Reklam

Reklam
Reklam
Haberim Hamsi | Trabzon Haber

 ŞAH PEHLEVİ’NİN HAZİN VE İBRETLİK SONU(1)

         İran Şahı Muhammet Rıza Pehlevi (d. 26 Ekim 1919, Tahran  –  ö. 27 Temmuz 1980, Kahire) 27 Temmuz 1980 günü sığındıkları Mısır’ın başkenti Kahire’de pankreas kanserinden yaşama veda etti.

          Fırtınalı ve renkli ömrü 60 yaşında noktalandı. Üç kızı ve iki oğlu vardı.

          Ülkesini ve milletini soyarak elde ettiği milyarlarca Dolar’a el süremeden sıradan bir kişi olarak dünyayı terk etti.

          Rıza Pehlevi’nin özel hayatı, diktatörlüğü, vatanına ve milletine yaptıkları, kibir ve büyüklüğü iyi okunması ve ders alınması gereken bir konudur.

          Babasından sonra genç yaşta İran’ın başına geçen Pehlevi yollar, tüneller, köprüler, havaalanları ve kentsel düzenlemeler yaparak Acem halkının gönlünü kazandı.

          Daha sonra ülkesini soymaya ve halkını fakirleştirmeye başladı.

Yeryüzünün en kaliteli petrollerine sahip ve dünyada kendisini doyurabilen nadir ülkelerden biri olan, ekonomisi güçlü İran’da saraya yakın olanlar lüks ve şatafat içinde yaşamaya başlarken, halk giderek yoksulluğa itildi.

          Milyonlarca insan mutsuzluğa, umutsuzluğa sürükleniyordu.

          Zengin ülkede fakir ve işsiz gençlerin sayısı her geçen yıl çoğalırken hürriyet ve adalet giderek yok oluyordu.

          Sarayı eleştirmek, Pehlevi ailesine tek bir laf söylemek tutuklanmak için geçerli nedendi.

          Pehlevi, İran’ı mükemmel yönettiğini, halkın refah seviyesinin yükseldiğini, ülkenin kalkındığını, küresel güç olma yolunda yürüdüklerini, bütün dünyanın kendilerini kıskandığını, dış güçlerin kendilerini çekemediklerini sık sık dile getirirdi.

          Pehlevi ülkesini üç kanaldan soyuyordu.

          1) PEHLEVİ VAKFI: Yurt içindeki ve dışındaki İranlı öğrencilere burs vermek, kaliteli eğitim sunmak ve modern yaşam koşullarında yetişmelerine olanak sağlamak gibi son derece ulvi düşüncelerle kurulmuştu. Devletin bazı gelirleri, vergi ve fonlar doğrudan vakfa akmaya başladı.

          2) OMRAN BANKASI: İran’ın resmi olmayan Merkez Bankası ve Hazine’si gibi çalışmaya başladı. Doğrudan Rıza Pehlevi’ye bağlıydı. Döviz satışları ve kur değişimlerine Pehlevi karar veriyordu. İran’da bağımsız görünen tüm bankalar Omran’ın karşısında dilediği gibi adım atamıyordu. İran’ın bütün yurtdışı para transferleri ve ödemeleri bu bankadan yürütülüyordu.

          3) ÖZEL MUHASEBE BÜROSU: Devletin bütün yatırımları ve ihaleler buradan veriliyordu. Dünyanın en güçlü halka açık şirketlerinden 207 tanesinde ortaklık vardı. Burası Şah Pehlevi’nin özel şirketi konumundaydı ve hiçbir şekilde denetlenmesi, kontrolü mümkün değildi. Devletin tüm gelirleri burada toplanıyordu.

          Pers İmparatorluğu’nun 2500.kuruluş yıldönümü nedeniyle 12 Ekim 1971 akşamında dünya tarihinde gelmiş, geçmiş en görkemli daveti verdi.

Ören yeri olarak ziyaret edilen Persopolis antik kentine minik saraylar ve otağlar diktirdi.

          Ziyafet işini dönemin dünyanın en ünlü lokantası Maxim’s de Paris üstlendi.

          Ağırlanma konsepti olarak Fransa Kralı 1. François’in 1520 yılında İngiltere Kralı 8. Henry’i ağırlamasından ilham alındı, o düzenin devasa olanı gerçekleştirildi.

          Maxim’s patronu yanında en ünlü 40 aşçısı, hepsi yabancı dil bilen 120 şef garsonu ve 250 garson ile komiden oluşan ufak bir ordu gibi sadece önemli konuklara hizmet için İran’a geldi.

          Ziyafetlerde 3 ton sığır, kuzu ve domuz eti, 1,5 ton kuş eti ile 20 ton erzak kullanıldı. Farklı ekmekler, kruvasanlar, bagetler ve çeşitli hamurlu mamülleri taze sunmak için 2 tane dev fırın inşa edildi.

          Yıllanmış ve hepsi marka olan 20 bin şişe viski ile 50 bin şişe şarap ve şampanya tüketildi. Asırlık konyaklar, votkalar, cinler, likörler su gibi içildi.

Bütün yemek takımları Fransız Limoges porselenleri ile kadehler Bacarrat kristalleriydi. Fransa’dan satın alınarak iki kargo uçağıyla getirildi.

          Peyzaj düzenlemesi çerçevesinde Fransa’dan 15 bin tane serpilmiş 20 bin ağaç fidanı getirilip dikildi.

          Masal bölgesi yaratmak için dünyanın farklı ülkelerinden hepsi ötücü 50 bin civarında kuş getirilip salındı.

          Şiraz Havalimanı ile Persepolis arasına yeni otoban yapıldı.

          Alman Mercedes ağırlıklı olarak 600 yeni makam limuzin oto satın alındı. İngiliz, Fransız, Amerikan firmalarından 2 bin civarında lüks son model otolar alındı. Korumalar ve tüm görevliler için 10 bin civarında araç kiralandı.

          Şah Pehlevi 6-7 yıl süren bütün bu hazırlıkların yöneticisi olarak çok sevdiği ve yakınında tuttuğu bir arkadaşını görevlendirdi. Bir aksilik çıkması halinde arkadaşının başına kendi tabancasıyla mermiyi sıkacağını da açıkça söyledi.

          Bütün çadır ve otağların pencerelerini saf ipek kumaşlar örtüyordu.

Tam 37 kilometre uzunluğunda saf ipek kumaş kullanıldı.

          Resmi geçitler için 1700 kişilik özel eğitimli asker birliği kuruldu.

          Her biri Pers İmparatorluğu üniformalarıyla meydana çıktı. Tören ve resmi geçit için 2.000 at ve deve seçilerek eğitildi.

          Dünyanın gördüğü en muhteşem ve akıllara durgunluk veren törene Şah Rıza Pehlevi başında 5 kiloluk som altın olan tacıyla çıktı.

          Gala gecesinde konukların tümüne ağzı açık mücevher kutusu tutularak gecenin anısı olarak kutudan beğendikleri birer mücevher almaları istendi. Kutu içinde her biri servet değerinde safir, yakut, zümrüt, pırlanta, elmas taşlı yüzükler vardı. En ufak taş Çorum leblebisi büyüklüğünde olduğuna göre kuyum sektöründe çalışanlar bunun değerini tahmin edebilirler.

          Yeryüzünde böyle bir davet o güne kadar hiç yaşanmamıştı ve çok iddialı yazıyorum bundan sonra da yaşanması olası değildir.

          Bu davette dünyanın 70 ülkesinden 600 seçkin konuk bir araya geldi.( C. Çataloğlu’nun makalesinden biraz kısaltılarak alınmıştır.) DEVAMI VAR VE BİR SONRAKİ MAKALEDE.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Günebakış Trabzon Haber