanda bütün benliğimizi saran; dünümüzü, bugünümüzü, yarınımızı bir anda kafamızın ufacık yuvarlağı içinde birbirine karıştıran; hatıra, hayal, hasret, üzüntü, ıstırap ve nihayet neşe ve sevinç dünyamızı alt üst eden bir bunalımın içindeyiz. Bugün damarlarımızda alev alev dolaşan, yüreğimizi yerinden koparacak gibi sarsan; bir yandan nefret, kin öç alma duygularımızı kırbaçlarken, bir yandan ruhumuzu neşe ve sevinç rüzgarlarıyla serinleten bir fırtına hüküm sürüyor benliğimizde…
Çünkü bugün; göz bebeklerimize yığılan sevinç ve heyecan yaşlarının neşeli pırıltılarında, hala o karanlık günlerin kara hatıralarından, bir türlü dinmek bilmeyen ayrılık yaralarından, sönen ocakların mateminden, toprağa verdiğimiz sevgililerimizin hasretinden ve kahrolası feleğin bu kötü cilvesine lanet okuyan ıstıraplardan doğmuş gamlı gölgeler var.
Lakin ne zarar.
Biz öyle bir milletin insanları, öyle bir vatanın evlatları, öyle bir şehrin çocuklarıyız ki; bizim için vatan sadece üzerinde yaşanan yer değil, gerekince uğrunda can verilen yerdir.
Bizim için vatan; sadece üzerinde yaşarken değil, altında yatarken de bizim olan yerdir.
Bizim için vatan; sadece bir kara toprak değil, çocuğuna ihtiyarına, kadınına erkeğine, ölüsüne dirisine özgürlük ve bağımsızlık havasını teneffüs ettiren yerdir.
Biz; barış içinde yaşamasını bildiği kadar, vatan ve bağımsızlık uğrunda aslanlar gibi dövüşmesini, yiğitler gibi ölmesini de bilen bir soyun torunlarıyız.
Biz; dünyaya nam salmış Yavuz Sultan Selimlerin, Kanuni Sultan Süleymanların hemşehrileriyiz.
Biz; vatan uğrunda can veren babaların cefakeş evlatlarıyız. Biz; genç anaları dul, ihtiyar babaları kimsesiz, tüyü bitmemiş yavruları yetim, neşeli yuvaları yoksul bırakarak Milli Mücadelede şehit düşen yiğitlerin çocuklarıyız.
Onun içindir ki biz; 24 Şubat gününü sadece bir kurtuluş günü diye değil, sınır boylarında dökülen kanlarımızın karşılığı olarak bir zafer günü diye kutluyoruz.
Ve bu büyük sevinç içinde, tüm kötü anılardan ve duygulardan sıyrılıp Atatürk’ün “Yurtta barış, Dünyada barış” ilkesine sımsıkı sarılarak dünyalar güzeli Trabzon’a yürekler dolusu sevgiler ve selamlar gönderiyoruz.”
Selam Trabzon’uma
Selam Trabzon’uma
Dört köşe kalesine, kargalak’lı yalısına,
Maranzul incirine, dutuna, karayemişine,
Yokuşuna, inişine selam!
Selam Trabzon’uma!
Dizi dizi küleklerine,
Evlek’lerine, merek’lerine selam!
Selam Trabzonuma,
Dolamaç dolamaç yollarına,
Tel tel kuymağına
Hamsili kayganasına, lazut’tan bazlama’sına,
Kumul’una, kanzilisi’ne,
Zanus’una, zinos’una, zizil’ine selam!
Selam Trabzonuma’
Gönülde yaşatıp göremediğim,
Yoluna bakıp gidemediğim,
Hali nicedir bilemediğim, dam’ına, taba’sına, ağasına, maraba’sına,
Kara kaşlısına, gözü yaşlısına,
Erine, yiğitine, kocamışına,
Sakalı tel tel, saçı yeni bitmişine,
Yedisinden yetmişine yürekler dolusu selam!