ARAP TURİSTLERE KARŞI OLUMSUZ KAMPANYA
Ülkemizde maalesef bazı kesimlerce hususen Arap turistlere karşı olumsuz bir kampanya yürütülüyor.
Çok tabii olarak insanın aklına şu soru geliyor:
Ruslar, İngilizler, Almanlar, Yonanlar, Ukraynalılar, ziyonist Yahudiler, Japonlar ve bilumum Batılılar değil de, neden Araplar?
ON YILLARDIR ARAP TURİST DEĞİL DE BATILI HİPPİLER GELİYOR, BALDIRI ÇIPLAK GEZİYOR OLDUĞU HALDE, BUNLAR HAKKINDA TEK BİR OLUMSUZ KAMPANYA GÖRMEDİK AMA ARAPLAR GELİNCE GÖRMÜŞ OLMAMIZ, FEVKALADE DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR.
Bir yandan turist gelsin diye, hatta ekonomik dar boğazı turizm gelirleri ile aşmak için yırtınırken, Batılılardan çok daha fazla para bırakan Araplar sözkonusu olduğunda, bir garip ve anlaşılmaz karşı pıropagandaya şahit oluyoruz.
Öncelikle ifade edelim ki, bendeniz turizm ile kalkınmanın olmayacağını, turizme bel bağlanamayacağına inananlardan ve bu fikri yıllardır savunanlardanım.
Ama gelen turistin ırkına, rengine, inancına bakmadan misafirimiz olduklarını, misafire nasıl davranılması gerekiyorsa, onlara da öyle davranılması gerektiğini ısrarla savunanlardanım.
Ayrım yapmam ama diğerlerine iyi baktığım halde, Arap turiste yıldızlı iyi ile bakarım.
Bol para bırakmaları yanında, ortak tarih, kültür, inanç ve ortak coğrafyamızın insanları olmaları, ahlaksızlık ve hususen çıplaklıkta sınır tanımayan Batılılar yanında, fevkalade derli toplu olmaları, hepimizi tercihe zorluyor ve zorlamalı.
Unutulmamalı ki, daha yüz yıl önce bizim coğrafyamız, bizim tebamız ve bizim vatandaşımız idiler.
Kim olursa olsun turiste düşmanlık asla olamaz ama Batılıların çoğu, daha yüz sene önce ve tarih boyu bize düşman safta idiler ve görülmemiş zulümleri onlardan gördük. “Tek dişi kalmış canavarlar” kime demişti üstad Akif!
Bırakınız Batılıları, D.Türkistan’da tarihin en ağır zulmünü yapan Çinli turist bile, Karabağ’da bize sokırım yapan Ermeni ya da 70 yıldır Filistin’de işgal ve katliam yapan izraelli gezgin bile ,sınır kapısından içeri girdiği an misafirimizdir, başımızın tacıdır. Ta ki, yanlış bir şey yapmayana kadar.
BİZİM ŞİDDETLE KARŞI DURDUĞUMUZ VE YILLARDIR DİLE GETİRDİĞİMİZ, KİM OLURSA OLSUN, İSTER BATILI, İSTER DOĞULU VE İSTERSE GÜNEYLİ OLSUN, YABANCILARA VATAN TOPRAĞI VE HERHANGİ BİR GAYRİMENKULUN ASLA VE KATA SATILMAMASI, VATANDAŞLIK VERİLMEMESİDİR.
BUNUN YERİNE KİRALAMA YAPILMASI EN MAKUL VE ZARARSIZ OLANIDIR.
Hele hele tarih boyu bu topraklar üzerinde hain emel ve her türlü sahtekarlığı olan Batılılara hiç satılamaz.
VATAN TOPRAĞI SATIŞINI “VATANA İHANET” GÖRÜR, GÖRDÜK VE GÖRMEYE DEVAM EDECEĞİZ. VATANDAŞLIK İSE, DEMOGRAFİK YAPIYI BOZMAK, YENİ AZINLIKLAR OLUŞTURMAKTIR Kİ, 1.Dünya harbinde azınlıklardan neler çektiğimiz ve halen de çekmeye devam ettiğimiz herkesin malumudur.
GİDİN BAKIN BAKALIM, SUUD VE DİĞER KÖRFEZ KIRALLIKLARI SİZE GAYRİMENKUL SATIYOR MU, VATANDAŞLIK VERİYOR MU?
ONLAR VERMİYOR DA, SEN NİYE VERİYORSUN? MUTEKABİLİYET (karşılıklılık) NİYE UYGULAMIYORSUN?
Tüm mülteci ve sığınmacılara, D. Türkistanlı kardeşlerimiz dahil, geçici barınma verilmeli, ülkeleri kurtulunca hepsi geri gönderilmeli, onların vatan toprakları da başkalarına bırakılmamalıdır.
Bu bağlamda Tırabzon’da polisle tartışan bir Arap gezgine yumruk atılması, bir anlık öfke, polisimize karşı duyarlılık ama doğru olmadı. Kendi ayağımıza sıktık. İçerde ve dışarda aleyhimize pıpagandaya imkan verildi, turizmimizi baltaladı.
Bu konuda Tırabzon B.Şehir Belediye başkanının basında rastladığım açıklaması, fevkalade doğru, gerçekçi, makul, iyi niyetli ve yapıcı oldu.
Başkan Murat Zorluoğlu’nun kırıp dökmeyen, tam aksine onaran açıklaması şöyle:
“Trabzon’a gelen turist yapısına baktığımızda daha çok Körfez ülkelerinden gelen Arap kökenli turistlerin bizi ziyaret ettiğini görüyoruz. Bunlar da genel olarak sakin insanlar. Bu bakımdan çok şanslıyız. Başka illerde baktığımızda birçok sorunlar yaşanıyor. Bu Avrupa’daki merkezlerde de benzer şeyler yaşanıyor. Trabzon bu bakımdan Türkiye’nin en sakin ve en güvenli destinasyonlardan biri. Koca yaz boyunca 700 binin üzerinde yabancı turist geldiği bir şehirde bir tane basit, münferit bir hadise dışında doğru düzgün bir asayiş sorunu yaşanmadı.
Turizm bir rekabet alanıdır. Yurt içi ve yurt dışında rakiplerimiz var. Bize benzeyen yerler var. Turizm çok rekabetçi bir alan. Ben bunu daha önce de arz ettim. Bu konuda lider durumda olan paydaşlarımızın çok dikkatli olması lazım. Basit hadiseleri abartarak kendi ayağımıza sıkmayalım. Küçük küçük olarak sanki çok büyükmüş gibi Türkiye, dünya gündemine girmesin. Kendi ayağımıza sıkıyoruz. Herkesin çok dikkatli olması gerekir. Aksi taktirde bu turistler bizim kütüğümüze kayıtlı değil. Biz şimdiden tedbirlerimizi alalım. Bu konuda yapmamız gerekeni yapalım. Bir tane münferit olay. Olabilir. İnsanın olduğu yerde zaman zaman şiddet de oluyor. Arzu etmiyoruz. Bizim şehrimiz Türkiye’nin en güvenli şehirlerinden birisidir. Arap turistlere dönük de zaman zaman bir takım olumsuz söylemler olsa da insanlarımızın büyük bölümü bu insanlara olumlu bakıyor. Anketlerimizde de bunu görüyoruz.
Yüz binlerce insanın içerisinde 3-5 tane arzu etmediğimiz insan da olabilir. Türkiye’de hukuk ve kanunlar vardır. Kimse kendini kanun yerine koyup da müdahalede bulunmamalı. Bir asayiş hadisesi varsa bunu kim yaparsa yapsın hepsine aynı kanun uygulanıyor. Kimsenin kendisini polis yerine koyarak hareket etmesine gerek yok. O hareketi yapan kardeşimiz de bir anlık öfkesine yenilmiştir. Çok abartılacak konu değildir.
Polis her gün kendisine mukavemet gösterilen kolluk kuvvetidir. Her gün görüyoruz. Polise mukavemet de suçtur zaten. Bunları bizim kolluk kuvvetlerimiz halleder. Biz daha sakin olmalıyız. Meselelerimizi konuşarak çözebiliriz. Fiziki müdahalelerden herkesin uzak durması gerekir.”
Evet. Açıklama son derece isabetli. Esnafımız, turistik yerlerimiz, otellerimiz ve bilumum ticaretimiz birçok yerde gezginlerin sayesinde ayakta durabiliyor. Yapacağımız her olumsuz hareket bizi vuracak, dünya kamuoyunda bizi yaralayacaktır. Ayrıca yapılanlar hukuki değil, insani hiç değil, İslami ise hiç hiç değil.
Artık bitmeli bu Arap gezginler aleyhindeki akılsız, mantıksız, anlamsız ve akla ziyan kasıtlı yayınlar.
Hiç kimse de kendini güvenlik görevlisi ve yargıç görmemeli.
Devletin polisi, jandarması ve yargıcı var.
Başkasına ihtiyaç yok.